Nestle işçileri: Rüşvet değil, hakkımızı istiyoruz

Nestle işçileri: Rüşvet değil, hakkımızı istiyoruz

Dünya devi Nestle ile Tekgıda-İş Sendikası arasında yürütülen Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde sonuç çıkmaması üzerine sendika, Nestle’nin Bursa Karacabey’deki fabrikasında grev kararı aldı. İşi bırakan Nestle fabrikasının 900 çalışanı, "Rüşvet değil, hakkımızı istiyoruz" dedi. 

Evrensel'den Uğur Ökdemir ve Can Kaylan'ın haberine göre, kadrolu işçilerin taleplerini kabul etmeyen Nestle yönetimi, çağrı üzerine çalışan işçilere bazı sosyal haklarda kısmi iyileştirmeler önerdi. Çağrı üzerine çalışan işçilere, önceden aldıkları tek ikramiyeye ilaveten bir ikramiye daha, gece vardiyası primi ve aile yardımı gibi haklar teklif edildi.

Bu tekliflere rağmen yönetim ve işçi temsilcileri arasında yapılan görüşme olumsuz sonuçlandı. Çünkü çağrı üzerine çalışanların kadroya alınması ve işçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi talepleri kabul görmedi.

Fabrika önündeki direnişe destek için gelen Karacabey Eğitim Sen Şubesi; “Bu direnişi hep birlikte zafere kavuşturacağız” dedi. CHP Bursa Milletvekillerinden Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve Ceyhun İrgil de Nestle işçilerine destek ziyaretinde bulundu.

 

"Çağrı üzerine çalışmak psikolojimizi bozuyor"

 

CPT (Üretim Ortaklığı Türkiye) fabrikasında çağrı üzerine çalışan kadın işçi çalışma koşullarını şöyle anlattı: “Bizleri haftada en fazla dört gün çağırıyorlar. Bazen ayda beş gün çağırdıkları da oluyor. Böyle olunca tam anlamıyla çalışıyoruz diyemiyoruz kendimize. Çünkü düzgün bir şekilde çalışan işçinin işe gideceği saat belli, çıkacağı saat belli, tatili belli ama bizim öyle değil. Bir bakıyorsun ayda 20 gün tatil yapmışsın böyle çalışma olur mu! Benim çalıştığım fabrikada çalışma ortamı çok sıcak. Ama bu sıcaklığı dengelemek için bir şey yapmıyorlar. Özellikle kadın işçiler çok zorlanıyor. Erkeklerin yaptığı işleri biz de yapıyoruz. Çalışma şartları Nestle bölümünde bizimkine göre daha iyi. Zaten çağrı üzerine çalışıyoruz bir de çalışma ortamının kötülüğü pskolojimizi iyice bozuyor."

 

"Burada çağrı varsa diğerleri vahimdir..."

 

Çağrı üzerine çalışma sistemi nedeniyle geleceğini göremediğini söyleyen kadın işçi, “Kadrolu olmak istiyoruz biz de. Ücretlerimiz tam yatsın, sigortamız tam olsun, yani tam anlamıyla çalışıyorum diyebileyim kendime. Böyle büyük bir şirkette çağrı üzerine çalışma sistemi varsa diğer fabrikalarda neler oluyordur. Kiralık işçilik yeni yasallaştı ama biz yıllardır kiralık işçiyiz, sadece adı başkaydı; kiralık işçi değil, çağrı üzerine çalışan işçi. Değişen bir şey yok yani. Fabrikada aynı işi yapıyoruz fakat aynı ücreti alamıyoruz. Böyle adaletsizlik olabilir mi! Bu çalışma şartlarında önümü göremiyorum. Çalışacağım gün belli değil bu ay kaç para kazanacam belli değil. İşteyken acaba yarın çağıracaklar mı düşüncesi oluyor” diye konuştu.

 

"28 İşçinin geri dönmesi güç verdi"

 

2014’te yapılan grev sonrası işten atılan 28 işçinin işe geri alındığını hatırlatan direnişçi işçilerden biri, “Bu durum bize moral oluyor. Bu moral sadece bizim değil ailelerimizin de düşüncesini değiştirdi. Önceleri ‘Bulaşmayın bu işlere’ diyorlardı ama kazanımla arkadaşlarımız geri dönünce o düşüncede olanlar şimdi sonuna kadar arkanızdayız diyorlar. Bu da bize ayrı güç katıyor” dedi.

Çağrı üzerine çalışmanın çok kötü bir şey olduğunu, ne zaman çalışılacağı belli olmadığı için bir plan yapılamadığını dile getiren işçi sözlerini şöyle tamamladı: “Mesela mesain bitiyor eve gidiyorsun, arıyorlar üretim programı değişti ürün çıkarmamız gerek diyorlar sende hiç dinlenmeden geri gidiyorsun işe. Bu psikolojide çalışan biri nasıl verimli çalışır! Bütün bu sıkıntılarımızın giderilmesi için fabrika kapısında nöbet tutuyoruz şu an.”

 

"Nestle işçileri kazanırsa, hepimiz kazanırız"

 

Bursa Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Necla Özkaplan Yörüklü de "Nestle işçileri kazanırsa, hepimiz kazanırız" dedi.  Yörüklü şöyle konuştu:

"Nestle işçileri geçtiğimiz yıllarda başlattıkları direnişte başarılı bir duruş sergilemişlerdi. İşten çıkarılan 28 işçinin tekrar işe alınması için sonuna kadar direndiler ve kazandılar. Bölünmeden, işverenin işçilerin direnişini kırabilecek tekliflerine yenilmeden hakları için mücadele ettiler ve kazandılar. Aradan geçen yıllardan sonra tekrar Nestle işçileri hakları için greve çıktı ve biz Peyzaj Mimarları olarak bu direnişin sonuna kadar yanındayız. Bu mücadele de yetkili kurumlara faks ve mektuplar yazdık. Direnen örgütlü mücadelede sendikaların çok önemli yapılar olduğunu, işçilerin “bana dokunmayan bin yaşasın” ya da “azı bulamayan çoğu hiç bulamaz” kanaat mantığı uyuşukluğunun bilinçli bir sınıf öğretisine dönüştüğünü gördük. Grev süreçlerinde emek ve demokrasi örgütlerinin, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının destekleri çok önemli. Çünkü bu destekler sayesinde işçiler düğünlerine gelinmiş gibi mutlu oluyor, dayanışma, direniş gücünü artırıyor. Nestle işçilerinin bu direnişi tüm işçi sınıfının da direnişidir aynı zamanda. İşçi haklarına bu kadar yoğun saldırıların olduğu bu dönemde greve çıkan Nestle işçileriyle dayanışma içerisinde olmalıyız. Çünkü Nestle işçileri kazanırsa bütün emek ve meslek örgütleri kazanacaktır. Biz biliyoruz ki Nestle işçileri domino etkisi yaratacaktır. Bu etkinin yaratılması için herkes elini taşın altına koymalı. Biz Bursa Peyzaj Mimarları Odası olarak direnen Nestle işçileriyle dayanışma içerisinde olacağımızı ve zafer halaylarını birlikte çekeceğimizi bir kez daha söylüyoruz. Zafer direnen emekçinin olacak."