''NOTRE DAME'IN KAMBURU'' BALE SAHNESİNDE ANKARA (A.A)

-''NOTRE DAME'IN KAMBURU'' BALE SAHNESİNDE ANKARA (A.A) - 20.03.2011 - Ankara Devlet Opera ve Balesi, Victor Hugo'nun ölümsüz yapıtından uyarlanan ''Notre Dame'ın Kamburu'' balesinin prömiyerini 24 Martta yapacak. Tamamen Türk prodüksiyonu olan, olayların kambur zangoç Quisamodo'nun gözünden anlatıldığı eser, sürpriz sonuyla seyircisini şaşırtacak. Victor Hugo'nun 1831 yılında yayımlanan aynı isimli yapıtından uyarlanan bale, Cesar Pugni'nin eserlerinden bazı kesitler ile Bujor Hoinic'in yeni besteleriyle süsleniyor. Armağan Davran ile Volkan Ersoy'un koreografisini yaptığı ve librettosunu yazdığı, Hoinic'in de müzik düzenlemesini ve orkestra şefliğini üstlendiği iki perdelik eserin dekoru Adnan Öngün, kostümleri ise Çimen Somuncuoğlu imzasını taşıyor. Koreografisinden müzik düzenlemesine, orkestra yönetiminden dekor ve kostümlerine kadar tamamen Türk prodüksiyonu olan eserde, olaylar ''Esmeralda'' adındaki güzel çingeneye büyük hayranlık besleyen ancak tüm çabalarına rağmen onu katedralin papazının entrikalarından koruyamayan kambur zangoç Quisamodo'nun gözünden sahneye aktarılıyor. Eserde ''Quisamodo''yu dönüşümlü olarak Serhat Güdül, Burak Kayıhan, Serhat Elifer, ''Esmeralda''yı Sanem Ergüler, Almula Ersoy, Özge Başaran, Özge Onat, ''şair Gringoire''u Cankat Özer, Emre Güler, Eren Keleş, ''yüzbaşı Phobelus''u Murat Spence, Kuzey Kıyıcan, Eren Keleş, ''Fleur de Lyns''i Gözde Aktar, Özge Başaran, Mine İzgi Örsçekiç, Güleycan Bilaloğlu, ''Clopin''i Hakan Odabaşı, Emre Güler, Mert Kocaay, ''Rahip Frollo''yu Ertuğrul Bolat, Tarkan Serengül canlandırıyor.               -''ZANGOÇ, BİZİM ESERİMİZDE YENİ BİR KARAKTER''- Koreograf Volkan Ersoy, geçen yıl Armağan Davran ile ''Üç Silahşörler'' balesini hazırladıklarını, bu yıl yine uzun yıllar hiç sahnelenmeyen, ismi bile geçmeyen bir eseri bale librettosu haline getirip sahneye taşımaya çalıştıklarını söyledi. Balede, konunun Hugo'nun eserindekinden çok farklı ilerlediğini dile getiren Ersoy, şöyle devam etti: ''Karakterler aynı ancak insanların başına gelenler ve sonları farklı. Çünkü balede çok önemli bir koreografik anlatım var, siyah ve beyaz, iyi kötü, güzel çirkin olmak durumundayız. Bunların anlamını tam olarak sergileyemezsek, seyirci izlediğinden net anlatım elde edemez. Bu nedenle librettoyu Hugo'nun eserinden farklı algıladık. Zangoç bizde yeni bir karakter. Kendisi çirkin ama kalbi çok temiz. Müthiş bir aşk var içinde. Babasının gizlice sevdiği kadına aşık. Ayrıca müthiş bir sırdaş, konu kendi hayatına gelip dayansa da sırrı paylaşmıyor. Müthiş bir sadakat duygusu var. Bütün konuyu bunun üzerine çevirdik.'' -QUİSAMODO'YU DANS ETTİRMEK İÇİN ÖNCE KENDİLERİ KAMBUR OLDU- Eserde en zor işin ''Notre Dame'ın kamburunu dans ettirme'' konusu olduğunu belirten Ersoy, şunları kaydetti: ''Bilindiği gibi Quisamodo, vücutsal arızaları nedeniyle herkesin hor gördüğü, yüzüne bakmadığı, korku duyulan biri. Bale ise estetiğin en üst düzeyde olduğu bir sanat. Bu çerçevede önce müzikten yola çıktık. Müziğin temasının son derece dramatik, kuvvetli, o dönemi yansıtan melodi ve armonik yapıları içermesi lazımdı. Bu müziği oluşturduktan sonra Armağan Davran ile bu kişiyi nasıl dans ettireceğimiz konusunda uzun çalışmalar yaptık. Önce biz kambur olduk, bu işi nasıl estetikleştirebiliriz diye. Çünkü Armağan da ben de eski baş dansçılarız. Deneyimlerimizi, koreografinin içine harmanlamaya çalıştık. Ortaya gerçekten dans eden bir Quisamodo çıktı. Quisamodo'yu canlandıracak sanatçımız da baş dansçımız, aynı zamanda dünyaca ünlü madalyaları ülkemize kazandıran Serhat Güdül. Yetenekli dansçılarla çalışmak işimizi daha da kolaylaştırdı.'' Seyircinin baleyi Quisamodo'nun gözünden izleyeceğini bildiren Ersoy, ''Sonun başlangıcı gibi olacak. Zangoç, son sahneden tekrar ilk Esmeralda'yı gördüğü meydandaki güne gidiyor. Eserin anlatımını geçmişe dönüşlerle takip ediyoruz'' diye konuştu. Eserin finalinin de romandakinden farklı olacağını ifade eden Ersoy, ''Seyircileri beklenmedik şekilde uğurlamak istiyoruz. Çünkü en çok finaller akılda kalır. Biz de hem bale tekniğinden biraz daha farklı hem de görsel sahne tekniğini zorlayabileceğimiz bir final yaptık. Finali de librettoya yazmadık, seyircinin görmesini istiyoruz'' dedi. -TAMAMEN TÜRK PRODÜKSİYONU- Eserin ''tamamen Türk prodüksiyonu'' olduğunu vurgulayan Ersoy, ''Bestecisi, orkestra şefi, düzenlemecisi, dekorcusu, kostümcüsü, koreograflar... Tamamen Türk yapımı oldu. Buna çok önem veriyoruz. Çünkü kendi yetiştirdiğimiz, içimizden çıkan kişilerin yaratıcılık konusunda da ön plana çıkmaları önemli'' dedi.