NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB içinde Fransa'nın başını çektiği "stratejik özerklik" talepleriyle ilgili önemli mesajlar verdi.
Avrupa'nın savunmasının stratejik özerkliğe değil transatlantik bağlara bağlı olduğunu belirten Stoltenberg, AB ülkelerinin büyük bölümünün aynı zamanda NATO üyesi olduğunu ve vatandaşlarının güvenliğinin kendi başkentlerinin çok ötesinde bir ittifaka bağlı olduğunu söyledi.
AFP ajansına konuşan Stoltenberg, AB nüfusunun yüzde 90'ı aşkın bölümünün NATO üyesi bir ülkede yaşadığını, ancak AB üyesi ülkelerin, NATO savunma harcamalarının sadece yüzde 20'sini karşıladığını vurguladı.
AB üyesi olmayan Norveç'in eski başbakanı olan Stoltenberg "stratejik özerklik" yerine "stratejik dayanışma" terimini tercih ettiğini belirterek "Tek başına bir AB'ye inanmıyorum. Tek başına bir Kuzey Amerika'ya da inanmıyorum. NATO içinde stratejik dayanışma içinde birlikte olan Kuzey Amerika ve Avrupa'ya inanıyorum" ifadesini kullandı. Stoltenberg, hiçbir ülke ya da kıtanın şu an güvenlik alanında karşı karşıya bulunulan sınamalarla tek başına başa çıkabileceğine inanmadığını söyledi.
AB'nin cephelerinin Kuzey Atlantik'ten Rusya'ya, AB üyesi olmayan NATO üyeleri ABD, Kanada ve İngiltere tarafından savunulduğunu belirten Stoltenberg, güneydoğu kanadı savunmasının da aynı şekilde AB üyesi olmayan Türkiye tarafından üstlenildiğini kaydetti. Stoltenberg, Türkiye'nin Suriye ve Irak ile sınırı bulunduğuna ve IŞİD'e ve uluslararası terörizme karşı verilen mücadelede "son derece önemli" rol oynadığına dikkat çekti.
Stoltenberg, "Ancak en önemlisi, konunun siyasi boyutu. Çünkü Avrupa ile Kuzey Amerika arasındaki bağları zayıflatmaya, bölmeye yönelik her tür girişim sadece NATO'yu değil, Avrupa'yı da bölecektir" uyarısı yaptı.
AB'nin savunma harcamalarını artırma ve savunma sanayisini etkinleştirme çabalarını memnuniyetle karşıladığını belirten Stoltenberg, "AB'nin savunma alanındaki çabalarını destekliyorum. Çünkü savunma harcamalarının artırılması, yeni askeri kapasiteler yaratılması ve Avrupa savunma sanayisindeki parçalı görünüme karşı önlemler alınması Avrupa'nın güvenliği için, transatlantik güvenlik için, hepimiz için iyi bir şey. Sonuçta NATO'yu tamamlayıcı özellik taşıdığı sürece tüm bu çabaları memnuniyetle karşılıyoruz. Ama AB Avrupa'yı savunamaz" diye konuştu.
Donald Trump'ın başkanlığı döneminde ABD ile yaşanan sürtüşme, Türkiye ile Doğu Akdeniz'de yaşanan gerginlik ve Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılması gibi gelişmeler, AB içinde stratejik özerklik düşüncesinin gündeme gelmesine neden olmuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2019'da ABD'nin Suriye'den asker çekme kararı ve Türkiye'nin Suriye'de gerçekleştirdiği Barış Pınarı operasyonuna tepki olarak NATO'nun "beyin ölümünün" gerçekleştiği ifadesini kullanmış ve bu kararların müttefiklerle istişare edilmemesini eleştirmişti. Macron'un bu çıkışının ardından NATO'da reform tartışmaları patlak vermişti.
Macron geçen ay Financial Times'a verdiği mülakatta da NATO'nun 1955'te Sovyetler Birliği öncülüğünde oluşturulan Varşova Paktına yanıt olarak kurulduğunu hatırlatarak artık Varşova Paktının bulunmadığını ve NATO'nun kuruluş nedenleriyle bir ilgisinin kalmadığını söylemişti.
Stoltenberg, AFP'ye bu konuda yaptığı açıklamada NATO'nun pek çok başka düşmanla karşı karşıya bulunduğunu belirterek "Rusya'nın komşularına yönelik tacizleri, uluslararası terörizm, siber saldırılar, iklim değişikliğinin güvenliğe etkileri ve yükselen Çin'e karşı avantajı koruma ihtiyacını" yeni sınamalara örnek olarak saydı.