NOZ: Yücel konusunda bir hareketlilik olabilir

NOZ: Yücel konusunda bir hareketlilik olabilir

Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, Berlin'e ziyareti öncesinde kendisiyle yapılan bir söyleşide Deniz Yücel ile ilgili "Kısa süre içinde bir gelişme olacağı kanaatindeyim" dedi ve Almanya ile ilişkilerde yeni bir başlangıç çağrısı yaptı. Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda Merkel-Yıldırım buluşmasından beklentilere de değiniyor:

"İtaatkâr Türk yargısı bile Deniz Yücel'e ilişkin iddianamede kullanacak herhangi bir suç delili bulamadığı için olacak, Ankara şimdi kendi eliyle düştüğü çıkmaz yoldan itibarını kaybetmeden kurtulmayı istiyor gibi görünüyor. Bu nedenle Türk tarafına bir "anlaşma" daha sunulması da gerekmiyor. Zaten tutuklu bulunan Yücel de bunu kesinlikle reddediyor. Yüksek dozda zafer nidaları atmanın da elbette ki yeri değil. Şimdilik Angela Merkel'in Yıldırım ile buluşmasında sadece, Türkiye'de acilen yeniden tesis edilmesi gereken hukuk devleti prensiplerine net olarak vurgu yapması yeterli olacaktır.”

Neue Osnabrücker Zeitung Yücel vakasını değerlendirirken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) yakında çıkması beklenen kararının da Yücel'in serbest bırakılmasında rol oynayacağı görüşünü savunuyor:

"Yücel vakası sadece siyasi yoldan çözüme kavuşabilir. Ancak bu da kolay bir şey değil. Ankara Berlin'den bu konuda bir anlaşma talep edemez. Alman tanklarını ya da Erdoğan'ın nefret ettiği Gülen yandaşlarını Yücel'in özgürlüğü karşılığında takas etmek iç politik açıdan kabul ettirilemez bir durum. Ama yine de Başbakan Yıldırım'ın ima ettiği gibi gelişmelerde bir hareketlilik olabilir. Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yakın bir zamanda Yücel ve diğer tutukluların yaptığı şikayet başvurularını sonuçlandıracak. Türkiye'nin insan haklarını böyle açık bir biçimde ihlal etmesi nedeniyle mahkemeden adeta azar tarzında bir karar gelmesi olası. Böyle bir karar Erdoğan'ı teğet geçmez. Bundan dolayı Erdoğan, soruna itibarını koruyarak çözüm bulmak için zaman baskısı altında. Bu durumda Yücel'in bir yıl daha hapis yatmasına gerek kalmayacağı doğrultusunda beslenen ümitlerin de hak payı var demek oluyor.”

Die Zeit gazetesi ise genel olarak Avrupa'da baskı altında olan hukuk devleti prensiplerinin hem hükümetler hem hukukçular tarafından savunulması gerektiği yorumunda vurguluyor:

"Yargıçlar bağımsızdır, İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargıçları da öyle. Kimse yargıçların kararını değiştirmesi için onlara talimat veremez ve iyi ki de bu böyle. Ama yargıçlar sağır da değil. Onların Türkiye karşısındaki son derece kuralcı yaklaşımlarını artık eleştirme zamanı gelmiştir. Fransa ve Almanya hükümetleri kapalı kapılar ardında bu eleştirileri yöneltebilirler, aynı şekilde diğer yüksek mahkemelerin ve Alman Anayasa Mahkemesi'nin yargıçları, hukukçu ve avukat kuruluşları da bunu yapabilirler. Tüm Avrupa'da hukuk devleti baskı altında. Sağcı ve solcu popülistler hukuk devletinin temelini, yani kuvvetler ayrılığının, yargı bağımsızlığının ve insan hakları prensiplerinin altını oyuyorlar. Bu ilkeleri savunmayanlar otokratlara yardım ediyor demektir. Onlar bu tavırlarıyla Avrupa'ya, Avrupa'nın liberal düzenine ve değerlerine güvenen insanları da ortada bırakmış oluyorlar.”

©Deutsche Welle Türkçe

ÇA,BK