“NATO müdahale etmez”

“NATO müdahale etmez”

NATO dışişleri bakanlarının Antalya’daki iki günlük toplantısından Ukrayna ve Afganistan için yeni kararlar çıktı, ancak IŞİD’le mücadelede yeni bir strateji belirlenemedi. Ankara, IŞİD’le mücadele konusunda yeni stratejiye ihtiyaç olduğunda ısrar etse de, uzmanlar NATO’nun Suriye’yle ilişkilerde ‘denge politikası’nı öne çıkaracağı mesajı veriyor.

NATO toplantıları sonrasında Afganistan’da 2016’dan sonra NATO’nun varlığının sivil yönetim altında sürmesi kararı alındı. Ukrayna’ya desteğini yineleyen NATO, Rusya’nın ‘saldırgan tutumunu’ değiştirmesinde ısrar ediyor. Toplantıda alınan yeni kararlardan biri de; Türkiye’nin, NATO’nun doğu sınırlarındaki tehditle mücadele için oluşturulan görev gücüne dönüşümlü olarak liderlik yapacak ülkeler arasında gösterilmesi oldu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, IŞİD’le mücadelede daha etkin yöntemler kullanılması gerektiğinin tüm bakanlar tarafından konuşulduğunu, ancak henüz sonuç alıcı bir stratejinin oluşturulmadığını söyledi. “IŞİD’in hava saldırılarıyla durdurulamadığını, Suriye’deki rejim konusundaki kaygıların arttığını herkes biliyor ama maalesef IŞİD’le mücadele konusunda etkin bir stratejimiz olmadığını üzülerek söylemek durumundayım” diyen Çavuşoğlu, Ankara’nın “NATO’dan aktif rol beklentisini sürdüreceği” mesajına vurgu yaptı.

“NATO müdahale etmez”

Ankara'da ise “Suriye’ye müdahale olur mu?”, "NATO toplantılarından sonra şekil değiştirir mi?", "Ankara’nın ne yapması gerekiyor?", "NATO-Rusya gerilimi", "Türkiye ve çevresine nasıl yansır?" sorularına yanıt aranıyor.

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz, “IŞİD’le mücadelede NATO’nun yeni bir misyon üstlenmesinin mümkün olmayacağı görülüyor. Dolayısıyla NATO, Suriye’ye bin harekatı da gündeme getirmeyecek. Türkiye ise Esad’a bir şey yapılmasında ısrar ediyor. Gelinen noktada bir orta yol bulunmalı” diyor. Esad’a karşı muhalif güçlerinin ‘eğitimi-donatımı’ konusunda yürütülecek programın Türkiye’yle birlikte başlatıldığını hatırlatan Çeviköz, “Muhalefet savaşçılarının Suriye içine yerleştirilmesi uzun vadede de olsa gerçekleşecek ve ancak o zaman Türkiye’nin politikalarına uygun bir değişiklik olacaktır. Bu da zaman alacaktır. Türkiye’nin de Suriye politikasında ne zamana kadar ısrar edeceğini göreceğiz” değerlendirmesi yapıyor.

NATO-Rusya anlaşmazlığının da bir gerilime dönüşmeyeceğini, NATO’nun Rusya’nın ilerleyişini durdurmak adına zaman zaman çıkışlarda bulunacağını anlatan Büyükelçi Çeviköz, Rusya’ya enerji bağımlılığı söz konusu olan Türkiye’nin de NATO-Rusya anlaşmazlığında herhangi bir pozisyonunun olmayacağını dile getiriyor.

“NATO’nun Suriye çıkmazı”

DW Türkçe'ye değerlendirmede bulunan ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Hüseyin Bağcı da Suriye konusunda NATO’nun da Türkiye’nin de yanlışları olduğunu öne sürüyor. “Esad’la konuşmayan bir Türkiye, şunu anlamalıdır ki Esad gitmeyecek. Durum böyleyken NATO’dan Esad’a karşı strateji beklemek çok yanlış. Türkiye’nin bir şekilde Esad’la iletişim kurmanın yolunu bulması gerekiyor. Çünkü sınırdaki bu gerilim herkesten çok Türkiye’yi etkiliyor” diyen Bağcı, Türkiye’nin “NATO bir gün müdahale eder” havasından çıkması gerektiğine işaret ediyor.

NATO'nun da güvenlik konusunda Türkiye dahil bölge ülkelerine yeterince garanti veremediğinden yakınan Bağcı, “NATO da bir şekilde Suriye konusunda ne yapacağını belirlemelidir. IŞİD, El Nusra gibi örgütlere karşı nasıl bir strateji izleneceğini herkesin bilmesi gerekiyor. Suriye; NATO için bir çıkmaza dönüşmüştür. Her ne olursa olsun, özellikle bölge ülkelerinin NATO’nun ne yapacağını iyi bilmesi gerekmektedir” diyor.

Hüseyin Bağcı da NATO-Rusya anlaşmazlığının bir gerilime dönüşmeyeceğini düşünüyor. “Herkes burada pozisyonunu korur, rutin değerlendirmeler yapılır. Yakın gelecekte somut bir gelişme yaşanmaz” diyen Bağcı, NATO’nun Afganistan’a desteğini sürdürme kararını da ‘yerinde bir karar’ olarak değerlendiriyor. “Çünkü Almanya ve Amerika’nın ülkeden çekilmesi Afganları korkuttu. Tek başlarına nasıl savaşacaklarını bilmiyorlar” diyen Bağcı, NATO’nun ülkedeki gücünü hissettirmesinin halkın güvenliği için vazgeçilmez olduğunu dile getiriyor.