Kadir İnanır: 1970'li yıllarda Erzurum'da Nene Hatun'un hayatını anlatan bir film yapacaktık. Gerdek gecesi sahnesi var diye filmi çektirmediler.
Turgay İpek'in Radikal'de yer alan haberine göre, bu yıl 7’ncisi düzenlenen ’Uluslararası Dadaş Film Festivali’nin onur konuğu olarak Erzurum’da ödül alan Kadir İnanır, Osmanlı- Rus savaşlarına sahne olan Aziziye Tabyalarını gezdi. Tabyada bulunan Erzurum’un kadın kahramanı Nene Hatun’un mezarını ziyaret ederek ve dua okuyan Kadir İnanır, 1970’li yıllarda Nene Hatun’un hayatını anlatan bir filmini çekmeye başladıklarını, ancak ’gerdek gecesi’ sahnesi yüzünden Erzurumlu derneklerin ayaklanarak filmin çekimini engellediğini söyledi.
Türk sinemasının usta oyuncusu Kadir İnanır ilk kez geldiği Erzurum’da büyük ilgi gördü. Gittiği yerlerde hayranlarının yoğun ilgisinden zaman zaman polisin devreye girmesi ile rahat nefes alan Kadir İnanır, tarihi mekanlarını gezdi. 93 Harbi olarak anılan 1877 - 1878 Osmanlı- Rus Savaşı sırasında çarpışmalara sahne olan Aziziye Tabyalarına giden Kadir İnanır, 20 yaşlarında genç bir gelinken, küçük yaştaki oğlu ve 3 aylık kızını evde bırakarak Erzurum’un savunulmasında kahramanca çaba gösteren ve adını tarihe yazdıran Nene Hatun’un mezarını ziyaret etti.
Yıllar önce Kars’ın Sarıkamış İlçesi’nde film çekerken Erzurum’dan iki kez geçtiğini ancak çok istemesine rağmen durup şehri gezemediğini belirten Kadir İnanır, "Dadaş Film festivaline gelince bu hayalimi gerçekleştirdim. Tarihi ve kültürel değerleri büyük olan Erzurum’un her yerini gezmek istiyorum. Ben Anadolu ’nun bütün bölgelerini, içinde yaşayan insanlarını, çoğrafyasını çok seven biriyim. Kendim de Analoluluyum zaten. Hengi toprağa ayağımı basarsam basayım kendimi hiç yabancı hissetmiyorum" dedi.
Aziziye Tabyaları ve Nene Hatun’un mezarının kendisi için çok anlamlı olduğunu kaydeden Kadir İnanır şunları anlattı: "Biz 1970’li yıllarda Erzurum’da Nene Hatun’un hayatını anlatan bir film yapacaktık. Benim de sinemaya başladığım ilk yıllardı. Hazırlandık filme. ’Pazar Dergisi’ diye bir dergi vardı. O günkü anlayışımıza göre çıplak fotoğralar basan, magazinsel bir dergiydi. Biz de konuladığımız hikayeye göre, Nene Hatun kocasını askere gönderirken gerdek gecesi çekiyorduk. Böyle yanyana Türkan Şaroy ile birbirimize bakarken bir gerdek sahnesi çektik. Dergi de o fotoğrafı, ’Milli Kahraman’ın gerdek sahnesi filme alındı’ diye yayınladı. O yıllarda İstanbul ’da okuyan Erzurumlu üniversiteli talebelerin kurduğu dernekler ’Hayır siz bu şartlarda Erzurum’a giremezsiniz’ diye bir kampanya açtılar. Biz de endişe duyduk.
Ben o zaman film çekilirken söz sahibi değildim. Şimdiki konumum olsa öyle iki tane derneğin direnişine karşı dururdum. Şimdi ki gücüm olsa o filmi burada çekerdik. Yapımcı da çekindi her halde. Gittik filmi Gerede’de çekdik. Adını da ’Gazi Kadın’ olarak değiştirdik. Çünkü Nene Hatun’a yakışan en güzel isim oydu. O film Türk sinemasının en güçlü, en pahalı filmlerinden biri oldu. Zaten tarihi günlerde de zaman zaman televizyon ekranlarına geliyor. Sonra o filme karşı çıkan Erzurumlular seyrettiler. Sanıyorum ki utanmışlardır. Keşke o filmi burada çekseydik daha anlamlı olurdu diye düşünüyorum. Şimdi birden bire kaç yıl geriye gittim. Şu mekanda çekmek varken, gittik Gerede’de çektik."
Ulusal bir televizyon kanalında yayınlanan Muhteşem Yüzyıl dizisini de yorumlayan Kadir İnanır, "O bir kurgu. Tarihle birebir alakası olmayan bir yapısı var. Bu anlamda ciddiye alıp tarihle yüzleştirmek gibi bir yanlışlığa düşmemek lazım. O da bir kurgu gözü ile bakmak lazım. Filmde sürekli adam haremde gözüküyor. Aslında öyle değil adamın tarihi. Hiç öyle bir tartışmaya girmemek lazım. Dizide oymayı isterdim ama bu şekide biraz zor olurdu. Benim yapacağım işlerde gerçekçi şeyler olması lazım" dedi.
Geçirdiği rahatsızlığın ardından sağlık durumunun bugünlerde çok iyi olduğunu vurgulayan İnanır, "Şükürler olsun ki gayet iyim. Erzurum’dan uçakla Batum’a döneceğim. Oradan da karayolu ile Tarbzon’a geçeceğim. Güzel bir sinema filmi çekiyoruz. Filmde hacı rolünü oynayacağım için sakal uzatıyorum" diye konuştu.