Nuray Mert: Erdoğan dahil AKP çevresi İslami demokrasiden yana, neden açıkça bunu tartışmıyoruz?

Nuray Mert: Erdoğan dahil AKP çevresi İslami demokrasiden yana, neden açıkça bunu tartışmıyoruz?

“Cumhurbaşkanı başta olmak üzere AK Partisi çevresi artık ülkede, modern bir demokratik düzen değil İslam demokrasisinin hâkim olmasının daha isabetli olduğu kanaatinde; söylediklerinden, yaptıklarından, kanaat önderlerinin tezlerinden anlaşılan bu” görüşünü dile getiren Cumhuriyet yazarı Nuray Mert,  “Koalisyon kurmak istememeleri, illa mutlak iktidar ve dahi devlet gücünü ellerinde bulundurma gayretlerinin nedeni bu. Öyleyse, neden açıkça bunu konuşmuyor, tartışmıyoruz?” diye sordu.

Nuray Mert, yazısında “Ben kendi adıma açıkça söylüyorum; ‘İslam demokrasisi’ fikrini fazlasıyla ürkütücü buluyorum. İslam demokrasisi demek, İslam adına devletin hayatımızın her alanına müdahale edebilmesi demek, birilerinin siyasi gücü, kendi din ve hayat anlayışları çerçevesinde dayatması, çıkarlarını din kılıfında daha da kolay meşrulaştırması demek” ifadelerine yer verdi.

Mert, yazısını “Sizin ülkenin menfaatine dediğiniz şeyde ben menfaat görmüyorum; İslami devlet veya demokrasi istemiyorum; milliyetçi, çatışmacı, militarist iç ve dış siyasetin bu ülke için felaket olduğunu düşünüyorum; benim gibi düşünen milyonlarca insan var. Erken seçim, koalisyon, hatta Kürt meselesi hepsi bu temel tartışmanın uzantısı olan konular, asıl mesele açıkça konuşmaya niyetiniz var mı, yok mu?” ifadeleriyle bitirdi.

Nuray Mert’in Cumhuriyet’in bugünkü (10 Ağustos 2015) nüshasında, “Asıl mesele ‘İslam demokrasisi” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Gündem o kadar yoğun ve yakıcı ki temel meselelerimizi tartışmaya vakit bulamıyoruz, oysa temel meselelerimizi tartışmadan yol almamız imkânsız. İktidar partisinin zihniyet dünyasının en önde gelen temsilcilerinden Hayrettin Karaman Hoca, uzunca bir zamandır, bir “temel mesele” üzerine yazıyor, ama “İslam demokrasisi” konusu doğru dürüst tartışma konusu olamıyor. Oysa, özellikle İslamcılar iktidar olduktan ve “muhafazakâr demokrat”lıktan tekrar İslamcılığa döndükten sonra, bu ülkede İslam ve demokrasi ve genel olarak siyasetten kimin ne anladığını konuşmadan hiçbir meselemizi çözemeyiz.

Derinlikli tartışma yok

Doğrusu, bugüne kadar İslam, laiklik ve demokrasi üzerine çokça laf edildi ama bir türlü derinlikli bir tartışma gerçekleşemedi. Önceleri, laik çevre içinde İslam geçen hiçbir konuyu dinlemek, anlamak istemedi, duymazdan gelmeyi, dahası susturmayı seçti. Bu koşullar altında, İslami kesim karnından konuşmayı, düşünce ve taleplerini “demokrasi” adına kodlamaya başladı. AK Parti kurulurken hem bu nedenle hem de İslamcı söylem ile geniş kitlelere ulaşmanın imkânsız “muhafazakâr demokrat” olduklarını iddia ettiler, konu kapanmış gibi gözüktü. Şimdi durum farklı, AK Parti çevresi artık düz demokratlığı değil “İslam demokrasisi”ni referans alıyor ama yeterince güçlü oldukları halde, nedense hâlâ bunu açıkça ifade etmekten kaçınıyor. Karaman Hoca en açık sözlülerinden biri, o halde onun yazdıkları üzerinden konuşalım.

O yazdıkça, bu ülkede laik kesim İslamdan ne kadar habersizse İslamcıların da demokrasi ve hatta modern zamanların siyaset anlayışından ne kadar habersiz olduğu anlaşılıyor. Oysa, “bize ne modern siyaset anlayışından, demokrasiden, biz Müslümanız, biz zaten bunları kabul edemeyiz” deme lüksleri yok, bir şeyi kabul etmemek başka, haberdar olmamak başka. Nitekim, Karaman başta olmak üzere, demokrasiye kuşku ile bakan İslamcıların pek çoğu demokrasi konusundaki itirazlarının, modern Batı siyaset kuramının “demokrasi” konusundaki sorgulama külliyatının çok gerisinde kaldığının farkında değil. Demokrasi anlayışları ne kadar sığsa, modern demokrasi konusundaki itirazları da o kadar sığ, tam tersi de doğru. Hadi bu derin mevzuyu, şimdilik bir yana bırakalım, neden modern siyaset kavramlarının bazılarını İslam adına reddettikleri halde bazılarına dört elle sarıldıkları da belli değil. Mesela, neden “seçim”lere, “milli irade”ye bu kadar önem verirler; neden doğrudan “İslam devleti” değil de “İslam demokrasisi?” “İslam demokrasisi” diye bir şeyden söz edilecekse, bunun en iyi örneği İran İslam Cumhuriyeti’ne itirazları, sadece Şii teolojisi temelli olması mı?

Ben diyorum ki, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere AK Partisi çevresi artık ülkede, modern bir demokratik düzen değil İslam demokrasisinin hâkim olmasının daha isabetli olduğu kanaatinde; söylediklerinden, yaptıklarından, kanaat önderlerinin tezlerinden anlaşılan bu. Koalisyon kurmak istememeleri, illa mutlak iktidar ve dahi devlet gücünü ellerinde bulundurma gayretlerinin nedeni bu. Öyleyse, neden açıkça bunu konuşmuyor, tartışmıyoruz?

Benim arkamda değil devlet gücü, hiçbir güvence yok. Ben bu ülke için neyin daha iyi olacağını düşündüğümü açıkça söylemekten çekinmiyorum, koca iktidar neden çekinir? Toplumu korkutmaktan mı? O halde, korkacakları bir şeyi, münasip bir yolla topluma dayatmayı düşünüyorlar demektir. Yoksa kendileri Batı dünyasının tepkisinden mi korkuyor, o halde meydan okuduklarını iddia ettikleri Batı’dan tırsıyor olmuyorlar mı?

Her alana müdahale

Ben kendi adıma açıkça söylüyorum; “İslam demokrasisi” fikrini fazlasıyla ürkütücü buluyorum. İslam demokrasisi demek, İslam adına devletin hayatımızın her alanına müdahale edebilmesi demek, birilerinin siyasi gücü, kendi din ve hayat anlayışları çerçevesinde dayatması, çıkarlarını din kılıfında daha da kolay meşrulaştırması demek. Daha önce de yazdım, şahsen ben böyle bir düzende yaşamak istemiyorum, isteyen de istemeyen de açıkça söylesin, önümüzü görelim. “Milli menfaat” konusu da milli menfaatin nasıl tanımlandığı ile belirlendiğine göre, kimsenin kimseyi ihanetle itham etmeye hakkı yok. Sizin ülkenin menfaatine dediğiniz şeyde ben menfaat görmüyorum; İslami devlet veya demokrasi istemiyorum; milliyetçi, çatışmacı, militarist iç ve dış siyasetin bu ülke için felaket olduğunu düşünüyorum; benim gibi düşünen milyonlarca insan var. Erken seçim, koalisyon, hatta Kürt meselesi hepsi bu temel tartışmanın uzantısı olan konular, asıl mesele açıkça konuşmaya niyetiniz var mı, yok mu?