Öcalan'ın yakalanmasının üzerinden 20 yıl geçti

Öcalan'ın yakalanmasının üzerinden 20 yıl geçti

DW Türkçe - Felat Bozarslan

27 Kasım 1978'de 21 arkadaşı ile birlikte PKK’yı kurduğunda 29 yaşındaydı Abdullah Öcalan. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce Suriye’nin başkenti Şam’a gitmiş ve yakalanıp Türkiye’ye getirildiği 1999 yılına kadar PKK’yı buradan yönetmişti. 15 Şubat 1999’da yakalanması Türkiye’nin batısında sevinç, PKK’yı destekleyen kitlelerin yoğun olduğu doğuda ise hayal kırıklığı yarattı. Ömür boyu hapis cezasını çektiği İmralı’da zaman zaman devlet görevlileriyle de görüştü, 2013 yılında başlayan çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden biri oldu. Sürecin 22 Temmuz 2015'te sona ermesi ile uzun süre haber alınamayan Öcalan, 11 Eylül 2016 ve 12 Ocak 2019'da kardeşi Mehmet Öcalan ile iki kez görüştü.

"Öcalan'ın muhatap alınması lazım"

Cezaevinde geçen yirmi yıla rağmen Öcalan’ın Kürtler üzerinde hâlâ etkisi olduğu hissediliyor. Bu etkinin en net görülebildiği yer ise Diyarbakır.

Çözüm sürecinin ardından başlayan hendek olayları ve çatışmaların sıçradığı yerlerden biri olan Diyarbakır’da, son 2 yıldır ciddi bir normalleşme göze çarpıyor. Çatışmalar artık yok denecek kadar az. Şehirlerdeki sokak olayları tümden bitmiş, yürüyüş ve eylemler ise çok az kitle toplayabiliyor.Bölgede yaşanan normalleşme, birçok kişinin gündelik sorunlarına dönmesine yol açmış. Siyaset artık popüler konulardan biri gibi görünmüyor. Yine de Yenişehir ilçesinde bulunan Yüksek Kahve, siyaset konuşanların buluşma noktası.

Hüseyin Sönmez 38 yaşında. İşsiz ve zamanının çoğunu Yüksek Kahve’de geçiriyor. Ona göre Öcalan barışın simgesi. Sönmez, "Antik Yunan'da zeytin dalı nasıl barışı simgeliyorsa, Öcalan da benim için barışı simgeliyor. Sözleri halen üzerimizde etkili. Öcalan’ın muhatap alınması lazım” diyor.

Mehmet Aydın da yakın düşüncelere sahip. 30 yaşında ve esnaf olan Aydın, Öcalan’ın yakalanmasının kendisinde hayal kırıklığı yarattığını söylüyor; "Bugün toplumda bir sessizlik olsa da Öcalan’ın etkisi devam ediyor. Kürtlerin bir lideri varsa Öcalan’dır, milyonların kabul ettiği bir liderdir.”

“Hendek olayları etkisini azalttı”

58 yaşındaki emekli Osman Durmaz, çoğu kişi gibi fotoğrafının çekilmesini istemiyor. Hendek olaylarının Öcalan ve PKK’nın etkisini kırdığını söylüyor.

"Hendek olaylarından sonra Öcalan’ın etkisi azaldı. Çok geri planda kaldı. Cezaevinde olan bir Öcalan benim için liderlik vasfı taşımıyor. Biz Kürtler artık PKK ve Öcalan ile anılmak istemiyoruz. Sadece huzur istiyoruz.”

Osman Durmaz ile birlikte oturan ve ismini vermek istemeyen bir vatandaşın anlattıkları da benzer. 50 yaşlarında ve inşaat işçisi olan bu kişi, hendeklerin Öcalan’ı da Kürt milletini de bitirdiği görüşünde.

Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde kafeterya işleten 33 yaşındaki Özgür Güven ise Öcalan’ın halk üzerindeki etkisini ‘Kürtleri var etme’ olarak değerlendiriyor: "Kürtleri yoktan var etme noktasında çok ayrı bir yeri var. Bütün dünyada, Avrupa’da Öcalan’a çok önem veriliyor. Benim için hala en büyük aktör ve güç Öcalan’dır.”

"Öcalan kült lider”

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Doçent Doktor Vahap Coşkun, Kürt siyaseti üzerine araştırmaları ile tanınıyor. Çözüm sürecinde Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan Coşkun’a göre Öcalan kült bir lider ve PKK tabanı üzerindeki etkisi devam ediyor.

Coşkun, "Bunu çözüm sürecinde görmek mümkün. Orada Öcalan’ın çağrısı PKK tabanı açısından kabul edilebilen ve siyaset üretilebilen bir çağrı haline geldi. PKK halen Öcalan üzerinden siyaset yürütüyor ve söylemlerini Öcalan'a bakarak belirliyor. Eğer devlet PKK ile tekrar irtibata geçecekse bu irtibatın temel noktalarından biri Öcalan’ın varlığı” şeklinde konuşuyor.

“Fiili liderlik yapamaması, örgüt üzerindeki etkisini zayıflattı”

Coşkun, Öcalan’ın etkisini değişen koşullarını da göz önünde bulundurarak şu değerlendirmeyi yapıyor: "1999'dan önce örgütü direkt yöneten, kendisine yönelik muhalif bir öğeyi rahatlıkla devre dışı bırakabilen, yani fiili olarak liderlik yapan bir Öcalan vardı. 99'dan sonra devletin hapishaneye koyduğu, mahkûm ettiği, örgüt ile bağını kestiği Öcalan var. Devlet ile çeşitli şekillerde teması olan, ama örgütü fiili olarak yönetme kabiliyetinden yoksun bir Öcalan var. Örgüt açısından 99’daki süreç farklı bir dönemdi. Öcalan’ın yerine ikinci bir isim çıkarmamaya özen gösterdiler. O'nun liderlik makamını sürekli boş tuttular. Ancak, Ortadoğu’da çok ciddi gelişmeler yaşanıyor ve gelişmeler karşısında her gün yeniden karar vermek zorundasınız. Dolayısıyla fiili olarak Öcalan’ın liderlik etmemesi, kaçınılmaz bir şekilde örgüt üzerinde etkisini zayıflattı."

Öcalan'ın kurucusu olduğu PKK'nın eylemleri ve güvenlik güçlerinin operasyonları sonucunda bugüne kadar 40 binden fazla kamu görevlisi, sivil vatandaş ve PKK'lının hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. PKK, Türkiye'nin yanı sıra Avrupa Birliği, NATO, Amerika Birleşik Devletleri ve bir çok devlet tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor. 1984'te devlete karşı ilk silahlı eylemini yapan PKK ile mücadelede Türkiye'nin bugüne kadar 350 milyar dolardan fazla para harcadığı tahmin ediliyor. PKK, bugün de Türkiye'nin en önemli güvenlik sorunlarından biri olmayı sürdürüyor.

51 yaşında girdiği cezaevinde 20 yıl geçiren Öcalan ise artık 71 yaşında. İmralı’da geçen 20 yıla karşın bugün halen 313 kişi onun için açlık grevi yapıyor.