Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, obezite tedavisinde bağırsakların da önemi olduğunun keşfedildiğini belirterek, "Önümüzdeki 10 – 15 yılda bağırsaklar çok önemli bir organ haline gelecek" dedi. Türkiye Diyabet Vakfı ile Türk Diyabet Cemiyeti tarafından Antalya'da Sungate Port Royal Hotel'de düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresi'nde bugüne kadar yapılan çalışmalar, basın toplantısıyla duyuruldu. Kongre Genel Sekreteri ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Profesör Dr. İlhan Yetkin, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Diyabet Bölümü Başkanı ve Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Profesör Temel Yılmaz ve Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil gazetecilerin sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, "obezite geni" diye bir kavram bulunmadığını, doğrusunun "obezite genleri" olduğunu belirttiği konuşmasında, tek bir geni çözerek obeziteyi engellemenin mümkün olmadığını söyledi. Şişmanlığın belki de tıbbi açıdan en zor problemlerden biri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Hotamışlıgil, "Bu alanda çok önemli gelişmeler oluyor, ama tek bir ilaçla da olacak iş değil" diye konuştu. Bugüne kadar diyabet ve insülin konusundaki bilimsel çalışmalarda vücuttaki şeker üzerinde yoğunlaşıldığını ifade eden Prof. Dr.Hotamışlıgil, yağların da hem heyecan verici hem de çetin moleküller olduğunu vurguladı. Bu hazine deşildikçe çok kıymetli verilerin ortaya çıktığına işaret eden Prof. Dr. Hotamışlıgil, yağların giderek sahadaki görünürlüğünü artırmaya başladığını bildirdi. Bağırsakların da vücut dengesinde çok önemli bir organ olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Hotamışlıgil, bir insanın bağırsaklarının bir yüzeye yayılması gerektiğinde, bir tenis sahasının tabanını kaplayıp yan sahaya da taşacak kadar geniş olduğunu belirtti. Bu kadar geniş bir yüzeyi kaplayacak bu organda, 3.5 – 4 milyon organizmanın yaşadığını kaydeden Prof. Dr. Hotamışlıgil, bağırsakların insan vücudundaki öneminin çeşitli nedenlerle ameliyatla kesilip atılmasıyla ortaya çıktığını ifade etti. Bağırsakların yeni bilimsel gelişmelerde ve tedavi yöntemlerinde önemsenmeye başlandığını anlatan Prof. Dr.Hotamışlıgil, "Önümüzdeki 10-15 yıl içinde çok önemli bir organ haline gelecek" dedi. Prof. Dr. Hotamışlıgil, bağırsakların obezite olgusundaki önemini ise şişman bir farenin bağırsak muhteviyatının zayıf bir fareye aktarıldığı deney sonrasında zayıf farede obezite geliştiğinin görüldüğü örneğiyle açıkladı. Diyabet 2020 Projesi Prof. Dr. Temel Yılmaz ise Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Diyabet Federasyonu ve Sağlık Bakanlığının onayı ile Diyabet 2020 Projesi'nin hayata geçirileceğini kaydetti. Diyabetli hasta hakları, diyabet ekonomisi, çocukluk çağı diyabeti ve tedavide görev alan kişilerin bu hastalığın yönetimindeki rolü gibi 10 başlık altında Türkiye'de diyabetle ilgili herkesin işin içine gireceği bir platform oluşturulacağını kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, "Herkes görüşlerini internet, faks veya kitle iletişim araçları yoluyla gönderebilecek. Bu projeye görüş veren herkesin ismine yer verileceği 10 ayrı kurul tarafından ortak bir rapor hazırlanacak" diye konuştu. Raporun Sağlık Bakanlığı ve Uluslararası Diyabet Federasyonu için sağlam bir veri olacağını bildiren Prof. Dr. Yılmaz, "Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere örnek olacak bir proje olarak tavsiye edilmesi kararı alındı" dedi. Prof. Dr. Yılmaz, bir soru üzerine okul kantinlerinin obeziteyi tetikleyen yerler olduğuna da dikkati çekti. Prof. Dr. Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyabetli 20 anne, okul çağındaki çocuklarının okuldaki beslenmesi üzerine düşünüp Türkiye Diyabet Vakfına bir proje sundu. Biz de İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğüne yazı yazarak onay aldık. 10 okul denetlendi. Yüzde 8'inde meyve, yüzde 14'ünde salata, yüzde 40'ında süt, yüzde 65'inde ayran, yüzde 100'ünde ise cips, sosis, hamburger ve kolalı içecekler olduğu belirlendi. Biz ülke olarak her yıl okula yeni başlayan 5 milyon çocuğu devlet kanalıyla fast food kültürüne alıştırıyoruz." Bu nedenle, üniversitelerden uzmanların ve TÜBİTAK temsilcilerinin katılımıyla 50 kişilik Ulusal Beslenme Platformu oluşturulacağını anlatan Prof. Dr. Yılmaz, bu platformun, sahipsiz alan olan, kimsenin doğrudan sorumluluk üstlenmediği beslenme programını ele alacağını bildirdi. Prof. Dr. Yılmaz, "Alan sahipsiz olduğu için bilimle ilgisi olmayan kâbus gibi adamlar, otçular, vitaminciler çeşitli diyet ve beslenme yöntemleriyle gazetelerde boy gösteriyor. Bu platform, bunların karşısına çıkacak" diye konuştu. (AA)