Güneydoğu'da hendek kazma olaylarının başlamasından bu yana 7 kez sokağa çıkma yasağının ilân edildiği Nusaybin’de halk her an yeni bir yasağın endişesi ile yaşıyor. Daha önce çatışmaların yaşandığı semtlerde oturanlar gıda ürünleri stokluyor. Güvenlik güçleri kurulan barikatları şimdilik uzaktan izliyor.
Mardin’in Suriye sınırındaki ilçesi Nusaybin’de gerilim sürüyor. En son 14 Aralık 2015 tarihinde ilçenin dört mahallesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı 21 Aralık tarihinde ilçe geneline yayılarak iki hafta sürdü.
Toplam 15 mahalleden oluşan ilçenin Abdulkadirpaşa, Fırat, Dicle ve Yenişehir Mahallelerinde güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonlarda 9 kişi yaşamını yitirdi, aralarında sivillerin de olduğu çok sayıda yaralı vardı.
Al Jazeera’den Can Hasasu’nun Nusaybin izlenimlerine göre, şimdi gelinen noktada ise ilçenin sınıra sıfır Zeynelabidin mahallesinde de duvarlar yükselmeye, hendekler kazılmaya başlandı. Güvenlik güçleri bir yandan hendek hareketliliğini uzaktan izlerken, öte yandan da bölgedeki varlığını başka illerden gelen özel harekât birlikleri ile güçlendiriyor. Bu durum halkta her an yeni bir sokağa çıkma yasağı ve çatışma endişesine neden oluyor.
Eş başkanlar Sara Kaya ve Cengiz Kök’ün ortak kullandığı odada makam koltuğunun yanı başında Türk bayrağı, arkasında Atatürk portresi...
Nusaybin ilçesinde ‘öz yönetim’ ilanına katıldığı iddiası ile Sara Kaya için "devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan da 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Hakkındaki suçlamalar nedeniyle, Mardin Valiliği Mahalli İdareler Müdürlüğü kararıyla görevden uzaklaştırılan Kaya, sokağa çıkma yasaklarının ciddi insan hakları ihlallerini beraberinde getirdiğini ve çözüm olmayacağını savunuyor.
Kaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkmesi'nin (AİHM) Şırnak'ın Cizre ve Diyarbakır'ın Sur ilçelerindeki sokağa çıkma yasağının kaldırılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemiyle yapılan başvuruları reddetmesine şaşırdığını söylüyor. Kaya, “Okuduğum kadarıyla gerekçeleri yeterli görmemişler. Acaba başvuranlar hangi gerekçelerle başvurdular? AİHM bizim hep güvendiğimiz bir kurumdur, kuruluştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sığınabileceğimiz tek yerdir. Herkes bu karara şaşırmış durumda" diye konuştu.
Nusaybin Belediyesi'nin hemen yanında İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Kaymakamlık binası bulunuyor. Burada yapılan yüksek düzeyli bir güvenlik toplantısı sonrasında bir emniyet yetkilisiyle ilçedeki son durum hakkında bilgi alındı.
Odanın duvarındaki dev ekrana Fırat ve Abdülkadir Paşa mahallelerinin batı tarafında yer alan köprü girişinin MOBESE görüntüsü yansıtılıyor. Görüntüler iki hafta süren son sokağa çıkma yasağının onuncu gününden. Mahalle girişindeki ana yolun ağzına parke taşlarından duvar ören yirmi kadar ilköğretim çağında çocuk. Başlarında eli kazmalı daha büyük yaşlarda bir genç duruyor...
"Bu olaylar bittiğinde her halde güneydoğu illerinde kaldırım taşı kullanılması yasaklanır" diyor emniyet yetkilisi, "Bütün yollar asfalt olur.” İnsansız hava araçlarından çekilen görüntülerde ilçenin çeşitli yollarını kesen duvarları gösteriyor. Bazı yerlerde iki metre yüksekliğe ve bir metre genişliğe ulaşan bu bariyerlere ağır makinalı tüfeklerin bile etki etmediğini" anlatıyor.
Güvenlik güçleri sokağa çıkma yasağı sırasında ilçenin Fırat, Dicle, Yenişehir ve Abdülkadir Paşa mahallelerinde bulunan silahlı gruplarla yoğun çatışmalara girdi. Ancak sokağa çıkma yasağının kaldırılmasından sonra duvarlar yeniden onarıldı, hendekler yeniden kazıldı.
Emniyet yetkilisi bu durumu kabul etmelerinin mümkün olmadığının altını çizirek sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bu işi halka zarar vermeden yapmak istiyoruz. Kesin ve net bir sonuç almadığımız sürece müdâhale etmek anlamsız. Her şey doğru zamanda olacak. Şimdilik bölgeyi uzaktan izliyoruz. Çok gerekli olmadıkça müdâhalede bulunmuyoruz. Sınırın sıfır noktasındaki Zeynelabidin mahallesinde de hendekler kazılıp, duvarlar yükseliyor. Bölgedeki hendek ve yolların 7 ton patlayıcı ile tuzaklandığını öngörüyoruz. 250 civarında silahlı PKK’lı var. Bunların arasında kırsaldan ve Suriye’den gelen teröristler bulunuyor. Devletin bu tabloyu kabul etmesi mümkün değildir. Devlet bu işten vazgeçmez. Doğru zamanda hareket ederek ilçeyi terörden tamamen temizleyeceğiz."
Toplam 120 bin nüfuslu Nusaybin’in 15 merkez mahallesi bulunuyor. Bunların beşinde barikat ve hendekler var. İlçenin geri kalanında günlük hayat sürüyor. Ancak halk, yeni bir hendek operasyonu için, her an sokağa çıkma yasağı ilân edileceği beklentisi ile yaşıyor. Emniyet güçlerinin zırhlı araçları önemli noktalarda konuşlanmış durumda.
Nusaybin'in Abdulkadirpaşa, Fırat, Dicle ve Yenişehir mahalleleri ilçenin göç ile oluşan yerleşim alanlarından. Burada yaşayanların büyük bir çoğunluğu 90'lı yıllarda Cizre, Silopi ve Hakkari gibi bölgelerden göç edenlerden oluşuyor. 'Koçer' olarak bilinen Kürt göçerler de burada yaşıyor. Bölge halkı geçmişteki yanlış uygulamalardan zarar gördüğü için, devlete muhalif tutumuyla biliniyor.
İlçe merkezini Fırat ve Abdulkadir Paşa mahallelerinden ayıran Çağ Çağ deresinin üzerindeki köprü PKK tarafından yerleştirilen bombayla kısmen tahrip edilmiş. Köprü, delikdeşik olmuş bir tanker ve arkasına örülü parke taşı duvarı ile kesilmiş durumda. Yalnızca yayaların geçebileceği bir boşluk var.
Fırat ve Abdulakadir Paşa mahallelerinin tam ortasından geçen Şirin Bulvarı boyunca birden çok duvar ve hendek bulunuyor. Araçların girmediği bölgede sivil halk, duvarların arasından, perdelerin altından geçerek yaya olarak hareket ediyor. Birkaç motosiklet ve at arabasından başak taşıt yok.
Çatışma sırasında elektrikler ve sular kesiliyor. Kör kurşunlar herkese korku saçıyor. Son çatışmalarda ölen 9 kişinin arasında kadınlar ve ileri yaşta erkeler var. Bazı insanlar, güvenlik güçlerini, hedef gözetmeksizin ateş açmakla, sivillerin ölümüne yol açmakla suçluyor. Güvenlik güçleri ise PKK’nın çocuk yaştaki gençlerin eline silah verdiğini, örgüt ateşiyle ölenlerin de devletin üzerine yıkılmaya çalışıldığını söylüyor.
Kesin olan bir konu var ki, o da çocukların bu çatışma ortamından en çok etkilenen kesim olduğu. Kalabalık ailelerin yaşadığı bu mahallelerde kurşun seslerinin susmasıyla birlikte çocuklar da soluğu sokaklarda aldı.
Dört yaşındaki Emine ve ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi Vesile harabe haline gelmiş olan sokaklarında oyun oynuyor. Sokağa çıkma yasağı olduğunda dışarı çıkmaları imkansız olduğunu, günlerce evlerinin bodrumunda gün ışığı görmeden oturduklarını anlatıyorlar.
Anneleri Behiye Hanım, kızlarını hep gülerken görmek istediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Silah patlamalarını duyar duymaz çocukların sesi soluğu kesiliyor, yüzlerinin rengi gidiyor. Bana sarılıp, öylece süngerin üzerine oturuyorlar. Yazık bu çocuklara. Okullarından, hayatlarından oluyorlar. Barış ve huzur istiyoruz.”
Şirin Bulvarı üzerindeki büyük barikatlardan biri Gurbet Aydın’ın evinin önünde başlıyor. Aydın 8 çocuğu ile birlikte çatışmalar boyunca evdeydi. Aydın, “Duvarımız delik deşik. Sokağa çıkma yasağı boyunca, evin daha korunaklı olan iç odasında çocuklarımla oturdum. Gençlerin evimizin önüne ördüğü barikata karşı değilim. Bizi mermilerden korudu. Ama ortam düzelince kalksın isterim tabii" diye konuştu.
Mahallede konuştuğumuz birçok insan, barikatların onları polislere karşı koruduğunu söylüyor. Onlara göre, "barikat olmasa polis baskınlar düzenleyerek, halkı keyfi bir şekilde tutukluyor." Ancak, bu gerekçelerin hiçbiri, "İlçenin geri kalan 10 mahallesinde neden halkın hendek kazmadığı ve yolu duvarlarla kapatmadığı" sorusuna yanıt vermiyor.
Furkan Barolay ve Ozan Kılıç 10. Sınıf öğrencileri. Onlarla mahalledeki duvarlardan birinin yanından geçtikleri sırada karşılaştım. Furkan’ın evi tam da çatışmaların yaşandığı ana yola bakıyor: Furkan, “İlk iki sokağa çıkma yasağında evde kaldık. Daha sonraki yasaklarda evimizi terk ettik. Döndüğümüzde evimizin duvarında, yan binaya geçiş için delik açılmıştı, camların hepsi kırıktı” diyor.
Furkan kendi ifadesiyle, "hak ve adaletin temini için" avukat olmak istiyor.
Nusaybin her sabah yeni bir sokağa çıkma yasağı ilan edileceği söylentisiyle uyanıyor. İlçenin ortasında haftada bir kurulan pazar her zamankinden daha kalabalık. Hendekli mahallelerin sakinleri, arabalar giremediği için, taşıyabildikleri kadar çok meyve, sebze ve kuru gıdayı yüklenmiş evlerine dönüyor.
Genç bir kadın elindeki poşetleri, dinlenmek için yere bırakırken sorularıma yanıt veriyor:
“Dün sokağa çıkma yasağı olacak dediler, herkes marketlere akın etti. Pek bir şey alamamıştık. Bugün hafta pazarı var diye biraz daha alışveriş yapalım dedik. Yılbaşından beri hep böyle. Yasak olacak diye bol bol alıyoruz. Evde çürüyor. Patates ve bakliyat gibi dayanıklı gıdaları tercih ediyoruz. Elektrik kesilir diye meyveleri de dışarda, serinde bırakıyoruz.”
Her evin bahçesinde ve balkonunda bidonlarla su depolanıyor. Fener, mum, kibrit ve çakmak, gıda malzemeleri dışında en çok alınan malzemeler. Hendeğin her iki tarafı da bir operasyonun kaçınılmaz olduğunu biliyor. Bilinmeyen tek şey "ne zaman" olacağı.