Nihat Özdemir: Gelecek yıl biz de Arena'da kupa almak istiyoruz

Nihat Özdemir: Gelecek yıl biz de Arena'da kupa almak istiyoruz

Fenerbahçe Kulübü Başkan Vekili Nihat Özdemir, Galatasaray'ın kupayı hak ettiğini söyleyerek Sarı Kırmızılıları kutladı. Özdemir, "Gelecek yıllarda biz de onların sahasında kupayı kaldırmayı arzularız" dedi.

 

Şampiyonluk için mücadele ettiklerini ifade eden Özdemir, ''Galatasaray hak etti ve kazandı. Biz onu unuttuk, Çarşamba günü Bursaspor ile oynayacağımız Ziraat Türkiye Kupası maçına konsantre olduk. İnşallah o maçı kazanarak Fenerbahçe camiası olarak bütünleşeceğiz'' dedi.

Galatasaray'ın kendi sahalarında şampiyonluk kupasını aldığını dile getiren Özdemir, gelecek yıllarda belki Fenerbahçe olarak onların sahasında kupa almayı arzuladıklarını belirtti.

 

Yaşanan olaylarla ilgili kulüpten yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: "Fenerbahçemizin, 12 Mayıs Cumartesi günü, Galatasaray ile oynadığı Süper Final son maçında yaşananları, Fenerbahçe yönetimi, taraftarları ve camiası olarak tasvip etmiyoruz.

105 yıldır Türk sporuna hizmet eden, takım sevgisini stadyumlara, salonlara taşıyan, küfürü tribünlerden uzaklaştırmak için çaba sarfeden bir kulüp olarak, spora dair hiçbir alanda bu olayları yaşamak, görmek, bu olaylara şahit olmak istemediğimizin bilinmesini isterken; son dönemde yaşananlara dair yapılan değerlendirmelerin de acilen adil süzgeçlerden geçirilerek, doğru tahlillerde bulunularak sonuca vardırılmasını istiyoruz.

Fenerbahçe Spor Kulübü; başkanı, yönetimi, futbolcusu, taraftarı olarak geçtiğimiz hafta boyunca 'dört bir koldan' açıklamalar yaptık, taraftarlarımızı fair play'e davet ettik, önemli olan kupalar değil önemli olan Fenerbahçe ve onun taraftarları ile olan bütünlüğüdür dedik.
 
Nitekim, maç günü, tam da beklediğimiz gibi taraftarlarımız, Kadıköy'ü yine karnaval yerine çevirdi, kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeksizin stadımızın çevresine geldi, parkta oturdu, eğlendi, marşlar söyledi.
 
Sonrasında maç havasına giren taraftarlarımız, yine marşlar, alkışlar eşliğinde stadyumumuzu doldurdu, maç boyunca takımımızı destekledi.
 
Fenerbahçe taraftarı, lig boyunca birçok maçta, deplasmanda, kendi takımına gösterilmeyen misafirperverliği ve saygıyı, bu maçta karşı takıma, teknik heyetine, yöneticilerine gösterdi; maç boyunca yalnızca kendi takımını destekledi, alkışlarla takımının yanında oldu.
 
Fair Play'e dair tüm örneklerin yaşandığı ve berabere sonuçlanan bu maçın ardından da 90 dakika boyunca gösterilen desteğin devamını yaşadık hep birlikte.
 
Rakip takım futbolcuları, sahanın ortasında şampiyonluk sevinci yaşarken Fenerbahçe taraftarı, 'Bu taraftar sizinle gurur duyuyor' diyerek takımımızı tribünlere çağırdı, alkışladı…
 
Sporcularımız ve hocamız rakip takımı tebrik ederken, hafta boyunca planlanan, maçtan önce, maç sırasında ve maç sonunda devam eden tüm bu barış, destek hissiyatının tam aksine belki çok ufak bir kıvılcım sonucunda ortaya çıkan hiç istemediğimiz, üzücü olaylarla karşı karşıya kaldık.
 
 

Rakip takıma hiçbir müdahale olmadı

 
Tüm bu yaşananlara dair ulaştığımız en net konu;
 
'TARAFTARLARIMIZIN, RAKİBİMİZE, RAKİP TAKIMIN FUTBOLCULARINA, MAÇ SONUNDA YAŞANAN SEVİNÇ GÖSTERİLERİNE DAİR HİÇBİR TEPKİ ve MÜDAHALESİNİN OLMADIĞIDIR'
 
Bir kez daha tekrar edilmesi gerekiyor ki; Fenerbahçe taraftarı, maç boyunca ve sonrasında da rakip takım sporcularına dair kesinlikle hiçbir tepki göstermemiştir.
 
Emniyet güçleri, toplum psikolijisini doğru yönetememenin örneğini vermiş ve taraftarlarımız ile girilen birebir atışma ve diyaloglar neticesinde durum ne yazık ki bu noktaya gelmiştir.
 
Maç öncesinde, stadımızın etrafında takımını desteklemeye gelen taraftarlarımıza, hala kavrayamadığımız nedenlerle biber gazı ile yapılan müdahale, kullanılan orantısız güç 'büyük resme bakıldığında' maçın bitiminden 15 dakika sonra çıkan olayların adeta habercisi idi.
 
Birtakım toplumsal olayları bastırmak ve önlemek için kullanılan 'biber gazı'; sözkonusu Fenerbahçe taraftarı olunca, 'Taraftarımız Avrupa Şampiyonu olan takımımızı karşılarken, havaalanında; Taraftarımız başkanını, yöneticilerini desteklerken Çağlayan'da ve son olarak da sebepsizce Kadıköy'de, maç öncesinde ve maç sonrasında' kullanılmıştır. Maç öncesinde bile, kombineleri, biletleri olmasına rağmen stada giremeyip, coplanan, su sıkılan, biber gazıyla savuşturulan onlarca taraftarımız olmuştur.
 
Maç sonunda, çocukların, kadınların, hamile eşlerin, genç yaşlı onlarca insanın, dağılacağı bir yer yokken, stat dışında ve stat içinde aynı anda kullanılan ve insanlara gidecek yer bırakmayan biber gazı, bir çok taraftarımızın, suçsuz yere acı çekmesine, geceyi hastanelerde tamamlamasına sebep olmuştur.
 
 

Son bir kez alkışlamak istediler

 
 
Maç öncesinde yaşatılan tahriklere rağmen taraftarlarımız maçta kulüplerini zor durumda bırakacak hiçbir davranışta bulunmamış; maç sonunda taraftarlarımızın bir bölümü, hemen çıkışa yönelirken geride kalan taraftarlarımız ise takımlarını son birkez alkışlamak istemişlerdir.
 
Bu noktada hep yaptığımız gibi aynayı kendimize tutmak gerekirse;
 
Sebebi her ne olursa olsun yaşanan olaylar Fenerbahçemize, futbolcularımızın alın terine yapılan bir haksızlıktır.
 
Haklıyken haksız yere düşmemizdir.
 
Yapılan sorumsuz hareketler biz Fenerbahçeliler için şampiyonluklardan daha önemli olan değerlere, güzelliklere gölge düşürmektir.
 
Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi olarak bu konuda Emniyet Güçleri ile birlikte çalışıp sorumluların cezalandırılması adına gerekeni yapmaya hazırız.
 
Ki taraftarlarımızı karşımıza almak pahasına da olsa bunun örneklerini daha önce defalarca kez verdik…
 
Ancak bunun dışında yaşananlardan ve tüm bunların, basın-yayın organlarınca 'Fenerbahçe taraftarı rakibe, rakibin kupa almasına tepki gösterdi, olayları kışkırttı' gibi gerçekleri yanıstmayan bir şekilde kamuoyuna aktarılmasından oldukça rahatsız olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
 
Diğer bir deyişle; yaşanan tüm olumsuzlukların, sadece Fenerbahçe Spor Kulübü ve taraftarlarına mal edilmesi, kabul edilemez büyük bir haksızlıktır…
 
 

Elimize geçen her şeyi paylaşacağız

 
 
Cumartesi günü maç öncesi ve sonrasında yaşananlara dair kulübümüze ulaşan, araştırmalarımız sonucu elimize geçen tüm video, fotoğraf ve bilgileri, kamuoyu ile paylaşacağımızı, saygıyla duyururuz.
 
Fenerbahçe taraftarı, 3 Temmuz itibariyle tüm yaşanan ve yaşatılanlara rağmen umudunu hiç kaybetmedi, Kulübünü zor durumda bırakacak hiçbir olaya dahil olmadı, olmayacak.
 
Bizler buruk ve üzgünüz… Ancak bu burukluğumuz, kaybedilen kupadan dolayı değil tüm bu yaşananlardan dolayı, Fenerbahçemize, birlik ve bütünlüğümüze, Türk sporuna verdiğimiz hizmetlere leke sürülmesine olanak verdiği için."
 
 

'Tebrikler Galatasaray, Tebrikler Aysal!'

 
 
Bu açıklamanın hemen ardından Fenerbahçe Kulübü'nden bu kez Galasataray'a yönelik açıklama geldi.
 
"Tebrikler Galatasaray, Tebrikler Aysal!" başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "2011-2012 Sezonunu son maçta Fenerbahçe ile berabere kalarak şampiyonlukla noktalayan Galatasaray’ı en içten duygularımızla kutluyor, Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde başarılar diliyoruz.
 
Olağanüstü şartlar altında geçen sezonun son maçının son saniyesine kadar şampiyonluğu kovalayan, Türkiye’de ilk kez uygulanan Süper Final maçlarını 4 puan farkla önde bitiren ve yarım puan farkla şampiyonluğu kaybeden futbol takımımızı gönülden tebrik ediyor, Türkiye Kupası Finali’nde başarılar diliyoruz.
 
Geçtiğimiz sezon çok büyük bir haksızlık neticesinde katılamadığımız Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne, bu sezon ön eleme turlarını aşarak katılmak en büyük hedefimizdir; takımımıza Avrupa sahnesinde de sonsuz başarılar diliyoruz.
 
3 Temmuz sürecinin ilk gününden bu yana birlik olmanın, beraber nefes almanın en güzel örneğini sergileyen camiamızın müthiş inancı, takımımızı, Süper Final’de şampiyonluk maçına kadar taşımayı başarmıştır. Tarihe geçen bu mücadele neticesinde gelecek kupanın sadece ve sadece bir sembol olacağını da her fırsatta ifade ettik.
 
Bu süreçte, camiamızın attığı adımları an be an takip edip, ’isim vermeme’ perdesinin arkasında gizlenerek açıklamalar yapan Galatasaray Spor Kulübü, "ahlak bekçiliği" sıfatının yanına, aynaya bakma ihtiyacı duymaksızın fair – play savunuculuğunu da eklemiştir.
 
Şampiyonluk sevincini ilk dakikadan itibaren ’Fenerbahçe’ye küfür ve Başkanı’na ağır hakaret’ ekseninde kutlayan futbolcularını görmezden gelen Galatasaray Yönetimi, biber gazından etkilenen taraftarlarımızın sahada tedavi görmekte olduğunu bilmesine rağmen, seremoninin sahada yapılması konusunda ısrarcı davranmıştır.

 

Hangi fair-play'de yangına körükle gitmek var?

 
 
Hangi ahlak bekçiliğinin içinde holiganlık, hangi fair-play ruhunun içinde yangına körükle gitmek vardır?
 
Sayın Ünal Aysal, dün akşam katıldığı bir televizyon programında, ’Maçın ardından tek bir Fenerbahçeli yönetici dahi göremedik, herhalde çok yoğunlardı’ şeklinde bir takım sözler sarf etmiştir. Oysaki basın toplantısı odasında bekleyen onlarca basın mensubunun da şahit olduğu üzere, başta başkanvekilimiz Sayın Nihat Özdemir olmak üzere Serhat Çeçen, Mithat Yenigün, Nihat Özbağı, Hakan Dinçay, Ömer Temelli gecenin sonuna kadar olaylara an be an müdahale etmiştir. Yöneticilerimiz, zaman zaman Türkiye Futbol Federasyonu ve Galatasaray yönetimi ile de biraraya gelerek kupa töreni konusunda istişarelerde bulunmuşlardır. Buna karşın Sayın Aysal’ın bu konuda da açıkça gerçekleri çarpıtması, kulüp başkanı ağırlığına yakışmamaktadır.
 
Aysal’ın, benzer şekilde, yaşanan olaylara dair en ufak bir fikri olmamasına rağmen, taraftarımız hakkında ’holigan’ ve benzeri çirkin söylemlerde bulunması asla kabul edilemez. Daha önce de taraftarımız hakkında haddini aşan açıklamalarda bulunan Sayın Aysal, bu açıklamasının akabinde çeşitli düzeltmeler yapma gereği duymuştu.
 
 

Tek bir lafın muhatabı 25 milyondur

 
 
Dün söylediğini bugün inkar etmekten kaçınmayan Aysal’a, açıkça ifade etmek isteriz ki; Fenerbahçe taraftarıyla bir bütündür, bu yönde sarf edilecek tek bir lafın muhatabı 25 milyondur.
 
Aysal’ın aynı programdaki, kupayı kazanmalarının Türk Futbolu’nu temizlediği yönündeki ifadeleri, şahsi bilgisizliği nedeniyle camiaları kutuplaştırmaktadır ki, bu da her iki kelimesinden biri fair-play olan bir kulüp başkanına hiç yakışmamaktadır.
 
Aysal, şampiyonluklarını, Türk Futbolu’nun temizlenmesi şeklinde yorumlamıştır. Kendilerini iyilik savaşçısı ilan ederek, iyilerin kazandığını ima eden Aysal’ın, ülkemizde yaşanan süreçten ne kadar uzak olduğu, kupa kazanmalarını adeta bir çocuk filmini anlatır edasında aktarmasından da bellidir. Sonuç olarak, Galatasaray Başkanı’nın ve yönetiminin bu tavrı, kupanın önüne geçerek tarihe not edilecektir.
 
Tüm bu fair-play karşıtı tutum, spor yöneticisi ağırlığı ve ahlakından uzak yaklaşımlarına karşın, Galatasaray’ı bir kez daha kutluyor, Şampiyonlar Ligi’nde başarılar diliyoruz.