Türkücü Nihat Doğan, "vesayetçi sistemin iktidarı bırakmak istemediğini" iddia ederek "Daha Cumhuriyet kurulurken o günkü kurucular, her alana kendilerinden olan puta tapıcı, Allah'ı ve Kuran'ı inkar eden, Hz. Muhammed'i yok sayan, Anadolu insanının mukaddesatına düşman olanları tepelere çıkardılar" görüşünü savundu.
"Eğer ben de elimde kadehimle bu ülkenin ahlakına, kültürüne saldırsaydım şu an da bu röportajı benim deniz kenarındaki yalımda yapıyor olurduk" diyen Nihat Doğan, "Laik olmayan kimseye yaşam hakkı tanımadılar. O zamanlar yaşam hakkı tanımadıkları muhafazakârlar şimdi iktidar oldu. Buna tahammül edemiyorlar" diye konuştu.
Milat'tan Özlem Doğan'a konuşan Nihat Doğan'ın açıklamaları şöyle:
Köprünün öbür tarafına geçtim
Reytingleri oldukça yüksek bir programla hafta içi her sabah ekranlardasınız. Birçok magazin programının birbiriyle yarıştığı bir saatte böyle bir programla halkın karşısında olmak nasıl bir duygu?
Yıllardır magazinin içimdeyim. Daha önce de böyle bir program teklif edildiği halde kabul etmedim. Fakat bazı konuşmalarımdan dolayı haksız eleştirilere maruz kalınca, bu kez de köprünün öbür tarafına geçip eleştirenlere de eleştirilmenin hazzını yaşatmak istedim.
Özellikle bahsettiğiniz bazı kesimler tarafından neden bu kadar çok eleştiriliyorsunuz peki?
Türkiye kabuğunu kırıyor. Eski vesayetçi sistem iktidarı bırakmak istemiyor ve Anadolu halkının üzerinde eskisi gibi hüküm kurmaya çalışıyor. Halkın, ellerinden iktidarlarını almasını hazmedemiyorlar. Ben Anadolu çocuğu olduğum ve milli iradenin yanında yer aldığım için üzerime daha çok geliyorlar, bana büyük kin duyuyorlar.
Bu kinin altında yatan sebep ne sizce? Geçmişten gelen bir hesap mı?
Daha Cumhuriyet kurulurken o günkü kurucular, her alana kendilerinden olan puta tapıcı, Allah'ı ve Kuran'ı inkar eden, Hz. Muhammed'i yok sayan, Anadolu insanının mukaddesatına düşman olanları tepelere çıkardılar. Laik olmayan kimseye yaşam hakkı tanımadılar. O zamanlar yaşam hakkı tanımadıkları muhafazakârlar şimdi iktidar oldu. Buna tahammül edemiyorlar.
Söz tarihten açılmışken, Osmanlı'yı yıkanlar bu düşmanlığın neresinde?
Bizans zihniyeti bugün de yaşıyor. Anadolu ayağa kalkarsa dünya, merhamet, vicdan ayağa kalkar, bunu biliyorlar. Bir zamanlar Türkiye Batı'nın, siyonizmin ve emperyalizmin kölesiydi. Recep Tayyip Erdoğan geldi ve bu zincirleri kırdı.
Peki ya toplum! Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından bugüne toplumda neler değişmiş olabilir?
Eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasında toplum farkı var. Eskiden toplum çeşitli algı operasyonlarıyla dizayn edilebiliyordu ama 15 Temmuz'dan sonra gördük ki Yeni Türkiye'de çok sorgulayan ve iradesiyle karar veren bir millet var.
Özellikle son dönemlerde müzikten çok siyasi açıklamalarınız dikkat çekiyor. Bu açıklamalarınızdan ötürü bazı kesimler tarafından işlerinize engel konulmasından korkmuyor musunuz?
Eğer ben de elimde kadehimle bu ülkenin ahlakına, kültürüne saldırsaydım şu an da bu röportajı benim deniz kenarındaki yalımda yapıyor olurduk. Ama biz bu yola gönüllü çıktık. Sahibimiz Allah dediğimiz için Allah da bizi mahcup etmedi. Daha beni, yani Allah'ın garip bir türkücüsünü bitiremediler, milli iradeyi bitirmek o kadar kolay mı?
Ailenizin hayata bakış açısı sizin duruşunuzla örtüşüyor mu?
Rahmetli babam hiçbir zaman düzenin kölesi olmadı. Kendi içinde devrimci bir ruhu vardı. Soyadımız ‘Seyrek'ti', ‘Doğan' yapmış. Babam hafızmış, ezanların Türkçe'ye çevrildiği dönemde İstiklal Mahkemeleri sürecinde asker babamın şeyhini idam edince babam da ‘ben böyle bir düzene askerlik etmem' deyip şehre kaçmış ve çalışmış, askerlik yapmamış.
Babanızla o dönemleri konuştunuz mu hiç?
Çocuktum, babam bir gün beni karşısına aldı, ağladı. Oysa sert bir adamdı, ağlamazdı kolay kolay. Gazetede Adnan Menderes'i gösterdi. “Bu ülkede ezanı Türkçeleştirdiler, şeyhimi astılar. Menderes ezanı aslına çevirtti. Biz Arapça ezan için bir başbakan şehit verdik ve buna tepki veremedik. Menderes gibi bir adam gelirse ona sahip çıkın, bu sana vasiyetimdir” dedi.
Erdoğan'a olan sevginiz bu vasiyetin bir tezahürü mü?
Erdoğan'ın mazlumlara ve İslam'a sahip çıkması, bu topraklardaki mazlumların kabul olunmuş duası olduğunun apaçık ispatı. Mazlumların dertleriyle dertlenmiş bu adamın yanında olmak düşer bize. Erdoğan bize Allah'ın ve peygamberimizin emanetidir, bu yüzden ona sahip çıkacağız.
Arkadaşımın doğum gününe gidecektim. Menajerimi bekliyordum, bir türlü gelemedi. Aradı, ‘Köprüyü kesmişler' dedi. Yurt dışındaki arkadaşlarımdan da ‘Türkiye'de darbe oluyormuş doğru mu' diye mesajlar gelmeye başlayınca televizyona baktım; terör şüphesiyle köprü kapatıldı iddiası yer alıyordu. Herkes gibi ben de beklemeye başladım. Arkadaşlar ‘Bağdat Caddesi'nden tanklar geçiyor' diye aradılar. Derken saatler ilerleyince darbe açıklaması geldi.
O an neler hissettiniz, tavrınız ne oldu?
Önce abdest alıp namazımı kıldım, silahımı belime koydum, annemden helallik aldım ve dışarı çıktım. Annem başıma bir şey gelir diye korktuğu için müsaade etmedi ama onu dinlemedim. Ortada bir zulüm varken sessiz kalanı ahirette sadece namaz kılmak kurtarmaz. Bu arada Erdoğan televizyona çıkmış ve komutanımız emri vermişti, artık beni kimse tutamazdı.
Darbenin gerçekleşme ihtimalini düşündünüz mü hiç?
Elbette bu ihtimal de aklımdaydı ama ‘Darbe oldu fakat maçı savaşarak kaybettiler, en azından direndiler' diye düşünülürdü. Ezanların, selaların okunması, Cumhurbaşkanımızın İstanbul'a sağ salim varması insanımıza büyük cesaret verdi.
Sokaklarda neler gördünüz, ilk adresiniz neresi oldu?
Darbelerde önce medya susturulur. CNN Türk'ün darbeciler tarafından basıldığını duyunca oraya gittim. Bütün gece dolaştık, tankların çoğunu darbecilerin elinden kurtardık. Yanı başımda vurulan insanların yüzünde inanmışlığı ve gururu gördüm.
O gece milli iradenin yanında yer almak için dışarıya çıkmış bir Türk insanı ve sanatçı olarak, 240 insanımızın şehit edildiği darbeye tiyatro diyen zihniyete neler söylemek istersiniz?
İradesini batıla satmış, Anadolu düşmanı bu FETÖ'cü güruhun yaptığı bence darbe değil, işgal girişimiydi. Bu kanlı girişime rağmen millet tarih yazdı. Ben tiyatroya çok giderim ama hiçbir oyunda ortadan ikiye ayrılan insan görmedim, polise bomba atıldığını, halkın tank topuyla vurulduğunu, tankın, içinde insan olan arabaların üzerinden geçtiğini görmedim. Darbeye tiyatro diyenler Allah nezdinde de, milletin vicdanında da yaşayan ölüdür.
Hala darbe olabilir endişesi taşıyor musunuz?
Toplumsal uzlaşıyı dinamitlemek için laiklik üzerinden bir ayaklanma ellerinde kaldı, onu deneyebilirler. Çünkü hala medyada da, çeşitli kurumlarda da darbe şakşakçıları var. Bunu az önce bahsettiğimiz gibi 15 Temmuz'a tiyatro diyenlerden görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin teröre destek veren kurumlara yaptığı meşru operasyonlara yönelik Batı'nın ‘Kaygılıyız' açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mısır'da meşru seçilmiş bir cumhurbaşkanını darbeyle alçakça indiren, emperyalizmin ve siyonizmin köpeği olmuş Sisi'yi Almanya'da kırmızı halıyla karşılayan Merkel'in, Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan operasyonlardan rahatsız olması bizi hiç enterese etmiyor. Asıl biz Merkel'den kaygı duyuyoruz, Fransa'dan, Batı'dan endişeliyiz.
AB ve ABD'nin Suriye'de yaşanan katliamlara göz yumması fakat Türkiye'nin meşru zeminde gerçekleştirdiği gözaltılara tepki vermesi ikiyüzlülük değil mi sizce?
Batı sadece Osmanlı'yı yok etmedi. Bunlar merhameti de yok ettiler. Batı zalimdir, faşisttir. Kendileri sefa içinde yaşarken, ümmetin bebekleri Ümran ve Aylan bebekler ölür, onların üzerine bomba yağdırırlar. Bu haysiyetsiz şerefsizler, Avrupa'nın göbeğinde Bosna'da on binlerce Müslüman katledilirken gıklarını çıkarmadılar. O yüzden ne düşündükleri umurumuzda değil.
Milletin kendi iradesine bu denli güçlü sahip çıkması da sanırım en büyük endişeleri, ne dersiniz?
Bu milletin başkomutanı Erdoğan'dır. Onu da sandıkta millet seçmiştir. Batı kendi işine baksın. Onların algıları artık bizi boğamayacak, biz onları algılarımızla boğacağız. Bundan sonra zalimlerin yaptıklarının hesabını, artık eskisi gibi Osmanlı torunu Türk milleti soracak.