Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen ve AKP çevrelerince görüşleri dikkatle takip edilen ilahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman, İranlı yönetmen Mecîd Mecîdî'nin çektiği, arka profilden gösterilmesi nedeniyle İslam dünyasında tartışılan Hz. Muhammed'in doğumundan 12 yaşına kadar geçen hayatını konu edinen “Hz. Muhammed” filmini izlediğini açıkladı. İslam dünyasında söz sahibi olan birçok kanaat önderinden tavsiyeler alan İranlı yönetmen Mecîdî'nin, kendisine de filmi izletip, görüşlerini almak istediğini söyleyen Karaman, Yeni Şafak'taki yazısında, filmi beğendiğini ifade ederek, dikkat çeken şu notu paylaştı:
"Filmi izlemeye başlamadan önce Mecîdî'nin abdest aldığını, ayrılmadan önce de –yolda vakti geçmesin diye– namaz kılmayı teklif ettiğini önemli bir not olarak kaydediyorum."
Karaman'ın Yeni Şafak'ta "Bir film bir yapımcı" başlığıyla yayımlanan (30 Temmuz 2015) yazısı şöyle:
Geçtiğimiz Pazar günü Ensar Vakfı'mızın gelenek halini almış bulunan pikniklerinden 32.cisine katıldım. İmam Hatip ve Ensar dostları aileleri ile birlikte orada idiler, yaklaşık altı bin insanımıza maddi ve manevi ziyafetler sunuldu. Allah daim etsin, Allah rızasından başka bir maksadı olmayanlara başarılar lütfeylesin, onlardan inayetini esirgemesin. Her katıldığımda yaptığım gibi bu yılki piknikte de bir konuşma yaptım. Konuşmak için platforma çıktığımda katılanların yaş durumu dikkatimi çekti, 15-30 yaş arası gençlerimizin sayısı oldukça az idi. Bu sebeple konuşmamın bir kısmında “elektronik aletlerin elimizden aldığı, aramıza bir duvar örüğü çocuklarımız ve gençlerimizle aynı ortamı, değerleri ve hayatı paylaşabilmek için ne yapmalıyız?” sorusuna cevap aradım. Son yıllarda bu problemden şikayet etmeyene rastlamadım diyebilirim. Her tabakadan insanımız, çocuklarının ve gençlerinin elektronik ve sanal aleme intisap etmelerinden, sohbet ortamının yok oluşundan, bu intisabın birçoğu için bağımlılık haline geldiğinden şikayet ediyordu. Kitaplarda, dergilerde, medyada bu konuyu ele alan uzmanları da takip etmeye çalıştım, sonucundan emin oldukları bir çözümü dinlemek, okumak nasip olmadı. Yeşilay'ın uyuşturucudan sonra bu elektronik bağımlılığı da tedavi ve ıslah programına alması hepimizi düşündürmelidir. Ailelerin bu aletleri veya oyunları yasaklama teşebbüsleri iyi sonuç vermiyor. Sınırlamak elbette en önemli tedbir, ama bu sınırın nereden başlayıp nerede sona ereceği de bilinemiyor. Daha başka çareler keşfedilinceye kadar belki de en iyi çare bu aletlerin sunduğu malzemeyi millileştirmek olacaktır; bundan maksadım sinemadan bilgisayar oyunlarına kadar çocuklarımızı kendine çeken ve “bizden ayıran” malzemeyi bizim sanatçılarımızın ve yazarlarımızın hazırlaması, cazibeyi eksiltmeden çocuklarımıza sunması ve derdi çare haline getirmesidir. Bu farz-ı kifaye haline gelmiş bulunan faaliyete katılanlar arasından şimdilik üçünü tanıtmak istiyorum: Mecîd Mecîdî, Ali Osman Emirosmanoğlu ve Nevin Soysal Aydın. Piknikten bir gün sonra Mecîd Mecîdî ile buluşma sözü vermiştim, buluştuk ve tanıştık. 17 Nisan 1959 da Tahran'da dünyaya gelmiş bulunan Mecîdî, uluslararası film eleştirmenlerinin beğenisini kazanmış bir yönetmen, film yapımcısı ve senarist. Tahran'da Dramatik Sanatlar Enstitüsü'nde eğitim gördü. Eserleri ile önemli uluslararası etkinliklere katıldı ve birinci sınıf ödüller aldı. Peygamberimizin (s.a.) karikatürlerinin yayınlandığı Danimarka'da bu durumu protesto etmek için Danimarka film festivalinden çekildi. Bu yazıya sebep olan son eseri Sevgili Peygamberimizin doğumdan 12 yaşına kadar geçen hayatını konu edinen “Hz. Muhammed” filmidir. Henüz gösterime girmemiş olan bu üç saatlik filmi islâmî ilimlerle meşgul olan zevata göstermek, onların tavsiye, tenkit ve onaylarını almak için yola çıkmış, bu arada bana da göstermek istemiş. Değerli sinema ve sanat uzmanı İhsan Kabil beyefendinin de bulunduğu bir ortamda filmi seyrettik. Ben kendi bildiklerim, İhsan Bey de kendi alanı bakımından dikkatle izlediğimiz filmi beğendik. Bu yazının başında dikkat çekmeye çalıştığım boşluğu doldurma yolunda önemli ve güzel bir adım olduğu hükmüne vardık. İnşaallah bu film sinemalarda gösterilmeye başlar, ayrıca diziler halinde de sunulur ve Mecîdî Bey'in amacı hasıl olur; o amacını daha doğrusu saikini şöyle anlattı: “İslam ve Peygamber düşmanları dünya insanına yanlış bir İslam ve Peygamber imajı sunuyor, islamofobi gittikçe yayılıyor, ben istedim ki, doğru, aslına uygun bir Peygamber ve İslam tanıtımı yapalım, bunu da en etkili araç olarak sinema yoluyla gerçekleştirelim.” Filmi izlemeye başlamadan önce Mecîdî'nin abdest aldığını, ayrılmadan önce de –yolda vakti geçmesin diye– namaz kılmayı teklif ettiğini önemli bir not olarak kaydediyorum.
Filmin fragmanı şöyle: