Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz, obezitenin gelişiminde kök hücrelerin rolü olduğunu, bu bulgularının İngiliz ve Amerikalı bilim insanlarınca da onaylandığını bildirdi. KÖGEM Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz, yaptığı açıklamada, KÖGEM laboratuvarlarında yürüttükleri çalışmalarda obezitenin (vücutta aşırı yağ dokusu birikimi) bir kök hücre hastalığı olabileceğine ilişkin önemli kanıtlar elde ettiklerini, bunu geçen yıl aralık ayında kamuoyuyla paylaştıklarını söyledi. Yüksek tansiyon, diyabet gibi kronik hastalıkların ana nedeni olarak kabul edilen obezitenin, dünyanın en büyük sorunlarının başında geldiğini ifade eden Prof. Dr. Karaöz, "Başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde bu sorun daha belirgin. Bu yüzden birçok bilim insanı, obezitenin tedavisi ve engellenmesine yönelik çalışmalar yapıyor" dedi. ‘Obezitenin gelişiminde kök hücrelerin rolü onaylandı’ Prof. Dr. Karaöz, Harvard Üniversitesinin Türk doktorlarından Umut Özcan ve arkadaşlarının "caperonlar" olarak adlandırılan bir grup ilaç ile tedavi edilen yağlı diyete tabi tutulmuş obez farelerde ciddi kilo kaybı sağladıklarını bildirdi. İngiliz bilim insanlarının da insanlarda göz iltihabı ve nezleye neden olan "adenovirus 36" denilen bir virüsün kök hücreleri etkileyerek yağ hücrelerine dönüştürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Karaöz, obez insanlarda bu virusun antikorunun yüzde 30 oranında rastlandığını duyurduklarını belirtti. Prof. Dr. Karaöz, her iki araştırmanın da kendi araştırmalarının sonuçlarını destekler nitelikte olduğuna dikkati çekti. KÖGEM laboratuvarlarında yürüttükleri çalışmalarda organizmada insülin salgılamadan sorumlu hücreler ile kök hücreleri birlikte kültür ettiklerinde kök hücrelerin yağ hücrelerine dönüştüğünü tespit ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Karaöz, şöyle dedi: "İngiliz ve ABD'den bilim insanları da bu kez bir virusun yine kök hücreleri etkileyerek yağ hücre artışına neden olduğunu bildirdiler. Dolayısıyla obezitenin gelişiminde kök hücrelerin rolü olduğu bu iki araştırmayla da onaylanmış oldu." Prof. Dr. Karaöz, viral bir enfeksiyonun kalıcı obeziteye neden olduğu düşüncesinin, biraz tartışmalı olduğunu bildirdi. ‘Leptin hormonuna karşı direnç engellenebilirse’ Vücuttaki yağ hücrelerinden salgılanarak beyindeki hipotalamus bölgesine etki eden ve yeme isteğini azaltarak, vücudun enerji harcamasını arttıran leptin adı verilen bir hormon olduğunu belirten Prof. Dr. Karaöz, şu bilgileri verdi: "İştah engelleyici işlevi bulunan yağ hücrelerinden salgılanan leptin, şişman bireylerin beyinlerindeki reseptörlere bağlanamadığından işlev görememekte, dolayısıyla tokluk hissinin algılanmasında sorunları bireyler daha çok yemekte ve şişmanlamaktalar. Obezitede artan yağ hücrelerinin çok yemeye bağlı olarak pankreastan fazla ve sürekli insülin salgılanması sonucu özellikle karın bölgesindeki yağ dokusundaki mevcut kök hücrelerin yağ hücrelerine dönüştüğünü laboratuvarlarımızda yaptığımız deneyler sonucu öngörüyoruz. Bu durumun devamında ise bu kez obezite pankreastan salgılanan ve şekerin vücut hücrelerince kullanılmasını sağlayan insülin hormonuna karşı direnç gelişmekte ve tip 2 diyabet denilen şeker hastalığı ortaya çıkabilmektedir." Dr. Özcan ve arkadaşlarının halen kullanımda olan "caperonlar" olarak adlandırılan bir grup ilacın leptin direncini engellemede işlev gördüğünü fare deneyleriyle gösterdiklerini ifade eden Prof. Dr. Karaöz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer bu ilaç insanlarda da işe yararsa, yani leptin hormonuna karşı beyinde oluşan direnç engellenebilirse sistem bu kez normal çalışabilecek, dolayısıyla obeziteye neden olan faktörlerden en azından biri elemine edilmiş olacak. Sonuçta, daha az yeme isteği ve daha az ve sürekli olmayan insülin salınımına bağlı olarak bizim ileri sürdüğümüz mekanizmaya göre kök hücrelerden daha az yağ doku sentezi gerçekleşecek." Obezite ile virüs arasındaki ilişki İnsanlarda yapılan çalışmalarda insülinin leptin konsantrasyonun yükseltilmesinde akut bir etkisinin olmadığını gösterdiğini bildiren Prof. Dr. Erdal Karaöz, şunları söyledi: "Sadece, kronik olarak yüksek insülin seviyelerinin leptin konsantrasyonunu belirgin şekilde arttırdığı gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda da uzun süreli olarak insülin üreten hücrelerle ortak kültüre ettiğimiz kök hücreler, kronik olarak insüline maruz bırakıldıklarında yağ hücrelerine dönüşebildiler. Sonuçta, bu yağ hücrelerince üretilen leptin sentezi artacak ve şayet beyinde leptine karşı bir direnç varsa sonuç obezite olacaktır. Obezite ile virüs arasındaki ilişkide ise bu virüsün kök hücreleri enfekte ederek yağ hücrelerine dönüştürmesinden ziyade leptin direncine neden olduğu gösterilebilirse sonuçlar daha değerli olacaktır." (AA)