Kelebek moda yazarı Yeşim Çobankent yazısında Obama'nın moda dünyasındaki etkisinden bahsediyor. Çobankent yazısında şunları kaleme alıyor;Obama’nın kazandığı zaferlerden biri de moda alanında. Henüz başkan seçilmeden önce bile hafiften ikonik bir hal almıştı Obama. Yüzü tişörtleri süsleyen ve parayla satın alınabilecek her üründe kullanılan Obama’nın imgesi Che ile yarışır hale geldi. Barack Obama bir şöhret mi yoksa bir efsane mi olacak? Cemal Süreya ikisi arasındaki farkı harikulade bir şekilde tarif etmiş: "Şöhret bir yarışı kazanmak için gerekli olan her şeyi yapan attır. Efsane ise kaybettikten sonra bile koşmaya devam eden at..." Barack Obama hem yarışı kazandı, hem de koşmaya devam ediyor. Koşarken öyle bir rüzgar yarattı ki bu rüzgara kapılmamak mümkün değil. Hele de ekmeğini zamanının ruhunu okuyarak çıkaran bir modacıysanız. Amerika bizden fersah fersah uzak Atlantik ötesi bir ülke olmanın yanı sıra, fikri bir kurgu da aynı zamanda. Bu nedenle gölgesi giderek uzuyor ve dünyanın en ücra köşelerine bile düşüyor. Tünel, Nişantaşı ve Bebek sokaklarında Obama tişörtüyle dolaşan son derece havalı genç kadınlar gördüğünüzde hiç şaşırmazsınız.
Kathy Perry’den Halle Berry'e Fizyonomik avantajlarının üstüne hatipliği, özgüveni, cool’luğu, karısının gözlerinin içine aşkla çocuklarınınkine şefkatla bakışı ve iyi giyinmesi onu "mükemmel zamane erkeği" kılıyor. Çoğulculuğu, demokrasiyi, umudu ve değişimi sahiplenmesiy ise "zamane mesihi"... Apple’ı, Starbucks’ı, GAP’i ve aklınıza gelebilecek bilumum Amerikan markalarını geride bırakarak "yılın en değerli markası" seçildi Obama. Bu "başarı"yı bileğinin hakkıyla kazandığından hiç şüphe yok, pek şikayetçi olmayacağını da düşünüyor insan. Marka değeri bir yana, aralarına katıldığı şöhretler aleminin "kahraman"a ne kadar susadığının ilan panosu oldu Sayın Başkan. Likit beyinli Lindsay Lohan’dan pragmatist Madonna’ya, "bir kızı öperek" üne kavuşan çıtır şarkıcı Kathy Perry’den kendisi gibi melez Halle Berry’ye kadar bilumum şöhretin Obama’yı samimiyetle bağrına basması biraz da bu yüzden.
Madonna
Kathy Perry
Halle Berry
Alicia Keys
Amerika daha iyisini hak ediyor Amerika elbette Bush’tan daha iyisini hak ettiğini düşündüğü için seçti Obama’yı. Obama’nın temsil ettiği, ya da temsil ettiğini iddia ettiği, değerlerin ne kadarını hayata geçirdiğini hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Şimdilik bize düşen, o zaman zarfında Obama modasını (her anlamda) harfiyen takip etmek. Bir de Obama tişörtleri giyerek türlü stiller yapan ve Guardian gazetesine janti janti poz veren genç Amerikalılar’a kulak vermek: "Barack Obama’nın belagatinden ve konuşma tarzından çok etkilendim. Söyledikleri hem anlamlı hem de ritmik." (23 yaşındaki öğrenci Viola Afrifa belli ki Obama’yı en sevdiği rap şarkıcısından ayırmıyor.) "Obama tişörtü giymemiz elbette onu desteklediğimiz anlamına geliyor. Ama bu aynı zamanda da kendimizce bir moda ifadesi." (16 ve 18 yaşındaki öğrenciler Ki ve Sei Smith.) "İnsanlar ona politik nedenlerden dolayı oy verdi. Ama geldiği yer ve ırkı da onunla özdeşleşen insanlar için büyük bir anlam ifade ediyor." (31 yaşındaki mimar Ed Ballard).
Obama’ya el atmayan kalmadı Artık iyice çılgınlaşan hediyelik ve hatıra eşya sektörünü bir kenara bırakırsak, terlikten mücevhere tişörtten gözlüğe kadar para basan bir makine haline geldi Obamania. Daha sofistike versiyonları içinse tasarımcılara başvurmak gerek. Obama ailesi sadece über süper şöhretlerin değil modacıların da sempatisini topladı. Sonia Rykiel, Juicy Couture, Vera Wang, Tory Burch, Castelbajac, Isaac Mizrahi, Derek Lam, Tracy Reese, Diane von Fürstenberg ve Vogue editörü Andre Leon Talley bu isimlerden bazıları.