Gazetenin İstanbul büro şefi Carlotta Gall imzalı ve "Vaazler ve yüksek sesli hakaretler: Erdoğan Türkiye'yi nasıl büyülüyor" başlıklı makale şu şekilde başlıyor:
"Başkan Trump'ın tweetleri varsa, Türkiye'nin liderinin söylevleri var.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta içi her gün üç konuşma gerçekleştiriyor, hafta sonları iki, ve karizmatik, mücadeleci söylemleri başarısının en önemli aracı.
"Demokrasinin savunucularına 'çapulcu' diyor. Almanya dışişleri bakanıyla 'felaket' diyerek dalga geçiyor. Gündelik dilde olduğu kadar şiirleri ezbere okumakta da çok rahat. Rakiplerini kamuoyu önünde isim isim hedef alarak dindarlıktan saldırganlığa kusursuzca geçiyor."
Makalede 15 yıldır iktidarda olan Erdoğan'ın "rakiplerinin bile kıskandığı hitap yeteneğiyle büyük ihtimalle bu yıl düzenlenecek seçimle tekrar başa geçmeyi beklediği ve kendisine verilen desteğin yüzde 40 seviyesinde olduğu" saptaması yapılıyor.
Medyada çok sık bir şekilde görünmesinin kendisine duyulan ilgide büyük rol oynadığı belirtiliyor; tarzını destekçilerinin ilham verici muhaliflerinin ise kutuplaştırıcı bulduğu aktarılıyor.
Ancak her iki tarafın da Erdoğan'ın Türkiye'nin muhafazakar işçi sınıfına hitap ettiği konusunda görüş birliğinde olduğu vurgulanıyor.
"Bu açıdan Erdoğan, otokrat ve dayılık taslayan güçlü adamlarda (hepsi adam) kendini derinleştiren küresel akıma tamamen uyuyor, bu liderler uzun zamandır görmezden gelinen sıradan insanlar adına güçlü bir şekilde konuşmanın yolunu buluyor" diyen makalede bu açıdan Erdoğan'ın Trump'a benzediği belirtiliyor.
Erdoğan'ın, destekçileri tarafından bir baba, bir ağabey ya da bir komşu olarak görüldüğünün altı çiziliyor.
Ancak bu tarzının "demokrasi yanlısı gösteri yapanlara çapulcu demesi gibi destekçilerinin sevmediği insanları üzmek anlamına geldiği" ifade ediliyor.
Aynı zamanda Erdoğan'ın aldığı dini eğitim sayesinde vaaz vermekte ve Muhammed Peygamber'in hayatından kesitler anlatmakta başarılı olduğunun altı çiziliyor.
"Liberal ve sekülerler bölücü konuşmasını sıkça eleştiriyor, özellikle de dini siyasete sokmasına karşılar, buna rağmen Erdoğan'ın Müslüman takipçileri bunları duymak istiyor" ifadesine yer veriliyor.
Erdoğan'ın Salı günleri düzenlenen parti toplantılarının ise 'bir maç havasında' geçtiği aktarılıyor ve Türk liderin konuşmalarında sık sık Birleşmiş Milletler'i ve ABD'yi eleştirdiği aktarılıyor.
Gazeteye yorumda bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen ise Erdoğan'ın tarzının "sağcı, popülist ve otoriter siyasetçilerle benzerlik taşıdığını" söylüyor. Bilgen bunun toplumu böldüğünü ve gerilimi artırdığını ifade ediyor.
İstanbul'da bir dükkan sahibinin Erdoğan'ın "her zaman bağırdığına" dair bir yorum yaptığı belirtiliyor.
Makale, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, "Sayın Erdoğan'a seslenmek istiyorum; arkadaş azıcık sus. Birazcık ailene zaman ayır, birazcık evinde otur, her konuda konuşmak mecburiyetinde değilsin, her seferinde şu parmağını sallamak zorunda değilsin. Azıcık evince otur dinlen, nefes al, biz de nefes alalım, Türkiye'de nefes alsın" sözlerine yer vererek bitiyor.