İkinci Dünya Savaşı'ndan önce Nazi diktatörlüğünden Türkiye'ye kaçan ve savaştan sonra uzun yıllar Türkiye'de öğretim üyesi olarak çalışan Alman hukuk bilimcisi Ernst Eduard Hirsch'in "Anılarım: Kayzer Dönemi Weimar Cumhuriyeti Atatürk Ülkesi" kitabı, "Als Rechtsgelehrter im Lande Atatürks" adıyla Almanca yayımlandı. Kitabın yayımlanması vesilesiyle Hirsch'in savaştan sonra uzun yıllar çalıştığı Berlin Hür Üniversitesi'nde (FU) düzenlenen anma etkinliğine, Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet de katıldı. Büyükelçi Acet burada yaptığı konuşmada, Nazi rejiminden kaçarak Türkiye'ye sığınan çok sayıdaki Alman eğitim görevlisinin yaşamını anlatması bakımından da Hirsch'in kitabının çok önemli olduğunu ve bu kitabın Türkçe olarak da yayımlandığını belirtti. Türkiye'nin Osmanlı devleti zamanından bu yana sadece Almanya'dan değil, İspanya'dan ve Rusya'dan kaçan Yahudilere de kucak açtığına işaret eden Acet, Türkiye'de her dinden ve kültürden insanın her zaman tümüyle özgür olduğunu ifade etti. Almanya'dan kaçan eğitim görevlilerinin ve sanatçıların, o zamanlar yeni yeni kalkınmakta olan genç Türkiye Cumhuriyeti için de bir şans olduğunu kaydeden Acet, Türkiye'ye sığınan çok sayıda tanınmış Almanı örnek vererek, ülkede çok sayıda kuruluşun oluşturulmasında bu insanların emek ve katkıları olduğunu vurguladı. "En önemlisi de bu insanlar Türkiye'de son derece barışçı ve dostça bir çevreyle karşılaştılar" diyen Acet, İstanbul'da kurulması planlanan Türk-Alman Üniversitesi'yle de iki ülke arasındaki ilişkilerin doruk noktasına ulaşacağını söyledi. Almanya'da 1985 yılında ölen Hirsch'in oğlu Enver Tandoğan Hirsch de yaptığı konuşmada, babasının anılarını ilk kez 1982 yılında yayımladığını, ancak aslında tümüyle Avrupa'ya yönelmiş olduğunu belirttiği Türkiye'yle o dönemlerde kimsenin fazlaca ilgilenmediğini belirtti. Türkiye'de ise babasının kitabının 10. baskısını yaptığını ifade eden Hirsch, İstanbul'daki eski Alman Başkonsolosu Reiner Möckelmann'ın da girişimiyle bu kitabın yeniden yayımlanmasına karar verdiğini, günümüzde Türkiye'nin AB süreci nedeniyle daha fazla ön plana çıktığını ve daha fazla ilgi çekmeye başladığını kaydetti. Babasının kendisine Türkçe isimler vermesinin de kendisinin, Türkiye'yi vatanı olarak benimsediğinin göstergesi olduğunu belirten Hirsch, Almanya'ya döndükten sonra babasının kendisiyle Türkçe konuşmadığı ve bu nedenle Türkçeyi unuttuğu için hala üzgün olduğunu söyledi. Hirsch, babasının 2 yıl gibi kısa bir sürede çok iyi Türkçe öğrenerek, Türkçe ders veren ender Alman öğretim üyelerinden biri olduğunu ve Türk Ticaret Hukuku'nun hazırlanmasında büyük katkısı olduğunu sözlerine ekledi. Ernst Hirsch'in FU'da görev yaptığı süre içinde öğrencilerinden biri olan eski Almanya Anayasa Mahkemesi Başkanı Jutta Limbach da Hirsch'in otoriter, ancak çok bilgili bir insan olduğunu belirterek, bu yıl İstanbul'a gittiğini ve burada Hirsch'in yarattıklarıyla kendisinin "hala yaşadığını gördüğünü" ifade etti. İstanbul'da 7 yıl süreyle görev yapan eski Alman başkonsoloslardan Möckelmann da Hirsch'in Türkiye'de hukuk alanında yaptığı katkılardan örnekler vererek, İstanbul ve Ankara üniversitelerinde görevliyken Hirsch'in hukuk alanında yaptığı düzenlemelerin günümüzde bile hala büyük ölçüde korunduğunu anlattı. FU'da hukuk bilimcisi olarak görev yapan Philip Kunig de İstanbul'da kurulacak Türk-Alman Üniversitesi hakkında bilgi vererek, daha önce de bu yönde bir girişimin olduğunu, ancak bunun çeşitli nedenlerle gerçekleşmediğini belirtti. Türkiye'nin AB üyelik süreciyle birlikte bu konunun yeniden ele alındığını ve Berlin'de iki ülke Dışişleri Bakanları Ali Babacan ve Frank-Walter Steinmeier ile Almanya Eğitim Bakanı Annette Schavan tarafından bu üniversitenin kurulması konusunda bir anlaşmanın imzalandığını hatırlatan Kunig, bu üniversitenin kurulması konusunda Almanya'daki tüm eyaletlerden onay alındığı, Türkiye'de gerekli yasal düzenlemenin de yakın zamanda tamamlanacağınıkaydetti. Almanya'nın Hessen eyaletindeki Friedberg kentinde 20 Ocak 1902 tarihinde doğan Ernst Eduard Hirsch, Frankfurt, Münih ve Giessen üniversitelerinde eğitim gördükten sonra 1931 yılında Frankfurt mahkemelerinde yargıç olarak göreve başladı. Nazi rejiminin Yahudi olduğu gerekçesiyle kendisini işten çıkartmasından sonra Hirsch, 1933 yılında Hollanda üzerinden Türkiye'ye kaçtı. İstanbul Üniversitesi'nde Ticaret Hukuku masası dekanı olarak görev yapmaya başlayan Hirsch, daha sonra Ankara Üniversitesi'nden aldığı davet üzerine 1943 yılında Ankara'ya gitti ve burada hukuk felsefesi ve sosyoloji üzerine eğitim verdi. Almanya'ya dönmek istemeyen Hirsch, yine de İkinci Dünya Savaşı sonrasında kendisine yeniden Alman vatandaşlığının verilmesi üzerine 1952 yılında Almanya'ya dönerek 1953 yılında FU'da görev yapmaya başladı. Hirsch, öğrencilerin siyasete karışmasını istemediği için 1968 yılında öğrenci ayaklanmaları nedeniyle görevinden ayrıldı ve kendisine 1978 yılında da İstanbul Üniversitesi fahri doktora unvanı verildi. Hirsch 1985 yılında vefat etti ve ölümüne kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da kaldı.