BDP’li Kürkçü'den AKP'ye Tansu Çiller'li dokunulmazlık hatırlatması

BDP’li Kürkçü'den AKP'ye Tansu Çiller'li dokunulmazlık hatırlatması

HÜLYA KARABAĞLI / Ankara

BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi  Ertuğrul Kürkcü, AKP'ye, DEP'lilerin gece yarısı dokunulmazlıklarının kaldırıldığı 1994 yılının Başbakanı Tansu Çiller hatırlatması yaptı. "AKP’nin MHP’nin kuyruğuna takılarak aslında intihar etmekte olduğunu söyleyebilirim" diyen Kürkcü, "Çatışmacı bir siyasetle gayri resmi işbirliği yapan Tansu Çiller rejiminin başına gelmiş olanları da hatırlaması gerekir AKP’nin"

Meclis'te çocuğunu bu savaşta kaybetmiş kimse var mı? 

Kürkcü, 9 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının gerekçesi olarak gösterilen Şemdinli fotoğrafı  için, "Çocukları devletin savaşında hayatını kaybetmiş kimi ailelerin bundan kalplerini kırılmasını anlayabilirim. Ama Meclis’te çocuğunu bu savaşta kaybetmiş, kalbi bundan ötürü kırılacak kimse var mı?" dedi.

Kürkcü, T24'e TBMM Başkanı, Başbakan ve siyasetten gelen açıklamalarla  dokunulmazlıkları değerlendirdi:   

Şemdinli’den hukuki sonuç çıkartılamaz: Dokunulmazlıklar konusunun Şemdinli’deki karşılaşmayla ilgili olarak gündeme getirilmiş olmasını saçma ve gerici bir tutum olarak görüyorum. Neresinden bakansanız bakın, istediğiniz kadar oradaki karşılaşmadan hoşlanmayın, hoşunuza gitmesin, buradan hukuki bir sonuç, bir yaptırım çıkartılamayacağını adım gibi biliyorum.

Psikoljik harp bağlamı: TCK’nin herhangi bir yerinde insanların ellerinde olmayan bir karşılaşma sorasında gösterdikleri davranışlar nedeniyle suçlanabilecekleri, bundan dolayı haklarında haklarında kovuşturma  yapılabileceğine dair hiçbir hüküm olmadığını biliyorum.

BDP’yi iş göremez hale getirmek: Burada, bu mesele esasen psikolojik harp bağlamı içinde ele alınıyor. Bu harbin gereği olarak ortaya köpürtülen bir durum şimdi BDP’nin etkinliğini  zedelemek, budamak bütün olarak iş göremeze  hale getirmek imkanı olarak değerlendiriliyor.

Şeraffetin Elçi ne kadar ha ediyorsa: Zamanında Şerefettin  Elçi, ‘Ben Kürdüm ‘ dediği için sıkıyönetim  mahkemesinde yargılanmayı ne kadar hak ediyor idiyse biz de bu Şemdinli karşılaşması nedeniyle hakkımızda kovuşturma yapılmasını o kadar hak ediyoruz. Çünkü ortada cezayı gerektirecek herhangi bir durum yok. Ben hukuken  ortada bizi Meclis’te bir tartışmanın merkezine oturtacak bir konu olmadığını görüyorum.  Evet siyasi bir tartışmanın konusu olabilir ama dokunulmazlık tartışması Mecliste ancak sahici bir hukuksal iddia dolayısıyla başlayabilir. Bunun dışında her şey siyasidir.

Linç, dışlama, hınç alma: Bizim davranışımız devletin Kürt halkına karşı verdiği mücadele açısından yapılması istenmeyen, beğenilmeyen bir durum olarak görüldüğü için bir linç, dışlama, hınç alma konusu yapılarak gündeme getirildi.Haberlerin gelişmesine bakarsanız Birinci gün şöyleydi: “PKK, BDP’li vekillerin yolunu kesti.”   İkinci gün, “Bu karşılaşma planlı mıydı?” Üçüncü gün “BDP’liler PKK’yi kucakladılar.”

İnsanın algısı üç günde mi gelişir: İnsanın algısı ve reaksiyonu üç günde mi gelişir. Belli ki bu fotoğraflar psikolojik harekat merkezlerinde yeniden değerlendirilmiştir. Şimdi TBMM’nin kendisini bir psikolojik harekat merkezi nesnesi kılması kadar kendi itibarına, saygınlığını,  geçmişine ve tarihine leke düşürecek başka bir şey olmadığını düşünüyorum.

Meclis’te çocuğunu savaşta kaybetmiş: Şunu kabul edebilirim,  çocukları devletin savaşında hayatını kaybetmiş kimi ailelerin bundan kalplerini kırılmasını anlayabilirim. Ama Meclis’te çocuğunu bu savaşta kaybetmiş, kalbi bundan ötürü kırılacak kimse var mı?Onların hislerine vekalet etmek ne zamandan beri milletvekilerinin görevi ve acaba bu vekaleti yerine getirebiliyorlar mı?

Vay haline o Meclis’i: Geçen gün yaygın medyadan bir gazetecinin sorduğuna göre “dokunulmazlıkların kaldırılmasını meclisi de aşan bir mekanizma istiyormuş.” Meclis eğer,  bunca “vesayeti yıkma” edebiyatından sonra kendini aşan ve ne olduğunu bilmediğimiz bir vesayet altında siyasi pozisyon takınmaya sürükleniyorsa vay haline o Meclis’in.

Vekiller siyasete her türlü tertiple: Ben de Türkiye’de dokunulmazlığa gerek olduğu kanısındayım. Öyle “ne olursa olsun dokunulmazlıklar kaldırılsın, her şeyi kaldıralım,  bir tek kürsü dokunulmazlığı kalsın” lafının,  önü arkası düşünülmeden söylenen bir laftan ibaret olduğunu düşünüyorum. Adalet diye bir şeyin olmadığı,  insanlar  tamamen keyfi sebeplerle bir gece yarısı kaldırılıp götürülürken, bu uygulamaya maruz kalmış insanlar şimdi Silivri ya da Diyarbakır cezaevlerinde yatarken , serbest bırakılmaları talepleri bu yargı tarafından durmadan reddedilirken, cezaevlerinde halen 9 vekil yatarken böyle  efelenmelerin tamamen yersiz olduğunu  düşünüyorum.  Vekiller siyaseten her türlü tertip olasılığıyla karşı karşıyalar.

Niye önce hırsızdan, yolsuzdan başlanmıyor : Fezleke istatistiklerine bakacak olursak, hiçbir BDP’liyle ilgili yüz kızartıcı suçların hiç birinden Meclis’e bir dosya sunulmamış.  Meclis bu şartlar altında karar vermeli.Dokunulmazlık mı kaldırılacak?  Niye önce hırsızdan, yolsuzdan, bununla suçlanandan başlanılmıyor da,  siyasi kanaatlerini ifade ettiği için,  her gün değişen mevzuata göre  bir gün suç  olan, sonra suç olmaktan çıkan düşünce  açıklamalarına bağlı olarak, siyasi  propaganda yaptığı için bir siyasi partinin milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına  Meclis  rıza gösterecek.  O zaman bu meclis intihar etmiş olacak.

Kürt halkı nezdinde Meclis’in saygınlığı: Böyle olursa Kürt halkı nezdinde bu Meclis’in hiçbir saygınlığı kalmayacaktır. BDP’yi saf dışı edecek her türlü girişim parlamentoyu,Türkiye’deki politik görüş çokluğunun temsil edildiği bir yer olmaktan çıkaracak, burayı bir devlet dairesine dönüştürecektir. O zaman temsilcilerin böyle seçemeyenler kendilerini başka türlü, parlamento dışından temsil etme yoluna ister istemez yöneleceklerdir. Bunda şaşacak hiçbir şey olmaması gerekir.

MHP'nin kuyruğuna takılan AKP: AKP’nin MHP’nin kuyruğuna takılarak aslında intihar etmekte olduğunu söyleyebilirim. MHP’nin siyasi mirasına baktığımızda özellikle Kürt meselesinin sosyal çatışmalarla da dolu olarak geçtiği 1990’ların ilk yarısına iltica etme eğilimi gösterdiğini,  bunun peşine takılan ve çatışmacı bir siyasetle gayri resmi işbirliği yapan Tansu Çiller rejiminin başına gelmiş olanları da hatırlaması gerekir AKP’nin.

Kürt meselesinde çıkmaza giren hükümet: Bu tartışma, Kürt meselesinde çıkmaza girmiş olan hükümetin hırsını çıkarmak için kendine bir nesne arayışıyla ilgilidir. Buradan o hırs çıkar mı çıkmaz mı bilmem ama milyonlarca seçmenimizi hırslandıracaklarından çok eminim.

Yoldaşlarının mezbahaya gönderilmesine: BDP, yoldaşlarının kendi aralarından seçmeli olarak mezbahaya gönderilmesine bigane kalmayacaktır.  Bunu üyelerimizin hepsine birden yapılmış olarak göreceklerdir. Bu, tabiatı itibariyle 9 vekille AKP arasında bir mesele olarak asla kalmayacaktır.  Bütün dünyada tartışılacaktır bu mesele.  Hükümete tavsiye ederim ki , başka bir mücadele yolu bulsun.

Anamdan dokunulmaz doğmadım: Ben anamdan dokunulmaz doğmadım.  Ömrüm boyunca dokunulmazlığa sahip olarak yaşamayacağımı da biliyorum. Dokunulmazlık bizim açımızdan yargı ve kolluk baskısı olmaksızın  milyonlarca seçmenimizin hakkı  için söz söyleme imkanı  olarak bir anlam ifade ediyor.

O kadar kolay geri verecek değiliz: Bunu o kadar kolay elde etmediğimiz için o kadar kolay geri verecek de değiliz. Ama dokunulmazlık olmasa ne olur;  11 Haziran 2011 gününe kadar ne yaptıysam  onu yaparım. Ne ise bunun bedeli ödenir. Kimseye yakaracak, davranışımızdan ötürü utanacak, mazeret bulmaya çalışacak değiliz. Ne isek biz oyuz. Ya bizi böyle kabul ederler. Ya da biz hiçbir şeyi kabul etmeyiz.