AKP İzmir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, İzmir'in ekonomide Türkiye'nin gerisinde kaldığına savunarak bu durumu tersine çevireceklerini söyledi. AKP'nin bu sefer İzmir'de belediye başkanlığını kazanacaklarını dile getiren Zeybekci 'İnşallah o sefer bu sefer' ifadesini kullandı.
Zeybekci, “Nasıl ki CHP Erzurum, Konya, Kayseri'de tam hitap edemiyorsa. Buralarda tam anlamıyla gönüllere giremiyorsa bizim de aynı sebepten dolayı. Biz İzmir'i AK Partili yapmak gibi bir yöntem uyguladıysak bu yanlış olması gerekir ki, bence AK Parti'yi İzmirli, CHP'li Erzurumlu yapmak lazım” diye konuştu.
Zeybekci bir soru üzerine prensip olarak CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer ile canlı yayında şehrin sorunlarını tartışacabileceğini belirterek şöyle konuştu: “Öyle bir şey olursa hayır demem. Televizyon üzerinden, medya üzerinden söylemem.”
Nihat Zeybekci, aday olduğunun öyküsünü anlatarak 'son ana kadar eşime bile söylemedim' dedi. Zeybekci, İzmir Belediye Başkanlığını bakanlığa değişmeyeceğini kaydederek, "Çünkü belediye başkanlığı vatandaşların taleplerini, kendi hayallerinizi gerçeğe dönüştürmeye imkan veren bir makamdır" diye konuştu.
Adaylığının açıklanmasının ardından sahaya inerek her gün İzmirliler'le temas halinde olduğunu söyleyen Nihat Zeybekci, "İnşallah o sefer bu sefer" dedi.
Nihat Zeybekci, Habertürk'te Veyis Ateş'in sorularını yanıtladı. Zeybekci'nin konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: "Zeybek havasını duyduğumuz zaman yerimizde duramayız"
“Soyadımız Zeybekçi değil Zeybekci. Türkçe imla kurallarına bakarsanız ç çıkar. Ama bizimki 'ci', yani böyle Kabakçı gibi değil. Biz yörükler zeybek havasını duyduğumuz zaman dayanamayız. Bizde düğünlerde, derneklerde, kutlamalarda herkes bir elini kolunu kaldırır.”
“Bakanlık görevlendirmelerinde biz de sizin gibi öğreniriz. Belediye başkan adaylığımı televizyondan izledim. Büyükşehir aynı zamanda Cumhurbaşkanı Ekonomik Politikalar Kurulu Başkanvekilliği görevimiz vardı. Onunla ilgili sayın Cumhurbaşkanımızla görüşürken kendisinden duyduk. 20 Kasım'dan yaklaşık 2 hafta önce. Direk cümlesi şuydu: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı sen olacaksın... Ben de dedim ki 'birinci cümleniz bir talimat, ikinci cümlenize cevap veriyorum, inanmasaydım hayır derdim' dedim.”
“Bin defa belediye başkanlığını tercih ederim. Kalkıp da Denizli Belediye Başkanlığına dönmeyi kabul etmezdim. Belediye başkanlığı vatandaşın taleplerini, kendi hayallerinizi projeye dönüştürebiliyorsunuz. Kendi yetkilerinizle bunu yapıyorsunuz. Doğrudan vatandaşla temas halindesiniz. Bunun için Bakanlar Kurulu, kanunlar, Meclis, Cumhurbaşkanlığı, onay vs. Biz kolayı değil zoru severiz. İzmir maalesef patinaj değil geri kaymış. Çevre hassasiyetlerinde, sporda, birçok alanda geri kaymış. İzmir'e ne yaparsanız görünüyor olacak.”
Sayın Cumhurbaşkanımızla tanışıklığımız 1980'e gider ama. Tanışıklığımız belediye başkanlığımızdan 95'ten sonradır. 1997'de Cumhurbaşkanımız Denizli'den geçerken bize misafir olurdu. Müthiş bir hafızaya sahiptir. 'Bir gün siz yola çıkacaksanız yanınızda oluruz demiştim'. Bana bir gün 'sen bir zamanlar bana böyle bir şey söylemiştin' demişti. İhracatçılar Birliği Başkanı, işimiz var. 2002'deki milletvekili seçimlerini pas geçtim. Aktif siyaset Denizli Belediye Başkanlığı ile başladı.
Denizli İl Başkanı geldi bana sayın Erdoğan'ın mesajını getirdi. Ben de kabul ettim. Televizyondan açıklayıp geçince Cumhurbaşkanımızın söylediği söz yerde kalmaz. Biz de başımız üstüne dedik. Eşime dedim ki, 'Bize bu millet her şeyi verdi, bize okuttu, kazandırdı. Demek ki bizim de millete karşılığı vermek zamanı' dedik ve yola çıktık.
Hayatımda hiç pişman olmadım. Çok dönüm, kavşak noktaları yaşadım ama hep doğru tarafa, iyi olan şeylerle karşılaştım. Meslek olarak genç yaşlarda arkeolog olmak isterdim. Hocam dedi ki 'arkeolog iyi ama ekonomik anlamda' demişti. Siyasette belki bir tane şey var onu söylemeyeyim. Birine bir şey söylemiştim, yok demişti. Sonra aksine karar vermişti. Keşke yetkiyi ona vermeseydim diye düşünmüştüm.
27 Kasım'da adaylığımız açıklandı. Kasım7ın ortalarında Cumhurbaşkanımızla başka bir konuyu görüşürken ilk defa orada söyledi. Bizim Haseki başkan şakayla karışık bir şeyler söylerdi, 'biz de dalga geçme' falan derdik. Kendisi çok eski dostumuzdur. Cumhurbaşkanımız 'sen olacaksın' dedi. Ben de iki türlü cevap verdim: Başımla beraber, İzmir hakikaten cazip bir şehir. İnanmasam İzmir'i başarabileceğime söylerdim size dedim... Arkadaşlarımız içeride ne konuştunuz diye sordu. Eşime söylemedim. Eşim dedi ki, 'sen de bir şey var' 27 Kasım'dan iki üç gün önce söyledim.
Milletin iradesini sorgulamak mümkün mü kim? Bize emrolunan seferdir, zafer milletindir. Bugüne kadar İzmir niye olmadı? Açık açık söyledim, anlatamamışsızdır. Sevgimizi, sevdamızı anlatmayı. Zaten bizim seçimlerde söylediğimiz şu, önce gönüllere gireceğiz. Tüm siyasi partiler için geçerli. Nasıl ki CHP Erzurum, Konya, Kayseri'de tam hitap edemiyorsa. Buralarda tam anlamıyla gönüllere giremiyorsa bizim de aynı sebepten dolayı. Biz İzmir'i AK Partili yapmak gibi bir yöntem uyguladıysak bu yanlış olması gerekir ki, bence AK Parti'yi İzmirli, CHP'li Erzurumlu yapmak lazım.
27 Kasım'dan sonra İzmir'de sahaya inip çalışmaya başladık. Her gün İzmir'de vatandaşa dokuna dokuna dolaşıyoruz. O sefer bu sefer diyoruz inşallah. Bugüne kadar İzmir maalesef son 20 yıllık döneme baktığınız zaman. Rahmetli Piriştina'yla muhabbetlerimiz oldu. Ege'nin, İzmir'in problemleri hiç değişmedi. İzmir patinaj da yapmadı hep geriye gitti. İzmir hep geriye gittik. Bu şekilde devam ederse Kocaeli, Antalya ve Bursa İzmir'i geçiyor. İlkel problemlerle yaşıyor olması İzmir'e hakikaten haksızlık...
Hızlı değişen dünyada bu değişime ayak uyduran bir Türkiye ama İzmir maalesef. Heredot İzmir için 'gök kubbe altında yaratılmış en güzel topraklar' diyor. Biz 'dağlarından bağ, ovaalarından yağ akan' deriz İzmir'e. İzmir dünyada şehirler yarışında hazır değil. İşsizlikte Türkiye ortalamasının üzerinde. Büyükşehir belediye başkanının problemi pastayı, işi, aşı, mutluluğu, refahı büyütememek, organize sanayi bölgeleri kuramamak. Dünyadaki global yatırımcılara, Türkiye'deki yatırımcılara gidip gelinmeli.
Yollarda, sokaklarda dolaşırken anneler bana diyor ki, "Benim çocuklarım neden İstanbul'da iş buluyor da İzmir'de bulamıyor". Belediye başkanları yatırım avcıları gibi yatırımcıların peşinden gitmeli. Şehre gel gel diyecek altyapıları bitiremezseniz, şehre yapışmış olan bazı problemleri gidermezseniz malesef o şehir patinaj değil geri kayar.
İzmir'in kongre turizmi, sağlık turizmi, spor turizminin merkezi olarak düşünmemek... İzmir'de dünyanın en iddialı bilim, teknoloji ve yazılım vadisi. Karaburun, Urla'daki 47 milyon metrekarelik bir alan var. Yüzde 1-2'lik yapılaşmalarla. Bunların mimarı benim. Proje bazlı yatırım teşvik sistemini hayata geçiren kanunu çıkaran Ekonomi Bakanı benim. Orada dünyanın en cazip yatırım bölgesini oluşturmak. Dünyanın bilim, teknoloji yatırım olarak en cazip şirketlere 'gel' diyebilirsiniz, o zaman işi, aşı, refahı, huzuru arttırırsınız bu şehirde.
İzmir'in problemi, geriye doğru kayışın üzerine ideolojik bir beceriksizlik perdesiyle örtmekten başka hiçbir şey değildir, topu taca atmaktır. İzmir'de yaşamla ilgili bir problem var, yaşam kalitesiyle ilgili. Yaşam tarzıyla ilgili tartışma noktasına çekmek için bir gayret var. Birileri bir yerlerde sanki bunun İzmir'in üzerine yapıştırmaya çalışıyor. Bu İzmir'e en büyük saygısızlıktır. İzmir'de metropolde 4 milyon insanımız yaşıyor.
İzmir'in en büyük problemi altyapı, ulaşım, hava kirliliği var. İlk üç ayda İzmir'e belediyeciliğinin geldiğini her alanda hissettireceğiz. İlk 6 ayda bir tane çukur olmayacak. 120 gün sonra o şehre ilk kez gelen 'acaba yanlış bir şehire mi geldim?' diyecek. 2020'nin sonunda sıfır atık hedefine ulaşacağız. Trafikle ilgili ilk 2 yılın sonunda 28 tane köprülü kavşak yapacağız. Artabilir bu.
Belediyede ve belediyeye bağlı şirketlerde çalışan hiçbir kardeşim endişe etmesin. Hiçbirini işten çıkarmayacağım. Hayvan barınaklarına karşıyım. Geçici olmalı, tedavi amaçlı, ihtiyaç varsa o ortamda tutmalı. Hayvanlarımız doğal ortamlarda, hayvan parklarında barındırılmalıdır.