Almanya’da 2001-2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2001 ve 2004 yıllarında Köln’de iki bombalı saldırı düzenlemek ve yeraltında yaşamaya başladıkları 1998’den beri 15 silahlı soygun yapmakla suçlanan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü ve üyelerine ilişkin hâlâ çok sayıda soru işareti bulunuyor. NSU üyeleri Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos, Beate Zschäpe ve bağlantılarına ilişkin soruların yanıtlanmasında Alman Federal Meclisi'nde kurulan araştırma komisyonları önemli bir katkı sağlıyor.
Alman Meclisi’nde kurulan ilk Araştırma Komisyonu Ocak 2012 ile Eylül 2013 tarihleri arasında NSU cinayetleri ile güvenlik ve istihbarat birimlerinin bu olaylardaki olası ihmalini aydınlatmak üzere çalışmalarda bulundu. Komisyonun üyelerinden Sol Partili Petra Pau, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, çalışmalarının sonucunda güvenlik ve istihbarat kurumlarında, yasalarda ve zihniyetlerde değişiklik yapılmasına yönelik 47 tavsiyede bulunduklarını söyledi. Peki bu tavsiyelerin ne kadarı hayata geçirildi? Pau, "yabancı kökenli kişilere karşı işlenen ağır suçlar soruşturulurken ırkçılık boyutunun gözönünde bulundurulmasının zorunlu olmasını istemiştik, bunun artık (emniyet) görevlilerine yönelik talimatlarda yer almasına rağmen polis ve hatta hukukçuların bunu uygulamadığını görüyorum” sözleriyle yanıt verdi.
İç istihbarattaki ihmaller
Komisyonun raporunda emniyet ve istihbarat birimlerine yönelik eleştiriler yer almış, NSU ile ilgili soruşturmalarda ihmallerinin bulunduğuna işaret edilmişti. Sol Partili Pau, bu rapora rağmen “NSU faciasında” rol oynayan iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nda muhbirlerin hâlâ kullanılmaya devam edilmesini eleştirdi. Pau, bugüne kadar sadece Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın aşırı sağcılar arasında muhbirlerin kullanılmasına son verdiğini hatırlattı.
Alman Meclisi’nde kurulan ikinci Araştırma Komisyonu’nun Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili üyesi Armin Schuster ise NSU soruşturmasında Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın soruşturma, olayları aydınlatma, diğer birimlerle işbirliği konusunda eksiklikleri bulunduğunu ancak ihmalde bulunan tek kurumun Anayasayı Koruma Teşkilatı olmadığını vurguladı. Schuster DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Savcılığın, takipsizlik kararı veren mahkemelerin, polisin çarpıcı ihmallerde bulunduğunu gördük. Ve hatta bu cinayetler işlendiğinde siyasette, hiç bir eyalet parlamentosunda veya Federal Meclis’in içişleri komisyonlarında görüşülmedi” dedi.
Belgeler niçin imha edildi?
Bu ilk Araştırma Komisyonu’nun NSU’ya ilişkin bir çok soruya yanıt verememesi nedeniyle Alman Meclisi bünyesinde 2015 Kasım’ında ikinci Araştırma Komisyonu kuruldu. Bu komisyonun da üyesi olan Petra Pau, yaklaşık bir yıldan beri yaptıkları çalışmalarda NSU’ya ilişkin önemli belgelerin neden Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından imha edildiği sorusuna yanıt bulduklarını dile getirdi. Pau, söz konusu yetkiliden "NSU üçlüsü ve Thüringen Vatan Koruma (Thüringer Heimatschutz) çevresindeki muhbirlere ilişkin bilgilerin kamuoyuna açıklanmasını engellemek” için belgelerin imha edildiğini' öğrendiklerini söyledi.
Pau, ikinci Araştırma Komisyonu’nda ayrıca “Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın muhbirlerinin NSU’ya sanılandan daha yakın oldukları” bilgisine ulaştıklarını söyledi. Pau, yapacakları çalışmalarda istihbarat birimlerinin rolünü araştırmaya devam edeceklerini kaydetti.
Komisyonun üyesi Armin Schuster ise “NSU neden bu kurbanları seçti?” sorusuna yanıt aradıklarını vurguladı. “Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschäpe’den oluşan sadece üç fail mi vardı” sorusunun da önemli olduğunu belirten Schuster, NSU’nun sadece üç kişiden oluştuğuna dair derin kuşkuları olduğunu, hatta NSU’ya destek verenlerin sayısının bile sanılandan fazla olabileceğini ifade etti.
Alman Meclisi NSU Araştırma Komisyonu’nun çalışmalarına 2017 yazına kadar devam etmesi öngörülüyor.
"İstihbaratın denetlenmesinde boşluklar var"
Federal Meclis’in yanı sıra Thüringen, Saksonya, Baden-Württemberg, Hessen, Kuzey Ren-Vestfalya, Bavyera ve Brandenburg eyalet parlamentolarında da NSU’nun farklı boyutlarını ortaya çıkartmak için araştırma komisyonları kuruldu. Bu komisyonların çalışmalarını takip eden Berlin merkezli NSU İzleme (NSU Watch) adlı projenin koordinatörü Ulli Jentsch, mesela Hessen eyaletinde verimli sonuçlar alınmasa da genel olarak komisyonların araştırmalarına destek verdiklerini söyledi. Jentsch, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, bu komisyonların çalışmaları sayesinde kamuoyunun federal ve eyaletler düzeyinde “Anayasayı Koruma Teşkilatları’nın denetlenmesinde nasıl boşluklar” olduğunu gördüğünü söyledi.
Jentsch, NSU’nun ortaya çıkmasının üzerinden geçen beş yıl içinde “kurbanlar nasıl seçildi” veya “cinayetlerin işlendiği yerlerde NSU’ya yardım edenler var mıydı” gibi önemli sorulara hâlâ yanıt bulunamadığına dikkati çekti.
NSU nasıl ortaya çıktı?
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde 2013 yılı Mayıs ayında başlayan davada, NSU’ya ilişkin sorulara yanıt aranıyor. Davada, NSU üyelerinden Beate Zschäpe ile NSU’ya yardım ve yataklık yapmakla suçlanan dört kişi yargılanıyor. Müebbet hapis istemiyle yargılanan Zschäpe ile diğer dört zanlının cinayetlerdeki rolü ispat edilmeye çalışılıyor.
NSU, 4 Kasım 2011 tarihinde örgütün iki üyesi Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın cesetlerinin bir banka soygunun ardından Eisenach’da yanmış bir karavanda bulunmasıyla ortaya çıktı. İntihar ettiği tespit edilien Mundlos ve Böhnhardt’ın ölümünden sonra örgütün üçüncü üyesi Beate Zschäpe Zwickau’da kaldıkları evi ateşe verdi ve 8 Kasım 2011’de Jena’da polise teslim oldu. Böylelikle, 2001-2007 yılları arasında işlenen, kurbanlardan 8’inin Türk olduğu, 10 cinayet aydınlığa kavuştu. Ancak NSU ile ilgili sorular bitmedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman