Türkiye ’nin füze sistemi satın almak için Çinli şirketle görüşmelere başlaması, NATO ile ilişkilerde görünenden büyük bir hasara neden oldu. Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar ziyarete gelen NATO görevlilerine “Sistemle uyumlu hale getireceğiz” dese de “Çin sistemi hiçbir zaman NATO sistemine entegre olamayacak. Bu baskı ya da şantaj değil, gerçek” karşılığını almış. Ankara ’nın bu tavrına NATO’nun yanıtı, hem Daimi Temsilciler Konseyi hem Askeri Komite’den gelmiş: “NATO’nun radarları, uyduları, AWACS’larından yararlanmadan kendi imkânlarınızla kullanırsınız.”
Türkiye, eylül sonunda Uzun Menzilli Füze Savunma Sistemi ihalesinde, Çinli CPMIEC ile sözleşme görüşmelerine başlayacağını duyurdu.Radikal'den Deniz Zeyrek'in haberine göre, Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında Savunma Sanayii İcra Komitesi son toplantısından sonra CPMIEC ile değerlendirmeye esas teklif bedeli üzerinden, sistem ve füzelerin Türkiye’de ortak üretilmesi amacıyla sözleşme görüşmelerine başlanmasına karar verildiğini ilan etti. Ardından NATO Genel Sekreterliği ve ABD dahil birçok NATO üyesinden tepki yağdı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ihalenin henüz sonuçlanmadığını ve Çinli firmanın ilk sıraya yükseldiğini söyleyerek tepkileri yumuşatmaya çalıştı.
Yaklaşık 2 iki haftadır yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenime göre konu perde gerisinde de çok tartışılıyor. Üstelik müttefikler kapalı görüşmelerde dozu biraz daha arttırıyor. ABD, Almanya, Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere birçok üye, gerek NATO Daimi Temsilciler Konseyi, gerek Askeri Komite toplantılarında açık açık şu mesajı veriyor: “Türkiye, alacağı sistemleri kendi olanaklarıyla kullanacaksa sorun yok ama Çin füze sistemleri NATO imkânlarından yararlanamaz.”
Hava savunma sistemleri oldukça karmaşık. Füzeler, fırlatıcılar kadar tehdidi zamanında belirleyip doğru zamanda ateşleme gibi nitelikler açısından deniz ve kara radarları, erken uyarı uyduları ve uçaklarına (AWACS) ihtiyaç duyuyor. NATO çoğu ABD’ye ait onlarca uydu, yüzlerce yüzer ve sabit radar ile AWACS uçaklarının dahil olduğu Link 16 adlı askeri veri paylaşım ağına sahip. Bu ağ yer kürenin önemli bir bölümünde NATO dışı herhangi bir hava hareketliliğini anında tespit edebiliyor. Bu ağdaki unsurlar Türkiye’yi de koruyor. Malatya’daki radar üssü ile Suriye krizinden sonra konuşlandırılan Patriot’lar bu ağın parçaları. Türkiye, Çin’den alacağı sistemi bu ağa dahil edemezse kendi uyarı sistemlerini kurması gerekecek. Şu andaki erken uyarı sistemleri yetersiz. Ancak Ankara temin edeceği ve üreteceği erken uyarı uyduları ve AWACS’lar ile 2023’e dek böyle bir sistem kurmayı planlıyor. Yani en iyi ihtimalle 2023’ten önce Türkiye, Link 16 olmaksızın Çin’den alacağı kendi füze sistemleriyle bir düşman füzeyi zamanında görüp imha edebilecek kapasiteye sahip değil.
Konuyu askeri ve sivil birçok NATO diplomatına sordum. Hepsi söz birliği etmişçesine aynı şeyi söylüyor: “Sistemi üreten Çinli firma, Afganistan’da, Irak’ta kitle imha silahlarının üretimi ya da üretimine katkıda bulunmak gibi ciddi suçlamaların muhatabı. Böyle bir firmanın teknisyenlerinin kendi sistemlerini entegre etmek için dahi olsa NATO sistemine erişmesine NATO asla izin vermeyecek.”
Türkiye, Çin ile proje kapsamında kaynak kodu transferi, ortak üretim gibi avantajlardan yararlanmak istiyor. Bu durumda Türkiye’nin savunma şirketleri de projeye dahil olacak. Ancak Batılı kaynaklar halihazırda birçok projede birlikte çalıştıkları Aselsan, Havelsan gibi şirketlerin Çinli şirketlerle birlikte çalışmasının, bu şirketlerin Batı’daki işlerini olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor.
Defalarca aramama karşın Bayar’la görüşemedim. Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da burada aktardığım mesajları dün Brüksel’deki NATO toplantısında birinci ağızdan duymuş olmalı. Ancak Bayar ve diğer yöneticilerle görüşüp “NATO sistemine entegre edemezsiniz” görüşünün gerekçelerini detaylıca anlatan yabancı diplomatlara aldıkları yanıtı sordum. Bayar’ın yanıtı “Biz yaparız, entegre ederiz, merak etmeyin” olmuş. Bu sözleri değerlendiren Batılı bir diplomat “Teknik olarak herkes yapar. Ama bunu yapabilmek için Çinlilerin NATO teknisyenleriyle birlikte çalışması ve NATO’nun kritik kodlarına ulaşması gerekir. Hiçbir NATO ülkesi buna izin vermeyecek ve bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Bu tavrımız, Türkiye’ye baskı ya da şantaj değil, gerçeklerin dile getirilmesinden ibarettir” dedi.