Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan neden ölüm orucunda?

Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan neden ölüm orucunda?

Türkiye – Suriye sınırına duvar örülmesi nedeniyle ölüm orucuna başlayan Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, “Bu, bana çok incitici geliyor. Yerel yönetimden sorumlu kişi olarak soruyorum, cevap verilmiyor. Dünden beri buradayım, kimse temas kurmuyor. Hatta bir yandan belediye başkanı olmak istediğim için yaptığıma dair, beni itibarsızlaştıran çirkin sözler yayılıyor. İçişleri Bakanlığı basın açıklamamıza bile şov demişti zaten. Sanki kimsenin itiraz etmeye hakkı yoktur” dedi.

Radikal gazetesinden Pınar Öğünç, bugünkü köşesinde Nusaybin’in ölüm orucundaki Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’la yaptığı telefon görüşmesini yazdı.

Öğünç’ün "Ayşe Gökkan 'duvarın' dibinden anlatıyor" başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:

Meclis’e ilk kez başörtülü milletvekillerinin girdiği dün, farklı partilerden kadın vekiller kürsüdeyken Nusaybin’in kadın Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’la konuşuyorduk telefonda. Hayır, çalan telefonunu makamında, belediye binasında yahut Nusaybin sokaklarında açmamıştı. Sınırın sıfır noktasında, mayınlı bir askeri bölgede dünden beri oturduğu yerdeydi. Desteğe gelen halk, belediye çalışanları ve basın mensupları onu görmesin diye askeri araçlardan bir duvar yaratılmıştı. Ayşe Gökkan’ın da derdi bir duvardı, bir belediye başkanı olarak görünmezliğiydi. İki gün önce başlattığı oturma eylemi, Utanç Duvarı diye anılan bu duvarın inşaatına mani olmak için ölüm orucuna dönüşmüştü.

Bir süredir Türkiye’nin artık Suriye’deki Kürt bölgesi Rojava’ya denk düşen sınırında duvarlar yükseliyor. Ceylanpınar ve Şenyurt’taki duvarlar ilerlemiş vaziyette Gökkan’ın dediğine göre. Nusaybin-Qamişlo arası için hazırlıklar ilerlerken, 17 Ekim’de “O duvarı gerekirse canım pahasına ellerimle yıkacağım” demişti. Sonra da bir basın açıklaması yapıldı.

Aradan geçen zaman içinde bu duvarın örülmesine dair kararı hangi kurumun verdiğini ve hangi gerekçeyle dikildiğini öğrenmek istediğini anlatıyor. İçişleri Bakanlığı’na, Milli Savunma Bakanlığı’na, Mardin Tugayı’na, Mardin Valiliği’ne, Nusaybin Kaymakamlığı’na sormuş. Hiçbir kurumdan cevap gelmemiş. Sadece, o da resmi olmayan bir biçimde Nusaybin Kaymakamı’ndan şifahen duyduğu ‘bilgisinin olmadığına’ dair bir ipucu var elinde. “Sıfır noktada yapılacak işin kaydının olmaması imkânsız ama biz bilemiyoruz işte” diyor.

 

‘İtibarsızlaştırılıyorum’

 

Gökkan’ın sesinde inat, yorgunluk ve kırgınlık var. Doğru kelime kırgın galiba. Kendisi de öyle başlıyor bir sonraki cümlesine: “Bu, bana çok incitici geliyor. Yerel yönetimden sorumlu kişi olarak soruyorum, cevap verilmiyor. Dünden beri buradayım, kimse temas kurmuyor. Hatta bir yandan belediye başkanı olmak istediğim için yaptığıma dair, beni itibarsızlaştıran çirkin sözler yayılıyor. İçişleri Bakanlığı basın açıklamamıza bile şov demişti zaten. Sanki kimsenin itiraz etmeye hakkı yoktur.”

Ölüm orucuna da su verilirken dahi küçük düşürüldüğünü hissettiği için başladığını söylüyor: “Ben de ‘İstemiyorum suyunuzu’ dedim. Ölüm orucuysa, ölüm orucuna girerim”.

Pınar Öğünç'ün yazısının tamamını okumak için tıklayın