Gazeteci ve siyaset bilimci Nuray Mert, T24 ve Podbee Media ortak yapımı ‘Yayınlanması Kaydıyla’ podcast serisinin ikinci bölüm konuğuydu.
“Hep muhalif olmalıyız” diyen Prof. Dr. Nuray Mert ile 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağına karşı duruşunu; cinsiyet eşitliğine dair görüşlerini; Mine Kırıkkanat ve Perihan Mağden ile girdiği polemikleri; Radikal ve Hürriyet’ten ayrılışını; o zaman başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilişini; NTV’deki Basın Odası programına son verilmesi sürecini; Milliyet ve Cumhuriyet’ten kovuluşunu konuştuk.
Türkiye medyasının çeşitli kesimlerinden kişilerle meslek hayatlarındaki inişler, çıkışlar, önemli olaylar, bildiklerimiz ama özellikle de bilmediklerimize dair derinlemesine söyleşilerin yer aldığı ‘Yayınlanması Kaydıyla’, tüm podcast platformlarında:
Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Boğaziçi Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi ve Tarih bölümlerinde tamamladıktan sonra aynı üniversitede araştırma görevliliği yapmaya başlayan Mert’in sadece medya kariyeri değil, akademik kariyeri de inişli çıkışlı. 90’lı yıllarda Boğaziçi Ünversitesi’ndeki görevinden istifa etmeye zorlanan Nuray Mert, 2010’lu yıllardaysa Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza attığı gerekçesiyle “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yargılanıyor.
Başörtüsü yasağına karşı duruşu nedeniyle hem ailesi hem de çevresi tarafından yadırganan gazeteci, ayrıcalıklı ve burjuva bir ortamda yetiştiğini söylüyor. Mert kariyeri boyunca, diğer gazetecilerle ekranlarda ve köşe yazıları üzerinden girdiği polemiklerle pek çok kez gündeme geliyor. Bölümde bahsi geçen Mehmet Barlas, Mine Kırıkkanat, Perihan Mağden ve Nazlı Ilıcak bu isimlerden bazıları.
Nuray Mert, 2009 yılında Radikal için kaleme aldığı ‘Sivil istibdat’ başlıklı yazısının ardından tarafına yapılan “askerci” yakıştırmasının ağır bir hakaret olduğunu belirtiyor. “Korkunç” olarak nitelendirdiği öngörülerinin yıllar içinde vuku bulmasıyla alakalıysa “Kaygıydı, gerçek oldu” diyor.
2010 yılında Eyüp Can’ın Radikal’in genel yayın yönetmeni koltuğuna oturmasının ardından gazeteden ayrılan ilk kişi Nuray Mert oluyor. Hürriyet’e köşe yazdığı dönemde ‘İki kere Hayır!’ demesine ve yazmasına rağmen hala “yetmez ama evetçi” olarak hatırlanan Mert, o süreçteki halini “Kendimi bir Taksim’de yakmadığım kaldı ‘Hayır’ derken” diye anlatıyor. Hürriyet’le arasında en başından beri bir “doku uyuşmazlığı” olduğunu söyleyen Nuray Mert, gazetenin Ankara baskısında yazısının arkaya gizlendiğini görünce Hürriyet’ten de ayrılıyor.
O zaman başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bir seçim mitinginde “namert” diyerek Nuray Mert’i hedef göstermesinin ardından NTV’deki Basın Odası programı yayından kaldırılıyor. Milliyet’in Demirören tarafından satın alınmasından sonraki dönemde ise Nuray Mert’in yazılarına gerekçe gösterilmeden son veriliyor.
Bir süre Birgün ve Diken’de yazdıktan sonra, 2015’te Cumhuriyet’in yazar kadrosuna katılan Mert, evrim teorisi ve müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi ile alakalı yazdığı iki yazının ardından Cumhuriyet’ten atılıyor.
Güncel olarak, Independent Turkey’e yazan ve Medyascope’ta gündeme dair analiz ve yorumlarını bizlerle paylaşan Nuray Mert’i kendisinden dinliyoruz.