Netanyahu, İsrail vatandaşı Filistinlilerden özür diledi

Netanyahu, İsrail vatandaşı Filistinlilerden özür diledi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, seçim günü Arap seçmenler hakkında yaptığı açıklamalardan dolayı özür diledi.

İsrail basınında yer alan haberlere göre, ülkede yaşayan azınlıkların temsilcileriyle bir araya gelen Netanyahu, "Birkaç gün önce söylediğim şeylerin bazı İsrail vatandaşı Arapları incittiğini biliyorum. Benim niyetim bu değildi, özür dilerim" ifadesini kullandı.

İsrail'de 17 Mart'ta yapılan erken genel seçimler sırasında Netanyahu, "Sağcı hükümet tehlikede. Arap seçmen sandığa akın ediyor. Solcu sivil toplum kuruluşları onları otobüslerle oy vermeye götürüyor" demişti.

 

Muhalefet çağrıda bulunmuştu

 

Netanyahu'nun bu sözleri ırkçı olmakla eleştirilmiş, seçimlerde ikinci parti olan merkez-sol eğilimli Siyonist Birlik lideri İzak Herzog, İsrail Başbakanı'na, "Arap seçmenlerden özür dilemesi" çağrısında bulunmuştu.

Herzog, "(Netanyahu) İsrail vatandaşlarının beşte biri için kullanmayı seçtiği sözlerle, Yahudi geleneğine zarar verdi ve İsrail toplumunu oluşturan insan mozaiğini parçalamaya devam etti. Sözcülerinin ara bulmaya yönelik sözleri açtığı yarayı iyileştiremeyecektir" ifadelerini kullanmıştı.

İsrail'de 17 Mart'ta gerçekleştirilen erken genel seçimlerde Başbakan Netanyahu'nun liderliğini yaptığı Likud Partisi en fazla oyu almıştı. Likud'un 30 koltuk kazandığı seçimde, İşçi Partisi lideri İzak Herzog ve Hatnuah Partisi lideri Tzipi Livni'nin eş başkanlığındaki merkez solu oluşturan "Siyonist Birlik" 24, Birleşik Arap Listesi ise 13 koltuk elde etti.

 

Nüfusun 2 milyonu Filistinli

 

İsrail'in 8,5 milyonluk nüfusunun yaklaşık 2 milyonu, 1948 yılındaki savaş ve işgale rağmen yurtlarında kalarak İsrail vatandaşı olan Filistinlilerden oluşuyor. Tel Aviv yönetimi, İsrail vatandaşlığı alan söz konusu Filistinlileri "İsrailli Arap" diye tanımlıyor.

Filistinliler ise İsrail'i "işgalci" olarak gördükleri için bu bölgeyi "1948 toprakları" olarak nitelendiriyor. İsrail'in 1967'de işgal ettiği Gazze ve Batı Şeria'da ise yaklaşık 4 milyon Filistinli yaşıyor.

 

ABD: Netanyahu’nun hangi sözlerine inanılacak

 

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, Netanyahu'nun son dönemdeki açıklamalarının kafa karışıklığına neden olduğunu belirterek, "O nedenle bizim şu anda görmek istediğimiz, iki devletli çözüme dair hakiki taahhütleri gösteren eylemler ve politikalar, daha fazla sözler, açıklamalar değil" dedi.

Ülkedeki seçimden hemen önce "Filistin devleti olmayacağını" söyleyen Netanyahu, birkaç gün önce bu sözlerinden geri adım atmasının ardından dün de İsrail vatandaşı Araplardan özür diledi.

Günlük basın toplantısında konuyla ilgili soru üzerine Harf, Netanyahu'nun bir hafta içinde tamamen birbirine zıt şeyler söylediğine işaret ederek, "Kendisinin hangi sözlerine inanılacağı noktasında insanların anlaşılır şekilde kafası karıştı" ifadesini kullandı.

Harf, şunları söyledi:

"Gerçekten hangisi kendisinin politikası? Şurası kafa karıştırıcı ki bir şeyler söylediğimizde, o sözler önemlidir. Eğer iki gün öncesinden farklı şeyler söylüyorsanız, hangisine inanmalıyız? Gerçekten bilebilmek zor. Şu anda neye inanacağımızı bilmiyoruz. Bu nedenle artık sözlerin yeterli olmadığını söylüyoruz. Bizim şu anda görmek istediğimiz, iki devletli çözüme dair hakiki taahhütleri gösteren eylemler ve politikalar, daha fazla sözler, açıklamalar değil."

ABD'nin İsrail-Filistin meselesinin ele alındığı BM İnsan Hakları Konseyi'nin toplantısına katılmamasının "İsrail'e yönelik politika değişikliğini yansıttığı" haberlerinin doğru olmadığını belirten Harf, bu kararı İsrail ile koordinasyon halinde aldıklarını ve İsrail'in de toplantıya katılmadığını kaydetti. Harf, Konsey'in 7. madde görüşmelerine katılmayı ilk kez reddetmediklerini ve Konsey'in doğrudan İsrail'e karşı tek taraflı bir ajanda maddesi olmasından derin kaygıları bulunduğunu bildirdi.

Bir soru üzerine Harf, "Diğer konulardaki politika farklılıklarımız ne olursa olsun uzun süredir açıkça belirttik, uluslararası toplumun adil olmayan şekilde İsrail'e farklı davranmasına izin vermeyeceğiz. Kesinlikle uluslararası topluma karşı onların yanında durmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

 

‘Meşru soru işaretleri’

 

Bu arada Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest da günlük basın brifinginde, Netanyahu'nun "Filistin devleti olmayacağına" yönelik açıklamalarının kendisinin iki devletli çözüme taahhüdüne yönelik "meşru soru işareti" yarattığını hatırlattı.

Geçmişte, BM'de diğer bazı müttefikler konuyla ilgili bazı çözüm önerileri sunmak istediğinde ABD olarak "çözümün dışarıdan zorlanmaması, tarafların masaya oturup müzakere etmesi gerektiğini" söylediklerini aktaran Earnest,   "Şimdi ise müttefikimizin (İsrail) müzakerelere taahhüdü noktasında meşru kaygılar oluştu. Dolayısıyla, müttefiklerimiz bir görüşmelere katılmaya isteksiz olduğunda, bu bizim de politikamıza dair sorular yaratıyor. Bu da ABD'nin politikasını yeniden gözden geçirmesine yol açtı" diye konuştu.