AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün açıkladığı 11 maddelik seçim manifestosunu ve yaklaşan 31 Mart yerel seçimlerini değerlendirdi. Belediye başkan adaylarında “tevazu, samimiyet ve gayret” özellikleri aradıklarını vurgulayan Kurtulmuş, belediye başkanlarının “karnesini tutacaklarını” ifade etti.
HDP’nin üç büyükşehirde aday göstermeme kararına değinen Kurtulmuş, “24 Haziran'da da üstü örtülü birtakım ittifaklar yapıldı. Şimdi örtü açıldı. Mesela 24 Haziran'da öyle oldu ki, sırf HDP barajı geçsin diye, İstanbul'da, Beşiktaş'ta yüzde 13, Şişli'de yüzde 10'ların üzerinde oylar çıktı. Belli ki orada CHP'ye oy veren bazı vatandaşlarımız 'onlar da barajı geçsin' diye örtülü destek verdi. Bu seçimde belli ki örtü kalktı. Bu bir örtüsüz, açık bir işbirliği hale gelmiştir. Bir ittifak var mıdır, vardır. Bu sefer daha açık bir ittifaktır” yorumunda bulundu.
CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterdiği Tunç Soyer’in, babasının 12 Eylül döneminde askeri savcı olması nedeniyle eleştirilmesine değinen Kurtulmuş “Tabii ki sayın Soyer babasının yaptıklarından sorumlu değildir. Herkesin sorumluluğu tek başınadır. Ama sonuçta seçmenle ilişki kuracağınız bir zemine giriyorsunuz. Bunun en azından 12 Eylül açısından gözden geçirilmesi gerekirdi. İnsanların aklına ister istemez Nurettin Soyer'e gidiyor. Sadece rahmetli Türkeş ve Ülkücü kuruluşlar davası değil, devrimciler, İslamcılar olmak üzere geniş kitlelerin acıları. Hele hele okyanus ötesi olduğu zaman insanlar 12 Eylül-15 Temmuz bağlantısını kuruyor. O karanlık dönemler akıllara geliyor” diye konuştu.
Kurtulmuş, “İstanbul ve Ankara'dan hiçbir endişem yok. Allah'ın izniyle AK Parti rahatlıkla alacaktır. Ama hiçbir şekilde garanti değil. Seçim seçim meydanlarında kazanılır. Bütün teşkilatlarımızla asılacağız. Milletimize anlatacağız, gözlerine bir kez daha girmeyi başaracağız. MHP'nin de desteğiyle İstanbul'da da, Ankara'da da seçimleri kazanacağız” dedi.
Seçimlerde hemen herkesle temas edeceklerini anlatan Kurtulmuş, AKP ve MHP liderlerinin uygun gördükleri takdirde ortak miting yapacaklarını ifade etti. Hazırlanmakta olan yeni askerlik sistemine de değinen Kurtulmuş, "Amacımız profesyonel değil uzmanlaşmış askerliktir" diye konuştu.
Habertürk canlı yayınına katılan Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları şöyle:
İnsanların yollarını yapabilirsiniz, hatta yolları alttan döşeyebilirsiniz. Eğer insanların gönlüne girmiyorsanız, "Bunlar benim insanlarım" diye size sahip çıkmıyorsa, yaptıklarınız heba oluyor. Bazı arkadaşlarımızda metal yorgunluğu olmuş olabilir. Tevazu, samimiyet ve gayret. Bugün yine sayın Cumhurbaşkanımızın manifestoda dile getirdiği bundan sonra belediye başkanlarında arayacağımız adalet, emanet ve sadakat vasfını arayacağız. Belediye başkanlarımızın hepsi adaletle hükmetmek durumundadır. Adalet, hakkaniyetin yanında durmalıdır. Birilerini kapıda karşılayıp, birilerine burnunu çevirmek değildir.
Oyunu almadığımız insanlara da sadakat göstermek durumundayız. Bu manifesto ile birlikte bundan sonraki süreçlerde hem şehirlerine nasıl hizmet edeceklerini ayrıca davranışlarına ilişkin olarak, politik ahlak bakımından önemli gördüğümüz hususlar adalet, emanet ve sadakat meselesi çok net bir şekilde vurgulanmıştır. Belediye başkanlarımızın kendi dönemleri içerisinde, o şehir, ilçe neyse, geleceğe ilişkin hedefleri, projeleri neyse bunların ortaya konulması ve bunların Cumhurbaşkanlığı'ndaki bir birim tarafından takip edilmesi. Her belediye başkanımızla ilgili bir karnenin ortaya çıkması bakımından izleme değerlendirmek gerekir.
Belediyeleri köşeye sıkıştıralım, buradan hesaba çekelim, kontrol altına tutalım değil; tam tersine belediye proje yaptı ne kadarını gerçekleştirebildi, ne kadarını gerçekleştiremedi. Tabiri caizse merkezi bir konumda sayın Cumhurbaşkanlığı marifetiyle bunları uyarmak. Zaten herhangi bir yasaya gerek yok. Yanlış yapan için hem İçişleri Bakanlığı'nın denetleme yolu zaten açık. Cumhurbaşkanımızın bugün anlattığı, Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki bir BİMER vasıtasıyla kontrol edilmesi, şehirlerin vizyon projeleri olacak. Yaptı mı, yapmadı mı? Bunları kontrol edip tabiri caizse yol göstericilik yapmak.
En temel özelliğimiz Türkiye'nin kapsayıcı, herkesi kuşatan, herkese hitap eden bir parti olmamız. Türk, Kürt, Arnavut, Çerkez gibi seçmenlerimizi etnik kökenlere göre ayırmayız. Meşreplerine göre de ayırmayız. Diyarbakır'da, Mardin'de, İstanbul'da adaylarımız projelerini anlatacaklardır. İnsanların hepsine şehirle ilgili vereceğimiz hizmetleri anlatmak, gönlünü kazanmak zorundayız. Temel felsefemiz, gönlünü kazanmadığımız insanın oyunu alamazsınız. Tüm seçmenlerimizle gönül bağı kurmaya gayret ediyoruz. Bu konuda son derece rahat olduğunu bütün Türkiye biliyor. İnsanlarını din, mezhep, meşreplerine göre ayırmak bizim kitabımızda yazmaz.
24 Haziran'da da üstü örtülü birtakım ittifaklar yapıldı. Şimdi örtü açıldı. Mesela 24 Haziran'da öyle oldu ki, sırf HDP barajı geçsin diye, İstanbul'da, Beşiktaş'ta yüzde 13, Şişli'de yüzde 10'ların üzerinde oylar çıktı. Belli ki orada CHP'ye oy veren bazı vatandaşlarımız 'onlar da barajı geçsin' diye örtülü destek verdi. Bu seçimde belli ki örtü kalktı. Bu bir örtüsüz, açık bir işbirliği hale gelmiştir. Bir ittifak var mıdır, vardır. Bu sefer daha açık bir ittifaktır.
Siyasal sistemin yapısının değişmesinden kaynaklanan bir durum var. Türkiye siyasetin gidişatı belki iki kutuplu bir sisteme gidiyor. Şimdiden açık olan bir şey var. İki aksta, iki çizgide devam eden siyaset tarzı olacak. Bir taraftan AK Parti'nin diğer taraftan CHP'nin başını çektiği iki aks ortaya çıkmıştır. Cumhur İttifakı açısından konuşursak, bu masa başı bir ittifakı değil. Bu ittifak 15 Temmuz gecesi kuruldu. Halka açılan ateşler, tanklar karşısında millet göğsünü siper ederek 'Ya Allah' diyerek ortaya çıktı. Milletimizin önemli bir çoğunluğu devletine, istiklaline, istikbaline sahip çıktı. Orada oluşan bir ittifak söz konusu. Tabii ki başka partilerden de bu ittifakta olanlar vardır.
Hem parlamentoda, hem anayasa değişikliğinde bir çok kez müşterek noktalarda hareket ediyor. Bu şu anlama gelmiyor, AK Parti ile MHP tek parti oldu, hayır. Öncelikleri, siyasal stratejileri farklı olmakla birlikte sayın Cumhurbaşkanımızın kastettiği milli meselelerde işbirliği vardır. Seçimden sonra da devam edecek. Türkiye'ye tehditler sürdüğü sürece ortak hedeflere doğru yürünecek, bu ittifak da bu şekilde her iki taraftaki arkadaşlarımız bakacaktır. Siyasetle kısıtlı bir alan değildir.
Türkiye'nin terörle burun buruna mücadele ettiği bir terör meselesi var. DEAŞ, PKK, PYD var. Bu mücadelede Millet İttifakı'nın içinde yer alan partilere 'Siz Türkiye'nin bekasına karşı mücadele ediyorsunuz' demiyoruz. Uluslararası alanda bazı kuruluşların Türkiye'yi köşeye sıkıştırma meselesi Türkiye'nin temel meselesidir. Keşke muhalefet temel meselelerde duruş sergileseydi. Zaman zaman hakikaten anlamakta güçlük çektiğimiz bir noktaya geliyorlar. 27 Nisan 2017 muhtırası aynen 12 Mart gibi bir muhtıradır. 7 Şubat MİT operasyonu, 17-25 Aralık, Gezi Parkı eylemleri. 15 Temmuz çok görünür olduğu için ortaya çıktı. Hepsi aynıdır. Bunların hepsinde hükümeti alaşağı etmek vardır.
Koskoca ana muhalefet ve muhalefet partileri milli meselelerde ortak duruş sergilemiyorsa burada bir problem var demektir. Cumhur İttifakı'nı oluşturan ortak bir duruş vardır. Keşke muhalefet beceriyi ortaya koysaydı da, keşke Türkiye beka meselesini başka bir zeminde konuşsun. Terörle hareket eden bir siyasi partiyle örtüyü ortadan kaldırırsanız...
AK Parti bütün teşkilatlarına teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımızın, bizlerin anlattığı konulara sahip çıkarak verilen kararlara uydular, gerçekten olgun bir süreç geçirdik. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'nın oluşmasında çok şükür problemsiz bir şekilde buraya gelindi. Şimdi esas bundan sonraki meselesidir. Çıta toplamdan daha fazla oy alabilmektir. Esas mesele, ittifakın temel gayelerinden birisi de her ilçede, her ilde karşı taraftaki ittifakın adayını yenmektir. Bunun için de AK Parti ve MHP teşkilatları hassasiyetle bu süreci yöneteceklerini düşünüyorum.
Tunç Soyer meselesi hele hele bizim neslimiz gibi 12 Eylül'ün bütün kirini, pasını görmüş nesiller için bir kere çok kolay anlatılabilir, kabul edilebilir bir şey değil. Tabii ki sayın Soyer babasının yaptıklarından sorumlu değildir. Herkesin sorumluluğu tek başınadır. Ama sonuçta seçmenle ilişki kuracağınız bir zemine giriyorsunuz. Bunun en azından 12 Eylül açısından gözden geçirilmesi gerekirdi. İnsanların aklına ister istemez Nurettin Soyer'e gidiyor. Sadece rahmetli Türkeş ve Ülkücü kuruluşlar davası değil, devrimciler, İslamcılar olmak üzere geniş kitlelerin acıları. Hele hele okyanus ötesi olduğu zaman insanlar 12 Eylül-15 Temmuz bağlantısını kuruyor. O karanlık dönemler akıllara geliyor.
AK Parti darbecilere selam bile vermemiş, onların yanından bile geçmemiştir. CHP'nin 28 Şubat'taki, 27 Nisan'daki tavırlarını hatırlıyoruz. Bütün bunların üstüne Soyer soyadı gelince insanlar haklı olarak 'ne oluyor' dediler ve o günleri hatırladılar.
Sayın Binali Yıldırım'ın siyasi tecrübesi ortada. Vermiş olduğu karar yerinde bir karardır. Kampanyasını rahatlatan bir karar, lüzumsuz bir tartışmayı ortadan kaldıran bir karardır. Bu kararı istişarelerle alındığını zannediyorum. AK Parti grubundan birisi Meclis Başkanı olacaktır. Biz kendi şahsımızla ilgili hiçbir hesabın içerisinde olmadık.
İstanbul ve Ankara'dan hiçbir endişem yok. Allah'ın izniyle AK Parti rahatlıkla alacaktır. Ama hiçbir şekilde garanti değil. Seçim seçim meydanlarında kazanılır. Bütün teşkilatlarımızla asılacağız. Milletimize anlatacağız, gözlerine bir kez daha girmeyi başaracağız. MHP'nin de desteğiyle İstanbul'da da, Ankara'da da seçimleri kazanacağız. Mersin, Adana, Manisa'da MHP adaylarını destekleyeceğimiz çok açık. Katıldığımız yerlerde MHP'li arkadaşlarımız geldiler, onları da takdim ettik. Sonuçta dediğim gibi iki kere ikiyi beş ettirmede iyi bir sonuç alacağız.
Bazı iller meclis üyelerini kendi aralarında her iki partinin yöneticileri biraraya gelip, konuşabilir. Genel merkezlerin onayını almak kaydıyla böyle bir işbirliği yapılabilir. İlk denemesi yapıldı. Son derece başarılı 50-60 bin katılım tanıtım toplantısı miting gibi yapıldı. Liderler uygun görürlerse ortak mitingler yapılabilir.
Adayların tespit safhası hakikaten büyük bir olgunlukla buraya geldi. Adana'da sorunsuz bir toplantı yapıldı. Karşılıklı anlayışla, her iki partinin yaptığı çalışmayla. Her iki parti kendi kampanyasını yürütecektir. İki ayrı partiyiz, amblemlerimiz, logolarımız farklı. Müşterek toplantılarımız olacak ama partiler kendi kampanyalarını yürütecek. Bu kampanyalar toplama çok etkili olacak.
Ekonomi bir tek göstergeyle ölçülmez. Bütün göstergeleri ortaya koyarsanız. Türkiye ekonomisinin yapısal olarak bu sorunun altından kalkacağını düşündüğümüzü hep söyledik. Tamamen manipülasyonların sonucu ortaya çıkmış bir tablo var. Mühim olan bu süreçte tezgahı dağıtmamak. Fabrikaların kapanmaması, KOBİ'lerin kapanmaması lazımdır. Bu dengeyi sağladık ve tezgahın dağılmaması için önemli adımlar attık. Türkiye makul ve mutedil bir seviyede gelişecek. Bunu da daralma olarak söylemiyorum. İnşallah 2019'da tüm sorunlar geride kalacak ve çıkış sürecine gireceğimizi görüyorum.
Türkiye ekonomisi hiçbir zaman reel şartları çerçevesinde bunu hak etmiyor. Mühim olan üretimdir. Bizim yerli ve milli üretimimizi gerçekleştirmemizdir. Böyle dönemlerden istifade etmek isteyenlere karşı dikkatliyiz. Cumhurbaşkanımızın uyarısı yerindedir. Yapılan denetimler sahayı, pazarı rahatlatacaktır diye düşünüyorum.
Dünyada ekonomik anlamda krizler dönemi çoktan başladı. Bölgeler arasındaki dengesizlik, kapitalizmin kendi bünyesinden kaynaklanan dengesizlik, küreselleşmenin getirdiği dengesizlik, finans krizi vs. Bundan sonra da krizleri görme ihtimalimiz kuvvetle muhtemel. Bir korku olsun diye söylemiyorum ama zaten ortaya çıkmış bir ekonomik savaş var. Bu yeni dönemde iki tür savaş ortaya çıktı. Birisi vekalet savaşı, terör örgütü üzerinden hakimiyet elde etmesi. Suriye'de, Irak'ta bunu gördük. Bir de ticaret savaşları. Hani liberal dünya sistemindeydik. Hani altın çağı yaşıyorduk. Aslında güçlenenin daha güçlenmek için gümrük duvarlarını ördüğünü gördük. Küresel ekonomik dengeler bakımdan çok rahat bir döneme gitmiyoruz.
Bizim çok iyi yetişmiş bir iş gücümüz var. Dördüncü sanayi devriminde biz dünyada küresel ölçüde rekabet edecek bir ülke olabiliriz. Zaten birilerinin, elin oğlunun Türkiye'den rahatsız olma sebebi bu. Kendi tankını yapan, milli imkanlarıyla üreten Türkiye istenmiyor. Biz insansız hava aracı yaptık diye seviniyoruz ama kimileri de karalar bağlıyor. Türkiye kendi yazılımını gerçekleştirdi. Ürettiği teknolojik ürünleri uluslararası pazarlarda satacak noktaya geldi. Allah'ın izniyle Türkiye'nin önü açıktır.
Uzunca bir süredir Milli Savunma Bakanlığı çalışıyor. Bunu kamuoyuyla paylaşacaktır. Biz bir asker milletiz, ordu milletiz, eyvallah, bütün gençlerimiz süresi kısıtlı da olsa asker olmaları isteniyor. Esas mesele uzman olmaya geçmek. Profesyonel tabirini doğru bulmuyoruz. Yeri geldiği zaman bu millet, 81 milyon ordu disipliniyle vatan savunmasını gerçekleştiren bir millet. Terörle mücadeledeki başarımızın arkasındaki temel meselelerden biri de bu, uzman askerler. Bunun için TSK ve MSB gerekli düzenlemeleri en kısa sürede yapacaktır.
Suriye halkı kimi istiyorsa onu bundan sonraki süreçlerde işbaşına getirir. Bizim yapmamız gereken demokratik sürecin önünü açmak. Burada terör örgütlerinin önünü kesmek meselesi önemli. Türkiye hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü, Türkiye içerisinde 4,5 milyon Suriyeli var. Bunların güvenlikli bölgelere gitmesi gerekir. Bundan sonra orada teröre zemin hazırlayacak hiçbir askeri, siyasi yapılanma olmamasıdır. Bu Türkiye için hayat memat meselesidir. Türkiye'nin uluslararası camiaya barışçıl bir mekanizma sunmak gayretindedir. Ama kusura bakmayın biz mahallenin enayisi değiliz.