Aydın Devlet Hastanesi'nde görevli bir nöbetçi, kendisini uykusundan uyandıran hastayı tedavi etmeyi reddetti. Görevli, 24 saat boyunca çalıştığını ve çok yorgun olduğunu söyledi.
Aydın’ın Ilıdağ Köyü’nde yaşayan C.K., gece diş ağrısına dayanamayınca, acil diş çekim hizmeti veren Aydın Devlet Hastanesi’ne başvurdu.
İddiaya göre, hastanede nöbetçi kadın görevliyi uyandıran 68 yaşındaki C.K., dişinden çok rahatsız olduğunu belirtip yardım isteyince kadın görevli, 24 saattir görev yaptığını ve yorgun olduğunu belirterek kendisi ile ilgilenemeyeceğini söyledi. Bunun üzerine çaresiz kalan hasta ve yakınları Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nin Başhekimi Ersin Sancak’a ulaştı. Başhekimin araya girmesiyle kaydını yaptırabilen hastanın dişi çekildi.
Olaydan sonra ilgili kadın görevliden şikayetçi olan hasta ve yakınları, “Gece yarısı dişimiz ağrıdığı için 40-50 kilometre yoldan hastaneye geliyoruz. Nöbetteki görevliyi uyandırarak yardım istediğimiz için hekime bile gösterilmeden hastaneden kovuluyoruz. Yetkililerin acil servisteki bu keyfiliğe son vermesini istiyoruz” diye konuştu.
Diş Hastanesi’nde görevli V.O.’nun ise 24 saattir nöbette olduğunu söyleyerek, kendisini şikayet edeceğini belirten hasta ve yakınlarına "istediğiniz gibi hakkınızı kullanabilirsiniz" dediği belirtildi.
Sağlık çalışanları mı sorumsuz yoksa..?
Sağlık çalışanları, uzun çalışma saatleri sebebiyle, verimlerinin düştüğünü belirtiyorlar. Türk Hemşireler Derneği'nin yaptığı “Hemşirelerin Çalışma Koşulları” araştırmasına göre, uzun nöbetler, sağlık çalışanlarında hem fiziksel hem de ruhsal sorunlara sebep oluyor; hastayı umursayamıyorlar, sadece başlarından savmak ister hale geliyorlar, verimli hizmet veremez oluyorlar.
Araştırmada yer alan bazı hemşirelerin konu ile ilgili görüşleri ise şu şekilde:
“Hemşire hastalandığında diğer çalışanlar gibi rapor alamıyor. Geçen nöbet bir taraftan tedavi alıp diğer taraftan hastaya bakıyordum. Yani hasta, hasta bakımı veriyordu. Nöbet boyunca kolumda intraket vardı.”
“Ben erken doğum yapmıştım onu hatırlıyorum. Hamileliğim süresince 7-8 kez 36 saatlik nöbetlerden tutuyordum.”
“Gece bütün enerjimi hastalarıma vermek zorunda kalıyorum. Çünkü onlarla ve vicdanımla baş başayım. Sabah eve gittiğimde ise çocuklarımla ilgilenmeye mecalim kalmıyor. Çocuk bu haklı olarak ilgi bekliyor. Çok tahammülsüz oluyorum. Bazen onlara şiddet uyguladığım dahi oluyor. Sonrasında da onlara sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.”
“Hastanedeki arkadaşlarımın dışında farklı sosyal çevrelerden arkadaşım yok. Sinemaya, tiyatroya en son ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum.”
“Sadece diabet değil, bir de hipotiroidi var bende. Hipotiroidi olduğum için dikkatimde problem var. Ben doktorlarıma sürekli söylüyorum. Bana bir şeyi bir kere söylemeyin. Birkaç defa söyleyin diye. Sürekli not alarak çalışıyorum. Diabetten dolayı da hipoglisemilerim oluyor.”
“İşimizin maddi olarak da bir doyumu yok. Herkes gece, hafta sonu evindeyken işe gitmek manevi olarak zorluyor insanı. Maddi olarak kazancınız tatminkar olduğunda bu duruma daha farklı bakılacağına inanıyorum.”
Araştırmada, hemşirelerin çalışma saatlerinin ve uzun nöbetlerin uyku sorunları, yemek rutinlerinde bozulma, yorgunluk, öz bakımını ihmal etme, kahve-sigara tüketiminde artma, ciltte bozulma, kronik hastalığı yönetememe, hastalık sürecinde uzama, gebelik komplikasyonları, kronik hastalıklar, unutkanlık, anksiyete, antidepresan kullanımı, yalnızlık, sosyal ayrımcılık, tükenme, değersizlik, ilgi kaybı, aile rollerini ve bakımını sürdürmede zorluk, ilişkilerde bozulma, sosyal izolasyon, hayatını planlayamama, yasal haklarını kullanamama, yaralanma, kazalara yatkınlık, fiziksel ve sözel saldırıya maruz kalma gibi sorunlara yol açtığı ifade edilerek, bu konuda şöyle denilmiş:
"Nöbet olarak adlandırılan sistemde, 8 saati oldukça aşan bir süre ve çok sayıda (gündüz ancak bir çok ekip üyesi ile bakım verilebilen sayıda) hastaya, çok sayıda ve çeşitlilikte uygulamadan sorumlu olan bir hemşirenin, bir izleminde eksiklik olması, hastanın zarar görmesine, hastaya yararlı olanın yapılmamasına ve aynı zamanda hastanın hak ettiği bakımın verilmemesi suretiyle adalet ilkesinin ihlaline yol açabilir.
Gözlemlerimize göre yaygın bir örnek de, bu koşullarda, sadece işlerin bitmesine yoğunlaşan, azalan dikkat ve azalan duyarlılığı nedeniyle hastanın gereksinimlerini algılamada yetersiz kalan hemşirenin hasta bireyi bilgilendirmede, kendine yapılacaklar konusunda bireyin onamını alma ve karar verme süreçlerine katılımını almada yetersiz kalmasıdır. Böyle bir durum, hastanın eksik bilgi, bilgisizlik nedeniyle, bekli de bir yanlış anlama nedeniyle gereksiz acı çekerek zarar görmesine yol açarken, aynı zamanda yararlılık, özerklik ve adalet, hakkaniyet ilkelerinin de ihlali ile sonuçlanmaktadır. "