'Nefret suçu'na kapsamlı yasa talebi

'Nefret suçu'na kapsamlı yasa talebi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'inanç özgürlüğü'yle gündeme getirdiği 'nefret suçunun' dezavantajlı tüm grupları kapsayarak yasalaşması isteniyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Kiev’den dönerken Batı’nın hâlâ İslamofobiyi insanlık suçu saymadığına işaret ederek “İnsanların dini inançlarına saldırıların tanzim edilmesi konusunda uluslararası düzenlemelerin yapılması gerekir. BM ’de bunu gündeme getireceğim. Türkiye olarak biz başı çekelim” dedi.

Demet Bilge'nin Radikal'de yer alan haberine göre, Erdoğan’ın sözleriyle son yıllarda çalışmalara, araştırma ve kampanyalara konu olan ‘nefret suçu’ ve ‘nefret söylemi’ni bir kez daha gündeme getirildi. Sivil toplum örgütleri, somut adım atılması gerektiğini söylüyor. Yaklaşık 70 sivil toplum örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu ‘Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu’ bir süre sonra açıklayacakları bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyor. Tasarıyla amaçlanan nefret suçlarının yasal zeminde yer bulması. Ceza Kanunu’nda ilgili suçlarda ceza arttırımına gidilmesi ve nefret suçunun tanımının net olarak yapılması isteniyor. Ama öncelikle günlük hayatta da dile yerleşen ve ‘nefret suçu’ ile ‘nefret söylemi’nin ne demek olduğunu, aralarında farkı açıklamak gerekiyor.

 

Yasa tek başına yetmez

 

Sosyal Değişim Derneği’nin 2010’da hazırladığı ‘Ulusal Basında Nefret Suçları: 10 Yıl, 10 Örnek’ isimli raporunda açıklayıcı bilgiler yer alıyor. Özetle, yasalarda tanımlanan bir ‘suçun’, (örneğin fiziksel saldırı, tehdit, taciz, mala zarar verme, adam öldürme gibi) nefret saikiyle işlenmesi ‘nefret suçu’ kapsamına giriyor. Hedef ‘kişi’ değil, onun bağlı olduğu ırk, ulus, etnik köken, cinsel tercihi, fiziksel engeli oluyor. ‘Nefret suçu’ sadece mağduru değil, bağlı olduğu kesimi etkiliyor, korkutuyor. Örneğin, Alevi birine yönelik nefret saikiyle yapılan saldırının amacı Alevilere toplumda istenmedikleri mesajını vermek, korkutmak ve dışlamak. Yasayla bu türden suçların cezasının arttırılması isteniyor. Sosyal Değişim Derneği Başkanı Cengiz Alğan, “Yasa tek başına yetmez. Ama devletin mağdurdan yana tavır aldığının ilan edilmesi anlamına gelir” diyor. ‘Nefret suçuyla’ bağlantılı önemli bir tanım da ‘nefret söylemi’. GSÜ İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, nefret söylemini “‘Hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık temelli olumsuz, alaycı ifadeler, küfür, hakaret, abartı taktiklerine başvurarak belli kesimleri bir gruba aidiyeti yüzünden ‘tehdit saçan öcüler’ gibi sunan söylemler” diye tanımlıyor ve “Nefret söylemi nefret suçuna giden yolda önemli bir kavşaktır” diyor. ‘Nefret söylemi’ de ceza kapsamında olmalı mı? Bu noktada ‘ifade özgürlüğünün engellenmesi’ endişesi devreye girse de, ‘şiddete çağrı şeklindeki’ söylemlere yaptırım uygulanması isteniyor. Alğan şöyle konuşuyor: “Söylemden suça giden mesafe çok kısa. Hrant Dink cinayeti ve Zirve katliamı bariz örnekler. Nefret söylemi ifade özgürlüğünün alanını daraltmayacak biçimde ayrıca düzenlenmelidir.”

 

Gamalı haçla Almanya ’da tutuklanırsınız

 

Sosyal Değişim Derneği Başkanı Cengiz Alğan, ‘nefret söylemine’ ceza konusunda uluslararası hukuktaki farkları şöyle anlatıyor: “ ABD ve Kıta Avrupası arasında farklar var. ABD ifade özgürlüğünün sınırlarını geniş tutmaya çalışıyor. Şiddete doğrudan çağrı yapılmadıkça hemen her şey ifade özgürlüğü kapsamında. Kıta Avrupası’nda durum farklı. ABD ’de ‘gamalı haç’ amblemiyle gezebilirsiniz ama Almanya ’da tutuklanırsınız. ABD ’de eşcinselleri aşağılayan sözler söyleseniz en fazla protesto edilirsiniz ama geçen aylarda Belçika ’da eşcinsel karşıtlarının dağıttığı bildiriler toplatılıp, nefret söylemi kapsamında değerlendirildi. Batı’da ırkçılığın ve nefret suçlarının en önemli zemini haline geldi. Burada da İslamofobiye karşı ciddi bir mücadele vermek gerekiyor. Ama yasa çıkarırken toplumdaki bütün dezavantajlı grupları şemsiyesi altına alan bir düzenleme gerekir.”

 

Nefret suçu ifade özgürlüğü olamaz

 

Türkiye ’de nefret söylemine sayısız örnek var. En son Hollanda - Türkiye maçında ‘Ayağa kalkmayan Ermeni olsun’ diye bağırdılar. ‘Ermeni dölü’, ‘Çingenelik yapma’, ‘En iyi Kürt ölü Kürttür’ gibi sözler de sosyal medya aracılığıyla giderek yayılıyor. Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Melek Göregenli şöyle diyor: “Şiddeti övmek, şiddetin meşrulaşmasına yol açtığı, mağdurları değersizleştirip yapılanın haklı olduğunu düşündürdüğü için ifade özgürlüğü olamazsa; nefret suçu da ifade özgürlüğü olamaz. Bir gruba ait insanların en azından kötü hissetmesine, zarar görmesine neden olur. Eşit ve adil bir dünyada yaşamıyoruz. Nefret suçlarının hedefi olan gruplar, genellikle bir ya da birkaç özellikleri nedeniyle ayrımcılığa, şiddete uğrayan gruplardır. Hiçbir ifade özgürlüğü var olan bir eşitsizliği ve şiddeti pekiştirmek için kullanılamaz.”

İlk yasayı ABD yaptı

Ulusal Basında Nefret Suçları: 10 Yıl, 10 Örnek’ raporunda ilginç bilgiler:

Terim medyada ilk kez 1986 yılında New York ’ta beyaz öğrenciler tarafından siyah bir kişiye yönelik saldırının haberlere yansıması sırasında kullanıldı. Avrupa’da kullanılmaya başlanması daha yakın bir tarihte. Britanya’da 1993 yılından beri kullanılıyor.

Dünyada nefret suçlarına karşı ilk yasal düzenleme ABD ’de gerçekleşti. Kaliforniya eyaletinde 1978’de yasal mevzuatına önyargı/nefret saikiyle işlenen ve ölümle sonuçlanan suçlara ağırlaştırıcı hükümler ekledi. Yasal mevzuatlarında cinsel yönelime ilişkin ‘önyargı saikiyle işlenen suçlara’ karşı ağırlaştırıcı hükümlere yer veren ülkeler şunlar: ABD , Andora, Belçika , Britanya, Danimarka, Fransa , Hırvatistan , İspanya , İsveç , Kanada , Portekiz ve Romanya.