T24 - Mersin’de 16 Ağustos'ta polisin “terörist” diyerek kovaladığı yedi yaşındaki oğlunu korumak isterken plastik mermiyle alnından vurulan Nezir Borak, uzun bir mücadelenin ardından yaşam savaşını kazandı. Hafıza kaybı yaşayan ve yürüme güçlüğü çeken Borak, üç aydan beri ilk kez konuştu. Borak olayı “Oğlumu yakalayan polise onu almanız için beni öldürmeniz gerekir dedim. O zaman ‘seni de öldürürüz’ dedi ve silahını çekip alnımdan vurdu” diye anlattı.
Korsan gösteriye müdahale eden polis evinin önünde oynayan yedi yaşındaki Hasan’ı da “Terörist” diye kovalamış, içeri giren çocuğu gözaltına almak isterken karşı koyan baba Nezir Borak’ı alnından vurmuştu. 16 ağustostaki bu olayın ardından uzun zaman hastanede yaşam mücadelesi veren Borak, artık evinde. O günden beri ilk kez Taraf gazetsine konuşan Borak’ın alnında o plastik merminin yarattığı tahribat, kafatasında ise geçirdiği ameliyatları gösterir yara izi hala duruyor. Konuşmasından da anlaşılıyor ki o olayın izleri Borak’ın vücudunda olduğu kadar ruhunda, psikolojisinde de derin izler bırakmış. İşte Nezir Borak’ın olay ve sonrasında yaşananlara ilişkin anlattıkları:
‘Oğlumu alamazsınız’ dedim...
“Ben o gün evde oturuyordum, hatta oruç olduğum için kestiriyordum ara sıra evde. Dışarıdan sesler geldi. Baktım Hasan ‘Baba beni kurtar’ diye bağırarak eve doğru koşuyor. Arkasında iki polis var. Çocuğu kolundan yakaladılar, götürmeye çalışıyorlar. Siz ne yapıyorsunuz diye sordum. Polis, ‘bize taş attı’ dedi. ‘7 yaşındaki çocuk taş atsa ne olacak’ diye cevap verdim. ‘Beni öldürmeden oğlumu alamazsınız’ dedim. Onlar da ‘o zaman seni de öldürürüz’ dedi. Biri çocuğu tuttu o sırada, bırakmıyor. Bir diğeri omzundaki silahı çıkarıp bana doğru ateş etti. Sonrasını hatırlamıyorum. Gözümü hastanede açtım zaten.”
Beni vuran ‘Kemikkıran’dı
Borak, kendisine ateş eden polisi de çok net görmüş. Görgü tanıklarının anlattığını doğruluyor Borak. “Bana ateş eden polis buradaki gösterilere müdahale eden, çok sert davrandığı için herkesin ‘Kemikkıran’ dediği polisti” diyen Borak, daha sonra yaşananları ise şöyle anlatıyor:
‘Davadan vazgeç’ dediler
“Hastaneden çıktıktan sonra sivil giyimli bir kişi beni ziyaret etti. Polis olduğunu tahmin ediyorum ama net olarak bilmiyorum. Benden polislere yönelik davamdan vazgeçmemi istedi. ‘Bu çocuklar polis olmak için bu kadar okudu. Eğer siz dava açarsanız, mesleklerinden olacaklar, Yazık olacak, davanızdan vazgeçin’ dedi. Sanki beni vurmamışlar da camıma taş atmışlar. Ama ben asla vazgeçmeyi düşünmüyorum. Başka bir tek yetkili durumumla, sağlığımla ilgilenmedi, bir kez arayıp sormadı. Sadece Akdeniz İlçe Emniyet Müdürü birkaç kez telefonla ailemi arayarak durumuma ilişkin bilgi almış, sağolsun.”
Dışarı çıkamıyorum, çalışamıyorum
Borak hayati tehlikeyi atlatmasına rağmen sağlığına kavuşamamış tam olarak. Konuşma yeteneğini kazanması tek sevindirici gelişme aileye göre.
“Eve çıktıktan sonra akrabalarım evine davet ediyor ama ben hiç birinin davetine gidemiyorum. Çünkü yiyip, içemiyorum. Yediklerimi geri çıkarıyorum. Utanıyorum ama bir çocuk gibi altıma kaçırıyorum zaman zaman... Oturduğum yerden kendi başıma kalkamıyorum. Kalktığımda baş dönmeleri, mide bulantıları yaşıyorum hâlâ yaşıyorum” diyor Nezir Borak. Vurulmadan önce taşımacılık yapan Borak’ı en çok korkutan ise bundan sonra ailesinin geçimini nasıl sağlayacağı. “Şu an çalışamıyorum. Bütün gün evde oturuyorum. Bugüne kadar elimizde olanla geçindik. Ama sonrasında neler yapacağımı kara kara düşünüyorum. İş göremez raporu almak için başvurdum ama bunun için yaklaşık bir yıl geçmesi gerektiği, doktorların ancak bir yılın sonunda rapor yazabileceklerini söylediler. Tek isteğim yetkililerden beni muayene etsinler. Gerçekten işgöremezsem maaş bağlasınlar, başka hiçbir şey istemiyorum.”