New York Güney Bölgesi Savcı Vekili Joon H. Kim ve Reza Zarrab dosyasını takip eden yardımcı savcılar Michael Lockard ile Sidhardha Kamaraju, 25 sayfalık bir yeni bir görüş yayımladı. Savcılar, geçen mart sonunda New York’ta tutuklanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın, “Davam düşmeli, düşmeyecekse Reza Zarrab’ın davasından ayrılmalı” talebine karşı cevap sundu. Savcılar, Atilla’nın bu taleplerini daha önce Zarrab’ın yaptığını ve bunların reddedilmesi gerektiğini öne sürdü. 17 – 25 Aralık soruşturmalarının odağındaki dört bakandan biri olan eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da görüş metninde yer aldı. Savcılar, Zafer Çağlayan’dan “yozlaşmış Türk yetkili” diye bahsetti. Cevabi görüşte, “Türk bakanların rüşvet aldığı” iddiası da yinelendi.
Cevabi görüşte Halk Bank bu kez kodlanmadan, doğrudan “Türk devletinin sahip olduğu Halk Bank A.Ş.” olarak yer alırken, bankaya yönelik ağır suçlamalar da yinelendi. Savcılar, “bankanın yaptığı işlemler sayesinde İran’a giden fonların, ‘anomim’ hale geldiğini ve bundan dolayı da İran hükümetinin bu milyarlarca dolarlık fonları ‘küresel’ boyutta rahatça kullanabildiğini” iddia etti.
Savcılar, Mehmet Hakan Atilla için, “Zarrab’a ‘dolandırıclık öğretmek veya ‘dolandırıcılık koçluğu yapmakla” suçlamasını yöneltti. Cevabi görüşte Atilla, yabancı bankaların ‘ya ABD ya da İran ile iş yapılabilir’ seçeneğini ihlal eden bir çarka katılmakla suçlandı.
Savcılar, Atilla’ya yönelik şu suçlamalarda bulundu:
“Hileli işlemleri sahte dokümanlar ile yaparak, paravan şirketlerle, Amerikan regülatörlere yalan söyleyerek, Atilla ve diğer işbirlikçileri, işvereni olan Türk devletinin Türkiye Halk Bankası A.Ş.’in iki yüzlü çalıştırarak milyarlarca dolarlık işlemleri içeren İran petrolünü, İran hükümeti ve ilgili kurumları adına yöneterek bu arada da Halk Bank’ın ABD bankaları ile ilişkilerine devam ettirdiler.
Bu çarkın tek amacı üst düzey Türk hükümeti bakanlarına rüşvet vererek, Amerikan ambargo kanunlarını delmek ve ondan kaçırmaktı. Açık kanunları, başkanlık kararnamelerini, düzenlemeleri, bir dolu kanun yorumları uygulanarak Atilla ABD’de cezalandırılacak suçlar işemiştir.”
Savcılık, Atilla’nın Zarrab’dan ayrı yargılanması talebinin ve masumluk iddiasının ancak jüri önünde yapılabileceğini ve buna jürinin karar verebileceğini iddia etti.
Atilla’nın 2010-2015 yılları arasında işlediği iddia edilen suçlamalar şöyle özetlendi:
- ABD ve özellikle Hazine Bankasını dolandırmak.
- İran’a karşı olan ABD ambargolarını ihlal etmek
- Banka dolandırmak
- Banka dolandırmayı teşebbüsü planlamak
- Para aklamak
- Para aklamaya teşebbüs
6 Eylül iddianamesine ”Abi olarak da biliniyor” ifadeleriyle sanık olarak eklenen eski bakan Zafer Çağlayan için 4. Sayfada “ABD’nin İran karşıtı ambargoları ve para aklamalara karşı önlemleri nedeniyle İran’ın fonlarına ulaşması zor idi. Bunun sonucu olarak Atilla, Aslan ve Balkan da dahil olmak üzere Halk Bank liderleri Çağlayan gibi yozlaşmış Türk yetkilileri ve İran yetkilileri ile bir çark hazırlayarak petrol işlemlerine uluslararası toplumun kontrolü olmadan ulaşabilmekteydiler” iddialarına yer verildi.
Savcılık şu iddialarda bulundu:
“Sanıkların hedefi bu çark ile İran üzerine konmuş ambargo sınırlamalarını yok ederek İran’ın fonlara ulaşması idi. Bu fonlar İran’a bağlanamayacağı için de (Türkiye’de anonim hale getirilmesi nedeniyle) İran hükümeti bu fonları küresel olarak özgürce hareket ettirebildi, ABD finansal sistemi de dahil olmak üzere.
Halk Bank bu işlemleri Amerikan ambargo hukukunda muaf olarak göstererek, böylece kendisini de ABD’nin ambargolarına karşı korudu.
”Atilla bu çarkta merkezi bir rol oynadı. Örneğin Atilla bu çarkın organize edildiği toplantılara katıldı. Üstelik Atilla Amerikan Hazine Bakanlığı temsilcileri ile görüştü ve onları Halk Bank’taki İran işlemleri hakkında aldattı. Buna ek olarak Atilla Zarrab’ı sahte işlem dokümanı hazırlayabilmesi için koçluk yaptı.”
25 sayfalık görüşte savcılık, Atilla’nın Amerikan vatandaşı olmadığı için Amerikan ambargolarının İran’a karşı delinmesinde rol oynamasının ABD’de cezalandırılamayacağı argümanının doğru olmadığını öne sürdü.
Savcılığın cevabında “Amerikan kanunlarında ‘hukuki olmayan faaliyetleri isteyerek işleyen, veya işlemeye yeltenen, yardım eden, yataklık eden kişilerin’ cezalandırılabileceği belirtilmiştir. Bu kişilerin ABD vatandaşı olmasına gerek yoktur” dendi.