Nükleer santral ihalesinde kehanet tuttu

Türkiye'nin ilk nükleer santral inşaatı ve işletimi için açılan ihalede sadece bir şirketten teklif gelmesi gazeteci Metin Münir’in köşe yazısındaki kehanetini doğru çıkardı. Mersin-Akkuyu'da kurulması planlanan Türkiye'nin ilk nükleer santral inşaatı ve işletimi için açılan ihalede bir tek Rus Atostroyexport şirketinden teklif geldi. İhaleye başvuran altı şirketten beşinin verdiği zarf teşekkür mahiyetinde çıktı. Milliyet Yazarı Metin Münir de bu konuyu bugünkü yazısına taşımış ve “nükleer santral ihalesine hiçbir şirket katılmayacak ya da katılım ihaleyi anlamsız hale getirecek kadar kısıtlı olacak” kehanetinde bulunmuştu. Kehanetine temel aldığı noktaları Münir yazısında şöyle özetledi: Nükleerde teklif şoku“Hilmi Bey, bu işi beceremezsiniz! Bugün yapılacak bir ihale için kehanette bulunmanın riskli bir şey olduğunu biliyorum ama gene de yapacağım. Ve “nükleer santral ihalesine hiçbir şirket katılmayacak” diyeceğim. En güçlü olasılık budur. İkinci olasılık, katılımın ihaleyi anlamsız hale getirecek kadar kısıtlı olmasıdır. Her iki hal de başarısızlık sayılır. Çünkü amaç marijinal şirketleri çekmek değildir. Nükleer konusunda en deneyimli, en ileri teknolojiye sahip, finansal gücü en büyük şirketleri ilgilendirmektir. Çünkü ilk ihale, ilerideki işler için emsal ve model teşkil edeceği için, en önemli ihaledir. İhale istekliler arasında en iyilerinin tekliflerini alma amacını gerçekleştiremeyecek, diyorum. Bundan emin olmamın nedeni şudur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ve danışmanları nükleer konusunun ne kadar karmaşık ve zor olduğunu anlamaktan hâlâ uzaktır. Sundukları çerçevede şirketler, muazzam riskler almadan bu işe soyunamaz. Krizin etkisi Oysa bu işin olması için şart olan objektif kurallar var. Bu kurallar Japonya’dan ABD’ye her ülke için hemen hemen aynı ve geçerlidir. Güler, bunlara ters düşerek sonuca ulaşabileceği inancıyla hem kendini hem de Başbakan’ı kandırıyor. Koşulları ticari olmadığı için talip bulamayan Afşin Elbistan’da olduğu gibi. Nükleerde verilen süre ciddi teklif hazırlanması için yeterli değildir. Amerika’daki kriz finans parametrelerini tamamen değiştirdi, devlet kredileri dışında, finansman bulmayı zorlaştırdı. Mevzuatta risk hesaplanmasını güçleştiren, finansman bulmayı zorlaştıran, riski büyüten boşluklar var. Fiyatlar çok yükseldi Nükleer, enerji yatırımları arasında en pahalı ve riskli olandır. Finansmanı en zor olandır. Atık, sigorta, bitirme garantisi, alım garantisi gibi çoğu kendine has önkoşulları var. Ağır sıklet devlet desteği ve garantileri olmadan gerçekleştirilemez. Finansal kriz öncesi ABD’de bile Kongre, yatırımcıları yeniden nükleere yöneltmek için teşvik paketi geçirmek zorunda kaldı. Bu bile bile hareketlilik sağlamadı. Türkiye ayakları yere basan bir model geliştirmeden nükleer santral falan yapamaz. Bu da atla deve değil ama nedense bir türlü olmuyor, olmuyor, olmuyor. Bu arada başka bir şey oluyor ama. Fiyatlar yükseliyor. İki yıl önce 1.500 megavatlık bir reaktörün fiyatı 2-3 milyar dolar iken, bugün 7 milyar dolar ve yükselmeye devam ediyor. Önemli mi? Türkiye’de hem vakit hem de para çoktur, değil mi Hilmi Bey? Metin Münir Milliyet Gazetesi 24 Eylül 2008” 10-11 Milyar Euro’luk yatırım Nükleer santral, ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olmasına karşın yakıt maliyetlerinin düşüklüğü, dışa bağımlılığın azaltılması ve çevre kirliliği açısından en temiz enerji elde etme yöntemi olması nedeniyle Türkiye'nin tercihleri arasında bulunuyor. Nükleer santralın 3 bin megavat (MW) gücünde olması durumunda 5-6, 5 bin MW gücünde olması durumunda 10-11 milyar dolarlık bir yatırım söz konusu olacağı belirtiliyor. Türkiye elektrik enerjisi üretimi içinde nükleer santrallerinin payının 2020 yılına kadar asgari yüzde 8, 2030 yılına kadar ise yüzde 20 olmasını hedefliyor. TAEK'in nükleer santral kriterleri İhalede TAEK'in (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) nükleer santral kriterlerini yerine getirmeyen firmanın teklifi kabul edilmeyecek. TAEK'in kriterlerine göre, nükleer güç santrali güncel ve kanıtlanmış teknolojik yenilikleri kapsayacak. Başta uluslararası atom enerji normları olmak üzere uluslararası normlara uygun olacak. Santralin ciddi kaza sınıfına giren kazalara karşı da radyolojik sonuçları hafifletecek önlemleri alacak şekilde tasarlanmış olması değerlendirmede dikkate alınacak. Lisanslama Nükleer güç santralının saha şartlarından kaynaklanan gerekler ve şartlar hariç tasarımcı ülkenin güncel nükleer mevzuata uygun olarak önerilen santralı büyük ölçüde örnek teşkil edebilecek. Halen işletilmekte ve aynı teknolojinin en son örneği olan lisanslı bir santral referans olarak gösterilecek. Değerlendirmeye alınacak reaktör tipleri doğal uranyum kullanan basınçlı ağır su ve zenginleştirilmiş uranyum kullanan, basınçlı hafif su ile kaynar hafif su reaktörleri olacak. Bunların dışında kalan (hafif su soğutmalı grafit nötron yavaşlatıcı reaktörler, gaz soğutmalı reaktörler, hızlı üretken reaktörler gibi) reaktörler değerlendirmeye alınmayacak. En az 40 yıl hizmet edecek Nükleer güç santralinin hizmet edeceği süre en az 40 yıl olacak. Yerli katkı payına yönelik plan ve program önerilecek. Plan ve programda en az yüzde 60 yerli katkı payına ulaşılacak süreç gösterilecek. İşletme deneyimi, santrallerin işletme deneyimi değerlendirmede dikkate alınacak. İkinci nesil santrallerin işletme deneyimini gösterir tedarikçinin ülkesine veya diğer ülkelerdeki referans örnek ve örneklerinin belgelenmesi gerekecek. Elektrik çıkış gücü nükleer güç santralinin her ünitesinin sahip olacağı garanti edilen net elektrik gücü 600 mw'den büyük olacak. Teknolojik sınanmışlık Değerlendirmeye alınacak santral tipleri teknolojik olarak sınanmış olacak. Bu nedenle 4. nesil nükleer santraller değerlendirmeye alınmayacak. Teknolojik sınanmışlık ölçütüyle üçüncü nesil santrallerin önünün açılması hedefleniyor. Yakıt teknolojisi Yakıt teknolojisi sınanmış olacak, doğal uranyum ve zenginleştirilmiş uranyum kullanan reaktörler değerlendirmeye alınacak. Yakıt üretiminin ülke içinde yapılanmasıyla ilgili olarak plan ve program önerilecek. 15 yıllık alım garantisi Santralın kurulacağı taşınmaz, Maliye Bakanlığı veya Bakanlar Kurulu tarafından bedelsiz olarak tahsis edilecek. İhaleye teklif verecek konsorsiyumların bünyesinde nükleer santral işletmeciliği deneyimi olan şirket veya şirketlerin bulunması ya da bu tür şirketlerle anlaşma yapılmış olması koşulu aranacak. İhaleye katılacak şirketlerin 31 Aralık 2020 tarihine kadar 3 ile 5 bin mw arasında kurulu güçte bir santral kurmayı taahhüt etmesi istenecek. Nükleer santralin üreteceği elektriğe satın alma garantisi verilecek. Ancak bu garanti, 31 Aralık 2020 tarihinden önce işletmeye girecek santral üniteleriyle sınırlı olacak. Satın alma süresi 15 yılı aşamayacak. Satın almaya ilişkin sözleşme 31 Aralık 2030 tarihinden sonraki sürede üretilecek elektrik enerjisini kapsamadığı için, ihaleyi kazanacak şirketlerin 2015 yılından önce santralı devreye sokması özendirilmiş olacak. TETAŞ, santralda üretilecek elektriğin tamamını satın alabilecek. Nükleer santral 'yarışması', Kamu İhale Kanunu’na tabi olmayacak. Nükleer enerji rüyası 1960’da başladı Türkiye'nin nükleer enerji rüyası 1960'ta başladı. ABD soğuk savaş döneminde jüpiter balistik füzelerinin Türkiye'de konuşlanması karşılığında Küçükçekmece'de nükleer araştırma reaktörünün kuruluşuna yardım etti. İlk nükleer enerji projesi ise 1967-1970 yıllarında gündeme geldi. 7 yıl sonrası için 300 MW'lık kurulu güçte bir santral düşünüldü. Ancak proje rafa kaldırıldı. 1974'te Akkuyu'da bir nükleer santral kurulması planlandı, fakat bu projede de hayata geçirilemedi. 1983 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından Akkuyu'da 600 mw'lik kurulu güçte bir nükleer santral projesi gündeme getirildi. Ancak yap-işlet-devret modelinin öne sürülmesi, nükleer ile yolları bir kez daha ayırdı. 1987 Çernobil kazasının ardından TAEK'in nükleer Enerji Dairesi kapatıldı. 1994 yılında danışmanlık ihalesi açıldı ve Kore kazandı. 1998 'de nükleer santral ihalesi tekrar açıldı. ABD-Japonya ortaklı Westinghouse-Missubishi konsorsiyumu, Kanada'nın AECL (Candu) ve Almanya-Fransa ortaklı NPI firmaları ihaleye teklif verdiler. 25 Temmuz 2000 tarihinde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, nükleer enerji planlarından çok pahalı olduğu için vazgeçildiğini açıkladı ve bakanlar kurulu kararı ile ihale ertelendi.