Birgün yazarı Nevşin Mengü, geçen hafta Türkiye'de de kutlanan Cadılar Bayramı'yla ilgili "iyi-kötü" tartışmalarına tepki gösterdi. Cadılar Bayramı'nın bir Hıristiyan geleneği değil İrlanda pagan adeti olduğunu ifade eden Mengü, "Üçüncüsü, başka bir kültürden, bir gelenek ödünç alıp eğlendiğinizde Türklükten çıkmış falan olmuyorsunuz. Azıcık eğlenmek için farklı şeyler denemekten korkmaya gerek yok. Bir de yerli ve milli eğlencenin peşinde heder olmayalım rica edeceğim" dedi.
Geçen günlerde "Cadılar Bayramı’nı ithal malı bir etkinlik olarak algılayıp 'çağdaş' şekilde eğlenenler"in Cadılar Bayramı'nın Nevruz'un tam tersi olduğunu bilmediklerini ifade eden HaberTürk yazarı Murat Bardakçı, "Cadılar Bayramı'nın aslını bilseler kutlamazlar" demişti.
Nevşin Mengü'nün "Müslüman Kardeşler’in uçkuru" başlığıyla (7 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Kadınlar konuşuyor; ünlü kuvvetli erkeklerin tacizlerini dile getiriyor. Ummadığımız isimlerin kirli çamaşırları ortaya dökülüyor. Kevin Spacey değil, her türlü ünlünün taciz skandalları çarşaf çarşaf yazıldı ama bir isim konusunda tek kelime yazılmadı. Müslüman Kardeşler’in kurucusu Hasan Al-Banna’nın torunu Tariq Ramadan konusunda Türkiye kör sağır. Tarık Ramadan İsviçre vatandaşı bir bilim insanı. Oxford’da ders veriyor. Fransız televizyonlarında İslam üzerine konuşacak isim denince akla gelen ilk isim Ramadan. Zeki ve etkili bir adam.
Biraz araştırınca Ramadan’ın Batı basınına İslamla ilgili verdiği onlarca demeci bulabilirsiniz. Ramadan özellikle 11 Eylül sonrası ılımlı İslam’ın sesi olarak bilindi, kimileri Ramadan’ı Müslüman Kardeşler propagandası yapmakla suçladı, kimileri yükselen İslamofobiye karşı bir kahraman gibi gördü.
Şimdilerde öğreniyoruz ki, Ramadan ekranlarda göründüğü gibi değilmiş hiç. Ramadan’ın taciz ettiği onlarca kadın başlarından geçenleri anlatmaya başladı. Öğrencileri, entelektüel rol model arayışındaki Müslüman kadınlar…
Bu kadınlardan bir tanesi Henda Ayari. Gençken Selefi harekete katılan, Selefi bir kişiyle evlenip yıllarca evinden dışarı çıkamayan, Niqap giymek zorunda bırakılan bir kadın Ayari. Daha sonra kocasından boşanmış ve başı açık, tek başına, çalışan bir anne olarak hayat mücadelesine devam etmiş. Müslüman bir kadın olarak yeni hayatına adapte olmaya çalışırken, internetten Tariq Ramadan ile tanışmış. Fikilerinden etkilenmiş, hayatına bir tür yön verici fikir adamı olarak Tariq Ramadan’ı seçmiş. Ayari “Ramadan benim online hocamdı” diyor. Ancak büyü, Ramadan bir konferans için Paris’e gelince bozuluyor. Ramadan buluşmayı teklif edince, Ayari’nin aklından hiç kötü bir şey geçmiyor neticede Ramadan’ı inançlı ve kibar bir beyefendi olarak biliyor. Ramadan inançlı olabilir ama öğreniyoruz ki ne kibar ne de beyefendi. Ramadan Ayari’ye tecavüz etmeye çalışıyor, Ayari karşı koydukça “Ya çarşaf giyersin, giymeyip böyle gezmekte ısrar edersen de işte böyle tecavüze uğrarsın” diyor.
Ayari başından geçen bu korkunç olayı anlattığından beri zor günler geçiriyor. Tehditler aldığını, ailesinin kendisiyle konuşmadığını söylüyor. Nerede yaşadığımı biliyorlar, çocuklarım için korkuyorum, diyor.
Ayari, Ramadan’ın tek kurbanı değil, gelen itiraflardan bunu öğreniyoruz. Ayari gibi pek çok kadını Ramadan istismar etmeye kalkmış.
“Kapalı değilsin, bir adamla tek başına buluşmaya geliyorsun, o zaman tecavüzü hak ediyorsun” kadınların karşılaştıkları bakış açısı bu.
Başörtüsü takmayı seçen kadınların mağduriyetlerini konuşuyoruz. Konuşalım da. Ama artık başı açık, kendi yollarını seçen Müslüman kadınların mağduriyetlerini konuşmanın zamanı gelmedi mi?
***
Geçen haftayı canım ülkem yine Cadılar Bayramı iyi mi, kötü mü, özenti mi tartışmasıyla geçirdi. Birincisi Cadılar Bayramı bir Hıristiyan geleneği değil, İrlanda pagan adeti.
İkincisi, radikal hristiyanlar inanın Noel’dir, Cadılar Bayramı’dır Müslümanlardan daha çok karşı. Bunu inançlarının yozlaşması olarak görüyorlar. Ve malum hiçbir radikal inanç eğlenceli şeyleri sevmez, takipçileri acılar içinde bir yaşam geçirip öbür dünyayı beklesin ister.
Üçüncüsü, başka bir kültürden, bir gelenek ödünç alıp eğlendiğinizde Türklükten çıkmış falan olmuyorsunuz. Azıcık eğlenmek için farklı şeyler denemekten korkmaya gerek yok. Bir de yerli ve milli eğlencenin peşinde heder olmayalım rica edeceğim.