Öcalan: Devleti demokrasiye koşar adım gitmeye mecbur bırakmalıyız

Öcalan: Devleti demokrasiye koşar adım gitmeye mecbur bırakmalıyız

PKK lideri Abdullah Öcalan DTK 7. Olağan Kongresi'ne gönderdiği mesajda, “Siz bütün Kürdistan halklarının temsilcilerisiniz. Gücünü bu gerçeklikten alıp klasik devlet zihniyet ve ritüellerinden uzakta devrimci bir özle bütün bölge ve dünya halklarına bir öz yönetim inşasında nasıl yaratıcı olunması gerektiğini göstermekle mükellefsiniz” dedi.

Öcalan, sözlerini “Özcesi, devletçi zihniyeti aşan toplumcu bir demokratik çözüm mekanizmasını kurmamız gerektiğini belirtmekteyim. Hatta ortaya çıkacak model ile devletçi anlayışı sorgulatacak, devlet üzerindeki toplumsal baskıyı sadece Kürdistan’da değil, her yerde ayağa kaldıracak, bu yönüyle de devleti de demokrasiye koşar adım gitmeye mecbur bırakacak bir pratikten bahsetmekteyim” şeklinde sürdürdü.

Bianet’in haberine göre, DTK Daimi Meclis üyesi Osman Özçelik'in açılış konuşmasıyla başlayan kongrede HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DBP eş genel başkanları Kamuran Yüksek ve Emine Ayna, DTK eş başkanları Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk, Mehmet Öcalan, Osman Baydemir, HDP'li milletvekilleri, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, PYD Eş Başkanı Asya Abdullah, AB eski parlamenteri Feleknas Uca, Avrupa Êzidi Federasyonu temsilcileri yer aldı. Divan için Mülkiye Birtane, Selçuk Mızraklı, Şehmuz Bayhan, Hilmi Aydoğdu, Saliha Aydeniz ve Aynur Özgür isimleri üzerinde yapılan öneriler oy birliğiyle kabul edildi. Divan üyesi HDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin çağrısıyla 6-7 Eylül’de hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu.

Ardından Öcalan'ın mesajının Kürtçesini Mülkiye Birtane, Türkçesini Ayla Akat Ata okudu.

Öcalan’ın mesajı şöyle:

 "Birinci paylaşım savaşı sonrası ulus devlet yapılanmaları üzerinden en amansız sömürü sistemine tabi tutulan Ortadoğu coğrafyasının kaotik bir alt üst oluşu yaşadığı, dayatılan tüm hegemonik politikalara karşı halklarımızın tarihi bir ayağa kalkış ile insanlığa yeni bir doğrultu çizmeye çalıştığı kritik bir dönemden geçiyoruz. Şüphesiz ki ulus devlete sırtını dayamış kapitalist modernitenin en amansız sömürüsüne maruz kalmış yerlerin başında Kürdistan; inkâr, imha ve asimilasyona dayanan hegemonik politikalara en fazla uğramış halkların başında ise Kürt halkı başta olmak üzere kadim Kürdistan halkları gelmektedir. Son yüz yılın Kürdistan'daki özetinin tarihi bir zulüm-başkaldırı diyalektiği üzerinden geliştiğini söylemek sanırım yanlış olmaz.

Kürt halkının birlikte yaşadığı kadim halklarla birlikte özgürlük ve adalet arayışı son otuz yılda Özgürlük Hareketi ile birlikte vücut bulmuş, ortaya çıkan düzey ile öz güce dayalı birlikte yaşamın formülü Demokratik Ulus çözümünde ete kemiğe kavuşmuştur.

İçinden geçtiğimiz tarihi süreç, bu yönüyle ulus devlete karşı Demokratik Ulus'un, zora dayalı devletçi dayatmalara karşı kendini örgütleyen ve yöneten Özgür Toplum'un tarihi zaferine gebedir. Kuşkusuz ki, baskıcı ceberut devlet uygulamalarına ve halklarımızı kültürel soykırıma tabi tutan ulus devlet yapılanmalarına karşı en güçlü itirazın yükseldiği Kürdistan coğrafyası böyle bir zafere ev sahipliği yapabilecek en önemli alan olarak tüm Ortadoğu halklarına hatta tüm insanlığa göz kırpmaktadır.

Bundan dolayıdır ki, tarihin en kanlı saldırılarına maruz kalmış Kürdistan coğrafyası ve halkı güncelde de kapitalist modernist güçleri ve onların öne sürdüğü tetikçi çetelerin en vahşi saldırılarının hedefi haline gelmiştir.

Bu vahşi cendereden kurtulmanın ve insanlığı kurtarmanın yegâne yolunun özgür bireylerin oluşturduğu politik ve ahlaki örgütlenmeyi esas alan Özgür Toplum olduğu gerçeğinin altını tekrar önemle vurgulamak isterim.

Buradan hareketle Kongrenizin gerçekleştireceği Genel Kurulun ve içine gireceği yeniden yapılanmanın özgür toplumlara dayanan Demokratik Ulus inşasında tarihi bir rol ve misyona sahip olacağı açıktır. Bu rol ve misyona denk düşecek başarının ise geçmişin nitel ve nicel örgütsel yetersizliklerini aşma, dönemin gerektirdiği yaratıcı çalışma tarzı tempo ve performansı yakalayacak özverili bir ruhla kendini 'özgür yaşamı' inşaya katma olduğunu vurgulamak isterim. Kendi içine kapanmış, kendini tekrarlayan dar tartışmalar üzerinden adeta statükoya doğru evrilen çalışma yöntemini mahkûm ettiğimi de en baştan vurgulamam gerekir.

Yaşadığı toplumun siyasi, demokratik, ekolojik, ekonomik, güvenlik, hukuki, kültürel ve cinsiyet temelli tüm sorunlarını aşmayı esas alan, bu temelde toplumun tamamını kapsamayı ilke edinen öz gücün ve öz yönetimin devasa çözüm olanaklarını açığa çıkaran demokratik bir dinamikten bahsettiğimi belirtmem gerekir. Bu kadar önemli ve tarihi sorumlulukları yerine getirmek için devlet olmayı amaçlayan yada devletten beklentili bir yaklaşımı esas alan devletçi bir zihniyet yerine toplumsal dinamiği açığa çıkaran öz örgütlülüğe dayalı bir öz yönetim zihniyetinin gelişmesine ihtiyaç duyulduğu açıktır. Çünkü devlet geçmişinden beri egemenlerin bir baskı aygıtı olmuştur. Bunu da en çok kurumları ve ritüelleri ile gerçekleştirmiştir.

Siz bütün Kürdistan halklarının temsilcilerisiniz. Gücünü bu gerçeklikten alıp klasik devlet zihniyet ve ritüellerinden uzakta devrimci bir özle bütün bölge ve dünya halklarına bir öz yönetim inşasında nasıl yaratıcı olunması gerektiğini göstermekle mükellefsiniz. Özcesi, devletçi zihniyeti aşan toplumcu bir demokratik çözüm mekanizmasını kurmamız gerektiğini belirtmekteyim. Hatta ortaya çıkacak model ile devletçi anlayışı sorgulatacak, devlet üzerindeki toplumsal baskıyı sadece Kürdistan'da değil, her yerde ayağa kaldıracak, bu yönüyle de devleti de demokrasiye koşar adım gitmeye mecbur bırakacak bir pratikten bahsetmekteyim.

Son savunmalarımda da dile getirdiğim bu pratik hususlar ve Demokratik Ulus çözümü için daha fazla yoğunlaşmayı esas almalı, tartışma ve çalışma yöntemleri ile bu hususta tarihi geliştirici rolünüzü mutlaka yerine getirmelisiniz. Kapitalist modernitenin zulüm cenderesinde inim inim inleyen halklarımızı özgürleştirmeyi esas almalı, bu özgürlük ateşini tüm Ortadoğu halklarına ve insanlığa taşımayı tarihi bir görev olarak bilince çıkarmalısınız. Gerekçeli yenilgileri değil, gerekçesiz zaferleri yaratacağınıza olan inancımla kongrenizi selamlar, bu onurlu insanlık yürüyüşünde hepinize başarı dileklerimi sunarım."