"Nasıl 330 yerine 300 milletvekiliyle anayasa değiştirilemezse, gizli oy kuralı delinerek de değiştirilemez”

"Nasıl 330 yerine 300 milletvekiliyle anayasa değiştirilemezse, gizli oy kuralı delinerek de değiştirilemez”

Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, Meclis’te görüşmeleri devam eden anayasa değişikliği teklifi oylamaları sırasında yapılan usulsüzlüklere dikkat çekti. Mumcu, anayasa değişikliklerinde iki temel kuralın olduğunu hatırlatırken “ İlk kural malum, milletvekili sayısının beşte üçünün yani 330 milletvekilinin oyu gerekiyor. İkinci kural da öyle, oylama ancak gizli olursa anayasa değişikliği yapılabiliyor. Yani nasıl 330 yerine 300 milletvekiliyle anayasa değiştirilemezse, gizli oy kuralı delinerek de anayasa değiştirilemez” dedi.

Mumcu’nun bugün (12 Ocak 2017) Cumhuriyet’te “Yönetim krizi” başlığıyla yayımlanan yazı şöyle:

Anayasaya uymadan anayasa değiştirilemez. Yani anayasanın nasıl değiştirilebileceğine ilişkin kurallar yine anayasada belirtilmiştir. İki temel kural var. İlk kural malum, milletvekili sayısının beşte üçünün yani 330 milletvekilinin oyu gerekiyor. İkinci kural da öyle, oylama ancak gizli olursa anayasa değişikliği yapılabiliyor. Yani nasıl 330 yerine 300 milletvekiliyle anayasa değiştirilemezse, gizli oy kuralı delinerek de anayasa değiştirilemez. 

Gizli oy, milletvekillerine verilmiş dilediklerinde feragat edebilecekleri bir hak değildir. Aksine anayasa değişikliği için gerekli bir şarttır. Uyulmazsa değişiklik yapılamaz. 

Bu sebeple, okey taşı gibi oyunu “amirlerine” göstermekle, oy kabinine lisede tuvalette sigara içen bitirimler gibi üç kişi doluşmakla, “suç işliyorsam sana ne” diye sahte kabadayılıklarla yapılacak bir değişikliğin anayasaya uygunluğu en hafif tabirle tartışmalıdır. 

Oylama neden gizlidir? Oy verenler baskı altına alınmasın diye. Bugün oylamanın gizliliğini ihlal edenlerin zamanında Gülen cemaatini cansiperane savunanlar olduğu dikkatlerden kaçmadı. Birinin kardeşi Gülenci diye gözaltına alınmış, acemi kabadayı bakanın “hoca efendisini” yere göğe koyamadığı konuşmaları ortada. 

Eh, milletvekillerinin artık dokunulmazlığı da yok. Biliyorsunuz devletin her kurumuna sızan cemaatin nasıl olmuşsa mucizevi bir şekilde AKP milletvekillerine sızamadığı ileri sürülmekte. 

OHAL şartlarında milletvekillerinin içeri alınma korkusu hissetmeden oy kullanıp kullanamadığını kestirmek mümkün mü? Hele panik halinde gizli oy kuralını ihlal edenlerin bir zamanların en keskin cemaat sevdalılarından olduğu göz önünde bulundurulursa. 

İktidar sözcüleri kamuoyunu yanıltmaktadır. Gizli oy kuralının ihlalini bir tercih olarak göstermektedirler. Tekrar altını çizelim, milletvekillerinin böyle bir tercih hakkı bulunmamaktadır. Oylamadan önce ya da sonra elbette verdikleri oyu açıklayabilirler. Ancak oylama esnasında verdikleri oyu gösteremezler. 

Anayasa değişikliği gibi hayati önemde bir konuda hem nitelikli çoğunluk hem de gizli oy şartı boşuna getirilmemiştir. Milletvekillerinin özgür iradeleriyle, baskı altında kalmadan oy kullanmaları için uygun şartlar anayasal bir kurala bağlanmıştır. 

Hal bu iken, oylarını açık eden milletvekillerinin verdikleri oylar geçerli sayılabilir mi? Bu şekilde gerçekleşecek bir anayasa değişikliğinin kendisi geçerli midir? 

Milletvekillerinin dokunulmazlığı yok. Belli ki büyük bir baskı altındalar. HDP’li birçok milletvekili hapiste. Anayasa görüşmeleri hakkında medyada yaygın bir perdeleme var. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı askıda. AKP’ye en yakın kamuoyu şirketleri bile halkın ezici çoğunluğunun anayasa değişikliğinin içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığını söylüyor. 

Bu şartlar altında rejim değiştiriliyor. Şartlar, iktidarın hep şikâyet ettiği tek parti dönemi seçimlerindeki şartlardan pek farklı değil. Hedeflenen de bir Recep Tayyip Erdoğan anayasası ve tek parti rejimi olduğuna göre çok da şaşırmamak gerek. 

Orası öyle. Gelgelelim şimdiden meşruiyeti tartışmalı hale gelen bu değişiklik hayata geçerse çok derin bir yönetim krizine girilmesine de şaşırmamak gerek.