T24 - Binnaz Toprak, Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile 2004'te yaptığı, odak grubu olarak liseden sonra eğitimine devam edememiş kadınların alındığı araştırmada başörtüsü sebebiyle üniversiteye gitmeyen kadınların oranının %1 olduğunu yazdı. Toprak, kadınların eğitimlerine devam etmemelerinin altında yatan nedenin başörtüsü olmadığını, sosyal politikalarla çözülmesi gereken muhafazakar tutumlar olduğunu söyledi.
Binnaz Toprak'ın Radikal'de (4 Kasım 2010) yayımlanan yazısı şöyle:
Eğitimin en önemli engeli başörtüsü mü?
Diyanet İşleri Başkanı, başörtüsünün İslam toplumlarında vecibe olduğunu ancak İslam’ın şartları arasında olmadığını belirtti. Bundan anladığım, Müslüman kadınların başlarını örtmelerinin gerek görüldüğü ancak örtünmeyenlerin Müslümanlıktan çıkmış addedilemeyeceği.
Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ile birlikte din konusunda bir ilk olan 1999’daki araştırmamızda benzer bir görüş ortaya çıkmıştı. Üniversite öğrencilerine başörtüsü serbestliğini savunanların oranını % 75 olarak bulmuş, bu bulgumuz epey eleştirilmişti. Oranın yanlış olduğu iddia edilse de sonraki araştırmalarda doğrulanmıştı. Ancak % 75’in tamamı Müslüman bir kadının ille de başını örtmesi gerektiğini düşünmüyordu. Bu görüşte olanların oranı % 59’du. Aralarında böyle düşünenler olsa bile % 85, bir kadın Allah’a ve Peygamber’e inanıyorsa başını örtmese de onu Müslüman kabul edeceklerini belirtmişti. Öte yandan, kapatılmış olan Refah Partisi’nin başörtüsü konusundaki tutumunu onaylayanlar % 46 ile daha düşüktü. Çoğunluk, kutuplaşmadan bıkmış görünüyordu.
2004’teki çalışma Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile 2004 yılında yürüttüğümüz kadın konusundaki araştırmada da önemli bulgular elde etmiştik. Lise sonrası eğitimine devam edememiş kadınlara bunun nedenini sormuştuk. İlk sırada, % 30 ile sınavı kazanamama gösteriliyordu. Bunu % 20 ile ailenin maddi durumunun yetersiz olması ya da çalışmak zorunda kalmış olma gibi ekonomik nedenler izliyordu. Evlenip okulu bırakmış olmak % 15, ailenin daha fazla okumasına izin vermemesi % 11, okul hayatından hoşlanmamak % 10 tarafından dile getirilmişti. Başörtüsü nedeniyle üniversiteye devam edemediğini söyleyenlerin oranı % 1’di.
Aynı soruyu çalışma hayatı için de sormuştuk: Herhangi bir işte çalışmadığını söyleyen kadınlar neden çalışmıyorlardı? En önemli neden, % 23 ile bakmak zorunda olunan küçük çocuklardı. Bunu, % 18 ile aile erkeklerinin izin vermemesi takip ediyordu. İş bulamadığını söyleyenlerin oranı o yıl % 17’ydi ki, çalışan kadınların oranının günümüzde ciddi düşüş gösterdiği göz önüne alınırsa, şimdi muhtemelen daha yüksek çıkardı.
Kadının yerinin evi olduğu % 8, yaşadığı yerde çalışan kadınlara iyi gözle bakılmadığı % 3, erkeklerle bir arada çalışmak istemediği % 1 tarafından dile getirilmişti. Bunlara yukarıdaki % 17 ile aile erkeklerinin izin vermemesi de eklendiğinde, kadın istihdamının önündeki en büyük engelin % 30 ile muhafazakâr görüşler olduğu anlaşılıyor. Başörtüsü nedeniyle iş bulamamak % 0.5 ile gene en alttaydı.
Temel hak ve rakam Bu oranlar değişmemişse, kadınların yüzde biri, toplam nüfusun yüzde yarımı için bir ülkenin yıllardır birbirine girmiş olması görülmüş müdür? Çağdaş devletlerde eğitim temel bir haktır. Temel haklar söz konusu olduğunda rakamlar önemsizdir. Üniversite öğrencilerinin başörtüsü sorununun çözülmesi gerekir. Ancak bu rakamlardan başka bir sonuç da ortaya çıkıyor: Kadınların eğitim görmeleri ya da çalışmaları önünde en önemli engel başörtüsü değil, muhafazakâr tutumlar, ekonomik sorunlar ya da çocuk bakımı gibi sosyal politikalarla çözülmesi gereken nedenler. Kadınların konumunu güçlendirmek için, muhafazakârlıkla mücadele etmek ve anayasamızda da yer alan sosyal devletin pekiştirilmesine ağırlık vermek gerektiğini düşünüyorum.