Nilüfer Göle: AKP kendi algı sınırına dayandı; incittiği insanları görmüyor

Nilüfer Göle: AKP kendi algı sınırına dayandı; incittiği insanları görmüyor

T24 yazarı Nilüfer Göle, on üçüncü yaşına otoriterleşme ve özel hayat müdahale tartışmalarıyla giren AKP iktidarının özellikle Gezi Parkı’nda yaşananlardan sonra oluşturmak istediği "Türkiye modeli"ne ilişkin, "Gezi, Türk modelinin ne olmadığının değil, ne olduğunun en iyi göstergesi. Çünkü Türk modeli demek tüm topluma nüfuz etmiş ‘ılımlı İslam’ değil, farklı seslerin çıkabilmesi, ılımlı bir kültürel iklim yaratabilmek demekti. Ama ne yazık ki AKP kendi algı sınırına dayandı. Kendinin haksızlığa uğradığını düşünüyor, incittiği insanları görmüyor" dedi.

Hürriyet'ten Arzu Çakır Morin'e röportaj veren Nilüfer Göle, "İktidarın otoriterleştiği, sosyal mühendisliğe yöneldiği bir gerçek. AKP, sadece siyasi İslam hareketini değil Türkiye’yi de reformlarla değişimden geçirdi ve Ortadoğu’da kâh arzu nesnesi, kâh nefret odağı olmaya başladı. Ekonomik dinamizm, siyasi güvenilirlik, reformlarda süreklilik ve yumuşak kültürel iklim Türkiye modelinin ideallerini tanımlıyor. Biri olmadan diğerleri olmaz. Gezi olayları kültürel iklimin bozulduğunun işaretlerini verdi" ifadelerini kullandı

Hürriyet'ten Arzu Çakır Morin'in Nilüfer Göle ile gerçekleştirdiği söyleşinin ilgili kısımları şöyle:

Ak Parti “artık bir model olmaktan uzaklaşıyor” eleştirilerine ne diyorsunuz?

İktidarın otoriterleştiği, sosyal mühendisliğe yöneldiği bir gerçek. AKP, sadece siyasi İslam hareketini değil Türkiye’yi de reformlarla değişimden geçirdi ve Ortadoğu’da kâh arzu nesnesi, kâh nefret odağı olmaya başladı. Ekonomik dinamizm, siyasi güvenilirlik, reformlarda süreklilik ve yumuşak kültürel iklim Türkiye modelinin ideallerini tanımlıyor. Biri olmadan diğerleri olmaz. Gezi olayları kültürel iklimin bozulduğunun işaretlerini verdi.

 

'Delikanlı islamcılar hareketiydi'

 

Ortadoğu’ya demokrasi modeli olan AK Parti’ye ne oldu o zaman?  

‘Mühendisler ve İdeoloji’ kitabımda sosyal mühendislik üzerine çalışırken, tek aktör patolojisinin demokrasi için önemli bir zihinsel engel teşkil ettiğini saptamıştım. AKP bugün bu sorunu yaşıyor gibi. Gücü güçsüzlük haline geldi.  Hizmet anlayışı İslami mühendisliğe, hareket de tek aktör patolojisine dönüşürse bir şeyler oluyor demektir. AKP, Necmettin Erbakan’ın pederşahi liderliğine karşı çıkmış ‘delikanlı İslamcıların’ hareketi olarak kendini göstermiş,  eşitler arası liderlik ve dayanışmacı yol arkadaşlığını benimsemişti. Bugün homojen, tek sesli, biat arayışında bir parti görünümde. Biat sadece parti içinde, parti büyükleri arasında değil, parti dışında, gazeteciler, medya patronları, aydınlar nezdinde de aranıyor.

Toplumun bu denklemdeki yeri nedir sizce?

Türk toplumunun fertleri bugün kendi farklılıklarını keşfetmek istiyor. Göç veren değil göç alan ülke oldu Türkiye. Sadece sığınmacıları değil, Türkiye’nin yeni fırsatlar yaratılabileceğine inanan, Ortadoğu’dan, diğer ülkelerden gençleri, sanatçıları çeken bir kent mekânı olmaya başladı. Ilımlı İslam değil, ‘ılımlı kültürel iklim’ dediğim bu. Türkiye’nin kültürel avantajlarını unutmamak lazım. AKP, Gezi’yi kendinin dışında ve kendisine karşı olarak algılayarak, bu avantaja inananları karşısına almaya başladı. Kaba, hoyrat bir tavır takındı. Gezi, bu anlamda dönüm noktası.

 

'AK Parti incittiği insanları görmüyor'

 

Türk modeli denen ‘modern İslam’ ile Gezi çelişmiyor mu?

 

Gezi, Türk modelinin ne olmadığının değil, ne olduğunun en iyi göstergesi. Çünkü Türk modeli demek tüm topluma nüfuz etmiş ‘ılımlı İslam’ değil, farklı seslerin çıkabilmesi, ılımlı bir kültürel iklim yaratabilmek demekti. Ama ne yazık ki AKP kendi algı sınırına dayandı. Kendinin haksızlığa uğradığını düşünüyor, incittiği insanları görmüyor. Hizmetin bile ters tepebileceğini anlamamakta ısrar ediyor. Kentsel dönüşümü abartırsanız, sermayeye teslim ederseniz, yahut ahlâk adına, devlet, polis gözetiminde tutarsanız, vatandaşın özgürlük alanını kısıtlarsınız. Vatandaşın, kentlilerin, orta hallilerin, gençlerin itiraz etmesi demokrasinin gereğidir.

Röportajın tamamı için tıklayın