Nil Karaibrahimgil ve babası, birlikte ilk kez röportaj verdi. Suavi Karaibrahimgil, Nil'in konumuna göre hiç şımarmadığını söylüyor. * 4 Torun istiyoruz tabii ama acelesi yok. Önemli olan kızımızın mutluluğu. Damat düzgün ve dürüst olmalı. 'Şükret, üret ve paylaş' kafasında bir adam olmalı. * Türkiye'nin en çok yürüyen adamı babamdır. Eskiyen ayakkabılarını mağazada bırakır, yenilerini alır, yürümeye devam eder. Nil Karaibrahimgil Türkiye'nin en çok yürüyen adamı benim babamdır. Eskiyen ayakkabılarını mağazada bırakır, yenilerini satın alır, yürümeye devam eder. 22 yıl yaşadığım o evi annemle-babama satın aldım. Bir gün 'baba tarafı' diye albüm yapmak istiyorum. Babaannemin şiirlerini ve babamın şarkılarını söylemek istiyorum. Ailemin iki apartman yanına taşınıyorum. Basit hayatın insanı daha mutlu eden bir yanı olduğunu düşünüyorum Başka bir sanatçı için şarkı yapmak bana çok ağır geliyor Suavi Karaibrahimgil Biz annesiyle Nil'e diyoruz ki, "Yüzün çok güzel, makyajda aşırıya kaçma." İki çocuğuma da 'Şunu ol, bunu ol,' demedim. Nil riske girmesin, yedek mesleği olsun diye Boğaziçi Üniversitesi'nde okuttum. Bir gün müzikten vazgeçerse güvencesi olsun diye... Türkiye öyle bir yer ki, Nil'in başarısını dört ile çarpmak lazım. Sırf içinden geleni yaparak bu kadar kitleyi yakalaması büyük bir başarı. Nesil değişiyor. Türkiye'yi kasıp kavuran arabesk yok. Arabeskçilerin çoğu popçu oldu. Her gün 10 kilometre yürüyorum. Bir gün 'Gözlemlerim ve Özlemlerim' diye bir kitap yazacağım. Yürürken kafama takılanlar. Nil bulunduğu konuma göre hazımlı bir kızdır. Şımarık değil. Abartılı yaşamıyor. Sabah Gazetesi’nin röportajı; - Babanızın yeteneğini mi almışsınız? - N.K: Kesinlikle doğru. Babamın bir sürü gitarı vardı. Sürekli besteler yapıyordu. O bestelerin sözleri de çok orijinaldi. Ahtapotun kollarından bahseden Bakkal Müslüm, Çüşş falan gibi şarkılar, sürekli orijinal besteler yapan bir babam vardı. Onları dinleyip, onlarla uyuyup, onlarla yemek yiyerek büyüdüm. Sevgi dolu bir evde, mutlu büyüdüm. Doğal olarak 12-13 yaşında gitar çalmaya, beste yapmaya başladım. Erkek kardeşim de öyle. Onur (Karaibrahimgil) şarkı söylemeyi istemiyor. Halbuki süper bir sesi var. O işin teknik kısmında olmayı seçti. Belki ileride çok önemli bir prodüktör olur. - Annenizde de bu müzik yeteneği var mı? - N.K: Hayır. Babam hep dalga geçer annemle. Annem konservatuvarda yaşayan bir insan gibi aslında. Orayı yöneten, oraya bakan biri gibi. - S.K: O bizi destekliyor, giyimden kuşamdan, Nil'in beslenmesine kadar... Bütün aileye lojistik desteği eşim verir. - Kaç yıldır lojistik destek alıyorsunuz eşinizden? - S.K: Evliliğimizde 34. yılı bitirdik. Müziğe evlenmeden önce başlamıştım. İlk 1967'de profesyonel olarak sahneye çıktım, Ankara'da o zaman içkisiz gazinolar vardı. Orada dinleyici daha fazla müziğe yoğunlaşabiliyor, konser salonu gibi. Oralarda başladım ben. Sonra iki albüm yaptım. TRT'den ödüller aldık. - Sonra neden bitti? - S.K: Bitmedi aslında, ara verdim. İkinci albümümü yaptığım sene, 1992'de özel radyolar açıldı ve albüm tanıtımları birden bire durdu. Tanıtım için ciddi bir para harcamak gerekiyor. Şimdi kanallar çoğaldığı için daha kolay. Yoldan geçen albüm yapıyor mesela. Ucuz kayıt imkânları var şimdi. - Nil "Baba ben müzik yapacağım hayatta," dediği zaman kızınıza ilk tepkiniz ne oldu? - S.K: Ben Nil'i riske girmesin, yedek mesleği olsun diye Boğaziçi Üniversi'nde falan okuttum. Bir gün müzikten vazgeçerse güvencesi olsun diye. Bana 'Nil'i konservatuvara ver,' dediler, vermedim. Çünkü konservatuvar okuyan çocukların bir kısmı mutsuz olabiliyor, iş bulamayabiliyor, geriye de dönemiyor ve çıkmaza giriyor. Ama müzisyen olsunlar diye koşullamadım iki çocuğumu da. Mesela Onur, müziğe tamamen hâkim, müziği çok iyi biliyor ama o da bankacılığı seçti. - Yaptığı besteleri ilk kime dinletir Nil? Size mi, annesine mi, arkadaşlarına mı? - S.K: Bize dinletiyor genelde. - N.K: Demo haldeyken bu albümden Yalnız Kalpleri gitarla çalmıştım babama. - Nil'in bugüne kadar yaptığı en iyi bestesi şudur, dediğiniz parça hangisi? - S.K: Valla gelmiş geçmiş bütün albümlerin içinde Ben Ona Âşığım harikadır. - N.K: Bir de Yalnızlardanım'ı da seviyorsun sen. - S.K: Mesela Yalnızlardanım şarkısını Müslüm Gürses bile söyleyebilir. - Sezen Aksu pek çok sanatçıya şarkı veriyor. Sizden de şarkı istiyorlar mı ? - N.K: İsteyen çok oldu aslında ama henüz kendimi öyle bir şeye vermek istemiyorum. Başka birine şarkı yapmak bana çok ağır geliyor. Taktir ettiğim insanlar şarkı istedi ama bir türlü ona konsantre olamadım. - Nil Kıyısında'nın bütün şarkı sözleri etkileyici. Hangi parçanın hit olacağını kestirebiliyor musunuz? - N.K: Seviyorum, Sevmiyorum. İlk şarkı! Bu şarkıyı bir sene önce bilgisayarda bir gitar müziği üzerine yazdım. Bununla çıkmam gerektiğini biliyordum. Kendine has bir enerjisi vardı yani. Albüme koymadığım daha 12 parça var. Onlar da güzel ama eledim. - Kızınızı bize nasıl anlatırsınız? - S.K: Çok yaramaz ve hareketliydi. İlkokuldan üniversiteye kadar çalışkandı. Mesela Boğaziçi'ni kazanması zordu ama inat etti, kazandı. İyi hocalar da tuttuk. Bize okuldan hiç sorun getirmedi. Kendi başına çözerdi sorunlarını. - N.K: Babam komiktir. Mesela bir gün dışarıda kar yağıyor, ders çalışıyorum. Babam; 'Kızım balkonda çalış,' dedi. 'Neden balkonda çalışıyorum?' diye sordum. 'Kızım aileler çocuklarını artık dışarıda okutuyormuş, dışarıda okutmak moda olmuş,' dedi. Bu soğuk esprileri duya duya büyüdüm. Babam bize çocukluğumuzdan beri en önemli şeyin bilgi, öğrenmek, okumak olduğunu söylerdi. Bana kitaplar getirirdi. Zamanı kullanma sanatından, şiire, romana kadar çeşit çeşit kitap. Kardeşimle bana çocukluğumuzdan beri hep şunu söyler: "Şükret, üret, paylaş!" Bunlar benim hayattaki önceliklerim. Ama mesela güzellik, şöhret, onun getirdiği lüks, bunları biraz olsun yaşıyorum belki ama önemsemiyorum. - Şarkı sözlerinizdeki ironi de babadan mı geliyor? - N.K: Tabii ki o kadar komik ki onun şarkıları. Henüz gençken babam albüm yapmalı bence. - S.K: En kısa zamanda yapmak istiyorum. Nil'in işleri ile uğraştığım için çok konsantre olamıyorum. Nil'in sözleşmelerine, bütün işlerine ben bakıyorum, mali, idari... Finansal yönetim uzmanıyım aynı zamanda. Yaşadığımız evi annem ve babama satın aldım - Nil'in yatırımlarına da siz mi karar verirsiniz? - N.K: Ne kadar param var, neyi, nerede nasıl harcayayım, hiçbir fikrim yok. - S.K: Gayrimenkule yönlendiriyorum. Annesiyle birlikte Nil'i şirket telefonu ve kredi kartlarına fazla harcama yapmaması konusunda uyarıyoruz. - N.K: Büyüdüğüm, 22 yıl yaşadığım evimizi annemle babama aldım. Evin benim için şöyle bir anlamı ve önemi var: Ankara'dan İstanbul'a taşındığımız zaman bu evde yaşamaya başladık. İlk bestelerimi bu evde, odamda yaptım. O odaya Madonna posterleri asıldı kaldırıldı, başkalarına hayran olundu. Hani o da benimle birlikte pek çok şeye şahit oldu. Yakın bir arkadaşım vardı, şimdi Avustralya'da yaşıyor. Geldiğinde hep o evde kalıyoruz ikimiz. O evin o ruhu benim hayatla olan bağlantımda çok önemli bir yer tutuyor. O yüzden o evi almak önemli bir şeydi. Benimle büyüyen odam, artık hep var. Yani bir şekilde annemler de çok mutlu. -S.K: Çocuklarımı alıştıkları yerden kopmasınlar diye en zor anlarımda bile o evde yaşattım. İnsanların alıştığı standartta yürümesi çok önemli. Standart düşerse, çocuk için kötü oluyor. Nil'den başka Teoman'ı dinlerim- Kızınız şöhret merdivenlerini çıkarken aile meclisi korumaya geçti mi? - N.K: Gerek olmadı, Nil'in otokontrolü çok yüksektir. Nil'e her yerden teklif geldi. Dizilerde oynasın, senaryo yazsın istediler. - Projeleri ilk size mi getirir? - S.K: Evet bana getirir. Menajer de bana sormadan iş yapmaz. - N.K: İnsanın hayatında güvenebildiği çok az insan var. Ben o şansa sahibim. Kostümlerimi de annemle beraber seçiyoruz. Annem eskiden modacıydı. Çok beceriklidir. Görür, 'Bu sende iyi durur durmaz,' diye daha raftayken bile anlar yani. - Müzik yaparak mutlu olmak zor mu Türkiye'de? - S.K: 70'li yıllarda iyi müzik vardı. Ama ben müzik yapmadım, gittim devlet dairesinde mali bölümde işe başladım. İkinci seçeneğim bir barda gitar çalmaktı. 1991'in sonu, albüm yaptım. "Şöyle Aboneyim, maboneyim gibi bir şeyler yapsana," dediler. Nesil değişiyor. Bakın Türkiye'yi kasıp kavuran arabesk yok. Arabeskçilerin çoğu popçu oldu. Türkiye öyle bir yer ki, Nil'in başarısını dört ile çarpmak lazım. Çünkü, hiç ticari kaygı gütmeden sırf içinden gelenleri yaparak bu kadar kitleyi yakalaması büyük bir başarı. - Nil'den başka kimleri beğeniyorsunuz Türkiye'de? - S.K: Kendisi gibi olanları. Teoman, Candan Erçetin, Mirkelam. Sihirli kelime şu: Kendin gibi olmak. Arabesk dinlenmez bizim evde -Nil erkek arkadaşlarını konuşur mu sizinle? - S.K: O konulara pek girmeyiz. - N.K: Annemle daha çok konuşuyorum. - Nil'le evlenecek adamla konuşur musunuz? - S.K: O noktaya gelince tabii ki. Önce beğeneceğimiz standartlarda olması lazım. - Nedir o standartlar? - S.K: Düzgün, dürüst olmalı. Damat adayı 'şükret, üret, paylaş' kafasında bir adam olmalı, o kadar. Olgunlaşma düzeyine ulaştı kızım. Doğru kararı verir o. - Evlenmesini istemiyor musunuz? - S.K: İstiyorum tabii ama birçok insan, annesi ve babası zorla evlendirdiği için mutsuz olmuştur. Kızımın mutluluğu önemli. - Evinizde ne tür müzik dinlenmez? - S.K: Arabesk dinlenmez bizim evde. Ben 60'lı yılların şarkılarını dinliyorum. 70'li yıllar da Türkiye'nin ve dünyanın en iyi yıllarıydı. Parfümlerim bile o yılların kokularıdır. - N.K: Babamla favorimiz Amy Winehouse!