Numan Kurtulmuş: Kendi sınırlarımız içinde istediğimiz zaman güvenli bölge oluşturabiliriz

Numan Kurtulmuş: Kendi sınırlarımız içinde istediğimiz zaman güvenli bölge oluşturabiliriz

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, tampon bölgeye ilişkin yaptığı açıklamada, "Biz, kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge oluşturabiliriz. Bununla ilgili zaten çalışmalar yapılıyor. İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz" dedi.

Doğan Haber Ajansı ile Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş güvenli bölgeyi “Hem askeri anlamda sınır güvenliğimizi kuvvetlendirmek hem de dışarıda önlenemeyen, tampon bölge denilen yerde önlenemeyen çok yoğun göçmen kitleleri gelirse onları alabilecek güvenli bölge" şeklinde açıkladı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Güvenli bölgeden kastımız çok büyük bir mülteci kampı mıdır?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: 

“Hayır, bunu bir askeri bölge olarak düşünün. Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün bahçesi de askeri güvenli bölgedir. Oradaki hareketlerin, giriş-çıkışların kontrol altına alındığı yerdir. Buranın büyük yerleşim yeri olmaması, çok sayıda insanın yaşadığı yerleri kapsamaması şeklinde düşünülüyor. Mevcut kamplarımızda bir sorunumuz yok.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Afganistan ziyaretine katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, sınırdaki gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 

 

'Kobani'deki sivil nüfus birkaç bin kişi'

 

Kurtulmuş, "Kobani'de IŞİD'in geri çekilmeye başladığı şeklinde bilgiler geliyor, bu gelen sığınmacı sayısını düşürdü mü?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Şu anda Kobani'de bildiğimiz kadarıyla fazla sivil kalmadı, belki birkaç bin kişiyle ifade edilecek sivil bir nüfus kaldı. Kobani'de hem şehirde hem de etrafındaki kırsal kesimdeki insanların büyük bir kısmı kısa sürede Türkiye'ye geldi. Bizim söylediğimiz çok sayıda sığınmacı gelebilir öngörüsü, Allah muhafaza, savaşın başka bölgelere yayılması ya da Halep gibi önemli şehirlerde ciddi güç dengeleri değişimi sonucu ortaya çok büyük sayıda yüzbinlerce hatta milyonla ifade edilebilecek yeni bir göç dalgası gelebilir. Savaşın yoğun olduğu kuzey bölgelerinin sınırı biziz. Yoksa Kobani'den zaten gelecek olanlar geldi, daha fazla Kobani'den göç gelmesi zaten mümkün değil."

 

‘İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz’

 

Numan Kurtulmuş, "Güvenlikli bölge oluşursa, buraya Suriye'den gelen milyonlarca kişinin yerleştirilmesi söz konusu mu? Siz en son tampon bolge demiştiniz, biz tampon bölgeden vazgeçildiğini düşünüyorduk?" sorusuna ise, şu yanıtı verdi:

"Çok kafa karışıklığı var. 3 tane kavram var uluslarası hukukla ilgili. Bunlardan birisi uçuşa yasak bölge, bir diğeri tampon bölge. Tampon bölge askeri amaçla da olabiir, sivil amaçla da olabiir. Bunlar bizim sınırlarımızın dışında olacak olan şeyler. Bunların olması için ya BM kararı olması lazım ya koalisyon ülkelerinin bu konuda bir karar alması, yaklaşımda bulunması lazım. Bu doğrudan doğruya Türkiye'nin yapacağı birşey değil. Bir de güvenli bölge var. Biz kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge oluşturabiliriz. Bununla ilgili zaten çalışmalar yapılıyor. İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz. Hem askeri anlamda sınır güvenliğimizi kuvvetlendirmek hem de dışarıda önlenemeyen, tampon bölge denilen yerde önlenemeyen çok yoğun göçmen kitleleri gelirse onları alabilecek güvenli bölge. Bu üçü birbirinden farklı şeyler. Tampon bölge ile güvenli bölge kavramları farklı." 

 

'Dengeleri bozan bir savaş'

 

Kurtulmuş, "Güvenli bölgeyi kendi sınırlarımız içinde oluşturabiliriz diye bir taslak var mı?" sorusuna detaylı bir çalışma yapıldığını, güvenlikli bölgenin bir önlem olarak düşünüldüğünü vurgularken, şunları söyledi: "Diyelim ki koalisyon ülkeleri için savaş uzakta bir savaş, Pratik olarak kendi ülkelerini ilgilendirmeyen, bütün dünyadaki siyasal dengeleri bozan bir savaş Suriye'de cereyan ediyor. Zaten dünya sistemi bırakın Suriye'deki sorunu çözmeyi Ukrayna'daki sorunu bile çözme kabiliyetini kaybetmiş bir dünya sistemi var. Diğer ülkeler için de koalisyon ülkeleri için de bu fevkalade önemli bir durum, hassas bir durum. Türkiye için herkesten çok daha hassas, çünkü bizim 900 kusür kilometre sınırımız var, orada yaşayan insanlarla akrabalıklarımız var. Bizim sınırımızda bulunan insanlarla aşağı yukarı aynı milletin, toprakların çocukları. Yangın hemen bizim komşumuzda çıkmış olan bir yangın. Her türlü denge değişikliği, birinci derecede Türkiye'yi etkiliyor. Türkiye, uluslararası sistemin insafına terk etmeden kendi güvenliğini sağlamak durumundadır, bununla ilgili her türlü adımı kararlı şekilde atmak durumundadır. Bizim güvenli bölge dediğimiz çalışma da buna matuf. Kolay değil 3 günde 200 bin mülteciyi, 4 sene içinde 1,5 milyon mülteciyi kabul ettik. Bu dünyada hiçbir ülkenin kabul etmesi mümkün olmayan bir miktardır. Kimse böyle bir özveride bulunmaz. Ne ABD, ne Rusya, ne İngiltere bulunur. Bizden çok daha zengin ülkelerin hiçbirisi böyle bir özveride bulunmaz. "

Kurtulmuş, "Sayın Başbakan, 6 - 7 bölgede ama Türkiye sınırları dışında güvenli bölgelerin oluşturulmasından bahsetmişti" sözleri hatırlatılınca, "O uluslararası sistemin ya BM ya da koalisyon ülkelerinin kararıyla alınacak tedbirdir. Sınırlarımızın dışında, tampon bölge olarak söylenen yer. Bu tampon bölge askeri tampon bölge şeklinde de bu anlamda güvenlikli bir bölge şeklinde de olabilir. İnsanların, göçmenlerin güvenliğinin sağlandığı yer olabilir. Böyle bir çalışma devam ediyor. TSK böyle bir çalışmayı yapıyor. Bu illa uygulanacak diye söylemiyorum, Türkiye sınırları içinde de gerekirse güvenli bölge çalışması yapılabilir" dedi.  "Güvenli bölgeden kastımız çok büyük bir mülteci kampı mıdır?" sorusuna Kurtulmuş, "Hayır, bunu bir askeri bölge olarak düşünün. Cumhurbaşkanlığı köşkünün bahçesi askeri güvenli bölgedir, oradaki hareketlerin, giriş-çıkışıların kontrol altına alındığı yerdir. Buranın büyük yerleşim yeri olmaması, çok sayıda insanın yaşadığı yerleri kapsamaması şeklinde düşünülüyor.Mevcut kamplarımızda bir sorunumuz yok" diye yanıt verdi. 

 

'Kobani olayları bedelliyi etkiledi'

 

"Bedelli askerlik bu süreçle rafa kalkmış görünüyor, sonrasında mı belki gündeme gelebilir" sorusuna ise Kurtulmuş, "Hem toplumdaki talepler hem de ortadaki şartlar belirler. Toplumda böyle bir talebin olduğunu dile getirdim, böyle bir talep var, ama o talebin karşılanması için şartları belli; Kobani olaylarından sonra şartlar değişmiş görünüyor" diye yanıtladı.