'Öcalan Türk halkına seslenebilmeli'

'Öcalan Türk halkına seslenebilmeli'

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ile Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, Diyarbakır'da üzerinde Abdullah Öcalan'ın fotoğrafı ile Kürtçe 'Güneşe giden yol. Demokratik bir çözüm için Öcalan'a özgürlük' yazısı bulunan pankartın önünde Abdullah Öcalan'ın doğum yeri olan Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi'ne bağlı Ömerli (Amara) Köyü'nde 4 Nisan'da düzenlenecek yürüyüşle ilgili basın toplantısı düzenledi.

Öcalan'ın doğum günü nedeniyle 4 Nisan'da köyünde kitlesel bir yürüyüş düzenleneceğini kaydeden Tuğluk, bu yılki yürüyüşe, sivil toplum örgütleri, Kürdistan'ın 4 parçasından bazı siyasi parti temsilcileri ile Türkiyeli aydınlar ve sanatçıların da katılacağını söyledi.

Ömerli Köyü'nde geçmiş yıllardaki gibi klasik bir doğum günü etkinliği yapılmayacağını belirten Tuğluk, Kürtlerin çeşitli anlamlar yüklediği bir yürüyüş gerçekleştirileceğini söyledi. Tuğluk, şöyle dedi, "4 Nisan Kürt halkının özgürlüğe yürüyüşünü ifade ediyor. Yani kör talihinin ve çaresizliğinin yeniden kendine gelme, kendi kimliğini kazanma, varlığını açığa çıkarma günü olarak anlamlandırılıyor. Biz Amara yürüyüşünü bu anlamı itibariyle son derece önemsiyoruz. Özellikle sayın Öcalan'ın son süreçte geliştirdiği demokratik barışçıl çözüm noktasındaki iradesini sahiplenmeyi de ifade edecek Amara yürüyüşü."

 

'Sayın Öcalan'a güceniyoruz'

 

Tuğluk, barışı devletin veya iktidarın altın tepside kendilerine sunmayacağını belirterek, "Barışı çözümü kendi mücadelemizle getireceğiz. Kendimize, halkımıza sayın Öcalan'a, Kürt hareketine güveniyoruz ve devleti de bu iradeye, bu barış ve çözüm iradesine saygılı olmaya ve buna bir anlam biçmeye davet ediyoruz" dedi.

 

'Öcalan ve Türk halkı arasındaki bariyerler kaldırılmalı'

 

4 Nisan yürüyüşüne devletinde anlam biçmesi gerektiğini belirten Tuğluk, şunları söyledi, "Bir halk, bir toplum, eğer sayın Öcalan etrafında bir iradeleşme yaşıyorsa, bunun da bir anlamı, karşılığı devlet nezdinde de olmalı. Bir şans olarak görüyoruz sayın Öcalan'ı. Hem Kürt hem de Türkiye halkları açısından. Devletin de sayın Öcalan'ın rolü ve misyonu noktasındaki zaten muhatap alarak bunu kabul etmiş. Ama barışçıl katkılarını, bu sürece daha aktif, işlevsel katılımı sağlaması için de İmralı tecrit sistemini ortadan kaldırması gerekiyor ve sayın Öcalan'ın hem müzakere koşularının yaratılması ve artık özgürlüğüne giden sürecin Türkiye devleti ve toplumu tarafından da kabul edilmesi gerekiyor."

 

'Türk halkına hitap edebilmeli'

 

Türk halkıyla Öcalan arasında oluşturulmuş bariyerler olduğunu söyleyen Tuğluk, bir kara propaganda bulunduğunu ve bunun önüne geçilmesi gerektiğini söyledi. Tuğluk, "Sayın Öcalan'ın direkt Türk halkına hitap edeceği koşulların yaratılması gerekiyor. Direkt Kürt ve Türk halkına ulaşabilmeli, mesajlarını iletebilmeli" dedi.

Bunun çözüm sürecine katkısı olacağına inandığını belirten Tuğluk, mevcut İmralı koşularında 100 yılık tarihsel bir sorunun çözümünü beklemek, böyle bir misyon yüklemek; 13 metrekarelik bir hücrede bu misyonu oynamasını beklemenin doğru olmadığını söyledi. Tuğluk, "Artık bazı bariyerlerin aşılması gerekiyor. Bu konuda Kürt halkı çok hassastır. Sayın Öcalan konusu bizim için önemli bir hassasiyettir. Bu hassasiyetin de dikkate alınması gerekir. Gerçekten bir barış ve çözüm için artık geçmiş zihin kodlarıyla, geçmiş paradigmayla sorunun çözümünde yol alamayız. Bir zihinsel değişim, yeni bir bakış açışı yaratmak zorundayız" diye konuştu.

 

'Türk: Devlet yürütüyor diye, Kürtler sesiz kalamaz'

 

DTK Eşbaşkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk de, "Abdullah Öcalan'ın Newroz'da vermek istediği mesaj"ın önemine dikkat çekti. Türk, "Sayın Öcalan söyle bir giriş yapıyordu. İsyan ettik biz devlete, çünkü demokratik zeminde kendimizi ifade etme şansımız yoktu. Bir isyan hareketi olarak doğduk diyor. Ama bugün geldiğimiz noktada Kürtler, demokratik siyaset yürütebilecek, örgütlenecek, hakkını, hukukunu demokratik olarak tartışabilecek bir zemindedir diyor. Burada yeni bir mücadele dönemi, yeni bir stratejik yaklaşım ortaya çıkıyor. Biz burada mücadele bitmiş gibi de Kürtler hiç sesini çıkarmasın, devlet yürütüyor gibi bir mantıkla yaklaşamayız. 4 Nisan'da Amara yürüyüşü Kürt halkının sayın Öcalan'ın Newroz'da ortaya koyduğu düşünceleri desteklediğini, bu sürecin arkasında olduğunu ifade eden yeni bir dönemin başlangıcı ve bunun yanıtıdır" dedi.

 

'Süreçler bir günde çözümlenemez'

 

Başbakan Erdoğan'ın 'silahların susması değil, bırakılması gerektiği' yönündeki konuşmasını değerlendiren Türk, şunları söyledi, "Tabii ki başından beri Kürtler açısından, ortaya koyulan yol haritası belli. Silahların susması demokratik zeminde diyalog yoluyla sorunların çözümü için bir alan açılması, bir fırsatın yaratılmasıdır. Bu bütün fırsatlar ve anılan alanın nasıl kullanıldığı, nasıl yaklaşıldığı konusunda niyetler ortaya çıktığı zaman demokratik, toplumsal bir uzlaşmayı esas alan bir yaklaşım ortaya çıktığı zaman, zaten sayın Öcalan diyor bir normalleşme süreci başlayacak. Tabii ki bu süreçler bir günde çözümlenemez. Güven de bir günde ortaya çıkmaz. Elbetteki herkesin kendine göre hassasiyeti var bir güven ortamının yaratılması için hepimizin çaba göstermesi gerekir. Bunlar süreçlerle ilgili şeylerdir. Sayın Başbakan tabii ki kendisine göre nasılsa Türkiye toplumunun hassasiyetini düşünerek konuşuyorsa, biz de halkımızın hassasiyetini düşünerek konuşacağız."

Tuğluk ise aynı konuda, "Zaten Kürt meselesi demokratik zeminde çözülürse silahlara artık gerek kalmaz. Bu irade de artık ortaya çıkmıştır" dedi.