Birgün yazarı Nevşin Mengü, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'nin Kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik olarak başlattıkları Zeytin Dalı Harekâtı'nın medya tarafından yansıtılış şeklini eleştirdi. "İş o halde ki, medya Rambo filmini Afrin operasyonu diye oynatabilir" diye Mengü, ayrıca, iktidarın "Cumhuriyet'in 'başarısızlığı' üzerine kurulu" olduğunu söyledi. "İktidar Cumhuriyeti ve kurucu prensiplerini beğenmiyor; kendisini Anadolu’nun ve çevresine toplayabildiği Müslümanların Mesih’i olarak sunuyor" diyen Mengü, "Cumhuriyet’in kurucu ilkelerini “'pısırık' bulan daha agresif, daha saldırgan bir siyaset bu. Bir 'önümüze gelene bin tekme' halidir gidiyor" ifadesini kullandı.
Nevşin Mengü'nün, "Önümüze gelene bin tekme" başlığıyla (23 Ocak 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Türkiye’nin “proxy”si Özgür Suriye Ordusu önden Türk Silahlı Kuvvetleri arkadan Afrin’e girildi. Toplumsal bir katarsis hali yaşanıyor. Konvansiyonel ve sosyal medyada “Ooh nasıl da koduk oturttuk” nidalarından geçilmiyor.
Hükümete yakın basın, adeta savaş sarhoşu. Doğru, birkaç farklı yerden doğrulatılmış bilgiyi geçtik alakasız her türlü görüntü bu operasyona iliştirilmiş durumda. İş o halde ki, medya Rambo filmini Afrin operasyonu diye oynatabilir.
İktidarın nicedir kullandığı bir diskur var, bu diskur Cumhuriyet’in “başarısızlığı” üzerine kurulu. Bu iktidar Cumhuriyeti ve kurucu prensiplerini beğenmiyor; kendisini Anadolu’nun ve çevresine toplayabildiği Müslümanların Mesih’i olarak sunuyor. Cumhuriyet’in kurucu ilkelerini “pısırık” bulan daha agresif, daha saldırgan bir siyaset bu. Bir “önümüze gelene bin tekme” halidir gidiyor.
Afrin operasyonu da bu diskurun bir eylem hali. Operasyon rasyonel parametrelerle konuşulmuyor, konuşulamıyor. Operasyonun gerekçesini sorgulayanlara yoğun bir linç uygulanıyor. Operasyona itiraz etmek ise kendi ölüm fermanını çıkarmak gibi bir şey. Ana muhalefet partisi bile ancak bir şey diyememekle yetiniyor.
Amerika Birleşik Devletleri malum kendi derdiyle boğuşuyor, borç tavanı krizi yüzünden devlet kapısına kilit asmış durumda. Amerikan Savunma Bakanı Mattis’in açıklamalarından Türkiye’nin operasyon öncesi ABD’yi bilgilendirdiğini anlıyoruz. ABD “Fırat’ın Batısı bizi bağlamaz” tavrında ve muhtemelen şu anda bu işlerle hiç uğraşamayacak durumda. Bu açıdan bakınca Türkiye’nin operasyonu tam da ABD’deki borç tavanı krizine denk getirmesi başarı.
Gözler askerlerini, Türkiye operasyonu yapsın diye çeken Rusya’da. Uzmanlar arasında Rusya’nın bu hamleyle Kürtlere de mesaj gönderdiğinin, “Bakın ABD sizi ortada bıraktı, bu bölgede tek güvenilir ağabey benim, iş yapacaksan benimle yapacaksın” mesajı verdiği konusunda görüş birliği var. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un, “ABD sonunda Türkiye’yi çıldırttı” açıklaması Türkiye’de çoğunluğun suratına bir ergen sırıtışı kondurttu. Ne var ki kaçırılan nokta Lavrov’un bu açıklamasıyla Türkiye’yi irrasyonel ve agresif bir aktör olarak tanımlıyor olması. Bir diğer nokta da Rusya’nın desteğiyle Suriye Ordusu’nun İdlib’te El Nusra’ya karşı adım adım ilerliyor oluşu. Malum İdlib’de Suriye’nin ilerlemesine Türkiye karşıydı.
Ve tabii başka üzerine konuşulamayan noktalar. Dün akşam servis edilen bir fotoğraf. Operasyonda kullanılan İnsansız Hava Araçları’nı yöneten merkezde oturan Bilal Erdoğan’ın fotoğrafı. Malum İHA’ları üreten firmanın sahibi Selçuk Bayraktar ile Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan evli. Dolayısıyla Bilal Erdoğan damadın yanında komuta merkezine gitmiş. Ancak elbette bu fotoğrafın servis edilmiş olması iktidarın bununla farklı bir mesaj vermek istediğini gösteriyor. Artık Yeni Türkiye’nin üzerine bir tür hanedanlık, bir tür astığım astık kestiğim kestiklik hali iyiden iyiye çöküyor.