Olağanüstü hal'de (OHAL) yayımlanan kanun hükmünde kararname (KHK) ile işinden olduktan sorna, Yüksel Caddesi’nde "İşimi geri istiyorum" diyerek açlık grevine başlayan akademisyen Nuriye Gülmen, "İktidar bu direnişin verdiği umudu büyütmeyi ve taşımayı engellemeye çalışıyor” dedi.
Gülmen ile 642 gün boyunca devam eden eyleme destek veren Mehmet Dersulu, işi için Bodrum’da eylem yapan sınıf öğretmeni Engin Karataş’a destek olmak istedi. Engin Karataş ile “İşimi istiyorum” yazılı bir uçurtma uçurmayı isteyen Gülmen ve Dersulu, gittikleri Bodrum’da GBT kontrolü yapmak isteyen polisler tarafından gözaltına alındı. Adli kontrol şartıyla bir gün sonra serbest bırakılan Gülmen ve Dersulu gözaltı süreci boyunca gördüklerini anlattı.
Bodrum Değirmenler Tepesi’ne uçurtma uçurma eylemi için gittikleri anda polis ekiplerinin geldiğini söyleyen Gülmen şunları anlattı: “Polis insanlık onurunu zedeleyen tarzda davranışlarla Engin Hoca’nın elinden uçurtmasını aldı. Ben de bu duruma karşı koymaya çalıştım. Uçurtma uçurmak için izin almamız gerektiğini söylediler. Polis keyfi bir dayatmayla orada birlikte duramayacağımızı söyledi. Biz de böyle bir hakları olmadığını söyledik. Olay yerinden ayrılmamıza rağmen polis bizi takip etti ve kimliklerimizi istedi. Bizi göstererek ‘Onlar için geldik’ dedi.”
Kimliği vermemek için direndiğini söyleyen Gülmen, bundan sonra olanları ise şöyle dile getirdi:
“Mehmet Dersulu kimliğini verdiği halde benim yanımda durduğu için ikimizi de gözaltıaracına aldılar. Her defasında ters kelepçe yaptılar. Her aşamada güçlük çıkardılar. Avukatımı biber gazı sıkmakla tehdit ettiler. Ters kelepçeli olduğum için elim morarmaya başlamıştı. Kelepçeyi gevşetmelerini istedim ‘gevşetmeyeceğiz, bin arabaya’ dediler. Gözaltı aracına doğru bir polis beni ittirdi ve koltuklara yüzümü, kollarımı çarparak düştüm. O sırada da bacağımda çok kötü bir acı hissettim ve bir daha da üzerine hiç basamadım. ‘Ayağımın üstüne basamıyorum’ dedim polis ‘o zaman biz de sürükleyerek götürürüz’ dedi. Ayağım o haldeyken beni adliyenin içinde uzunca bir süre oradan oraya sürüklediler.”
324 gün boyunca süren açlık grevinin etkilerinin hala devam ettiğini belirten Gülmen, yaşadıklarının ardından yürüyemediğini ifade etti. Dizinde hem menüsküs yırtığı hem çatlak oluşan Gülmen, “Bunlar çok açık bir şekilde şantaj. Fiziksel engellerimden dolayı alana çıkamıyor oluşum mücadeleyi bırakacağım anlamına gelmiyor. Açlık grevini sonlandırdıktan sonra Türkiye’nin pek çok yerine giderek direnen insanlara destek olmaya çalıştım. İktidar bize ‘otur oturduğun yerde’ diyor. Bu direnişin verdiği umudu büyütmeyi ve taşımayı engellemeye çalışıyor” diye konuştu.
Gülmen gözaltına alınırken yanına gittiğini söyleyen Dersulu, “Boğazımı sıkıp yere yatırdılar, yerde sürükleyerek ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Karakolda, gözüme ve ağzıma biber gazı sıktılar. Kör bir noktaya götürdüler, ışıkları kapattılar. Sırtıma ve boynuma tekmeler attılar. Kafamın 3 yerinde yaralar oluştu. Bunları zevkle yaptılar. Bir polis ‘biz emri reisten aldık, bize devrimcilerin a. koyun dedi’ diyerek kahkaha attı. Bir ara üstümde 4 kişi vardı. 12 Eylül’ü aratmayacak şekilde bir işkence yaptılar. Avukatımız bizimle görüşmeye çalıştı ama izin vermediler” diyerek yaşadıklarını anlattı. “Amerikan uşağı, köpekler” dediği iddiasıyla hakkında soruşturma açılan Dersulu, “Direnişimiz 642 günü buldu, 642 gündür işkenceye maruz kalıyoruz ve hakkımızda polise mukavemet ve polise hakaret etmekle ilgili tek bir dava bile açılmamıştır” dedi.