Posta yazarı Nedim Şener, Cumhuriyet'in yönetici, yazar ve avukatları hakkında 156 gün sonra hazırlanan iddianameyle ilgili olarak "Yazdıkları yüzlerce haber ve yazılardan yalnızca birkaçını iddianameye alarak sanki tüm yaptıkları bunlardan ibaretmiş gibi gösterip, tutuklu Cumhuriyet çalışanları teröristlikle suçlanamaz. Çünkü herkes biliyor onlar gazetecidir, sadece gazeteci" dedi. Ergenekon soruşturması kapsamında 2011 yılında tutuklanan Nedim Şener, 375 gün Silivri Cezaevi'nde kalmıştı.
Aralarında Can Dündar, Akın Atalay, Ahmet Şık, Bülent Utku, Kadri Gürsel ve Aydın Engin'in de olduğu 19 kişiye 'FETÖ' suçlaması yöneltilen iddianamede, bu kişilerin ByLock kullanıcılarıyla yoğun irtibatının olduğu öne sürülüyor. Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel'in 92 ByLock kullanıcısı ile irtibatlı olduğu iddia edilirken, 19 kişinin tek tek kaç ByLock kullanıcısı ile irtibatlı olduğu iddiası sıralanıyor. İrtibatlı olduğu öne sürülen ByLock kullanıcılarının polis, öğretmen, müezzin, akademisyen, asker ve kamuda çalışan çeşitli meslek gruplarına mensup olduklarının tespit edildiği belirtiliyor.
Nedim Şener'in "Gazetecilikten tutuklanmışlar" başlığıyla yayımlanan (5 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Nihayet Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları ile ilgili iddianame aylar sonra çıktı. Tam da beklendiği gibi; aynı anda Fethullahçı Terör Örgütü, DHKP-C ve PKK adına yayın yapmakla suçlanıyorlar. Bu iddiayı ortaya atanlarla ilgili çok şey söylenebilir ama biz bugün iddianamenin hukuki temeline bakalım. İddianamede Akın Atalay, Orhan Erinç, Bülent Utku, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Önder Çelik, Turhan Günay, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya gibi isimler PKK, FETÖ ve DHKP-C lehine yayın yapmak ve eylemlerini meşru göstermekle suçlanıyor. Savcılık daha önce FETÖ hakkında kitaplar yazan ve basılmamış kitap nedeniyle tutuklanan Ahmet Şık hakkında tutuklama aşamasında gündeme getirdiği FETÖ’ye yardım yataklık suçlamasına yer vermemiş. Ahmet, iddianamede PKK ve DHKP-C lehine yayın yapmak ve eylemlerini meşru göstermekle suçlanmış. Deliller: Yazı, haber ve twit Peki suçlamaya konu olan deliller ne? 1- Sosyal medya paylaşımları 2 - Akın Atalay’ın 5 gün içinde attığı birbirine bağlı 63 twit 3 - Murat Sabuncu’nun attığı binlerce twitten sadece 12 tanesi 4 - Fuat Avni hesabından paylaşımların haberleştirilmesi 5 - “Jeansinbiri” isimli hesabı kullanan Ahmet Kemal Aydoğdu twitlerinin haberleştirilmesi 6 - Mustafa Balbay’ın yazı ve paylaşımları 7 - Can Dündar’ın MİT Tırları haberi 8 - Ahmet Şık’a ait haber ve paylaşımlar. Bir de tanık ifadeleri.
Peki “Bu haber, yazı ve paylaşımların “örgüt adına yazıldığına” dair delil, yani bu haberlerin örgütlerin talimatıyla yapıldığına dair kanıtlar ne?” diye sorarsanız, işte iddianamede o yok! Pardon şöyle bir delil var; Bu gazetecilerin görüştüğü bazı kişilerin telefonlarında FETÖ’nün şifreli haberleşme sistemi olan Bylock yüklüymüş. Yani suçlamaya temel olan şey Bylock kullanıcısıyla görüşmek. Bir gün içinde onlarca kişiyle telefonda görüşen, telefon rehberinde yüzlerce isim bulunan bir gazeteci konuştuğu kişide Bylock olup olmadığını nereden bilecek. Eğer Bylock kullanıcısıyla konuşmak tek başına örgüt üyeliği suçlamasına yetiyorsa iktidara yakın gazetecilerden hiçbirisi dışarıda kalamaz. Yazdıkları yüzlerce haber ve yazılardan yalnızca birkaçını iddianameye alarak sanki tüm yaptıkları bunlardan ibaretmiş gibi gösterip, tutuklu Cumhuriyet çalışanları teröristlikle suçlanamaz. Çünkü herkes biliyor onlar gazetecidir, sadece gazeteci.