Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, HDP tarafından Abdullah Öcalan'ın "tarihi mektubu"nun okunacağı açıklanan Diyarbakır'daki 21 Mart Newroz'unda "Diyarbakır’da 1 milyona yakın bir insanın toplandığı Nevruz meydanında Türk Bayrağı asılamaz mı?" sorusuna cevap aradı. "Meydanda herkesin eline Türk Bayrağının verilmesini beklemek ya da meydanının Türk Bayrağı ile donatılmasını istemek gerçekçi olmaz" diyen Selvi, şöyle devam etti:
"Düşünün sembolik değeri yüksek yerlerde ya da belli bir sayıda katılımcının elinde Türk Bayrağının da dalgalandığı Nevruz meydanında barış konuşuluyor. Bu görüntünün Karadeniz’de, Ege’de yansıması nasıl olur? Bin tane açıklama yapın, yüz defa söz verin tek bir kare bayrak görüntüsü tüm algıları yıkar."
Selvi'nin Yeni Şafak'ta "Nevruz’da Türk Bayrağı" başlığıyla yayımlanan (16 Mart 2015) yazısı şöyle:
Hükümet ile HDP’nin ortak açıklamasından sonra çözüm sürecinde mekanizmalar hızlandı. İzleme komitesinde yer alacak isimler için HDP heyeti, Ankara-İmralı ve Kandil arasında mekik dokuyor.
Öncelikle dikkat çekmek istediğim birkaç nokta var. İzleme komitesinin sayısının fazla olması istenmiyor. Karar alma ve hızlı hareket edebilme açısından komitenin 7 kişiden oluşması planlanıyor.
İzleme komitesi göreve başladıktan sonra Kandil ve İmralı ile görüşecek. Hükümetle bir araya gelecek.
Peki izleme komitesi 21 Mart öncesine yetişir mi? Zor gözüküyor. Ama bu hafta içerisinde iki önemli adım atılacak. 1-Öcalan’ın yanındaki mahkumların değişimi başladı. 2-KCK’lı hasta mahkumların tahliyesine başlanılması.
Eğer Kandil süreci tıkamak için yeni engeller çıkarmazsa, Nevruz’dan sonra izleme komitesinin göreve başlayarak, sürecin hızlanması bekleniyor.
Bu süreçte kritik eşiklerden birini de Öcalan’ın Nevruz mesajı oluşturacak. Mesaj görüntülü mü yoksa sesli mi olacak tartışmaları geride bırakıldı. Bu aşamada görüntülü ya da sesli mesaj düşünülmüyor. Öcalan, içeriği güçlü bir mesaj verebilir.
Öcalan’ın, “Demokratik siyaset” ve “Tarihdaşlık” gibi unsurlara değinmesi, 10 madde de sıraladığı önerilerinin ruhunu oluşturan, “Gelecek perspektifi”ni paylaşması bekleniyor. 2013 Nevruz mesajında Öcalan, silahların bırakılması sürecini başlatmıştı. Ancak Kandil’in Gezi süreciyle birlikte geri çekilmeyi durdurmasıyla çözüm süreci, bir anlamda “Çatışmasızlık dönemi” olarak devam etmişti. HDP-Hükümet ortak açıklamasından sonraki aşama ise Öcalan tarafından , ”Tahkim edilmiş çatışmasızlık süreci” olarak tanımlanıyor.
Öcalan’ın 2015 Nevruz’unda vereceği mesajların 2 yıl önceki açıklamasının bir benzeri olması beklenmiyor elbette ki. Eğer 2 yıl önceki mesajın bir benzeri olacaksa, Nevruz açıklamasına gerek var mı? Bir ileri adıma ihtiyaç var.
Çözüm sürecinin başarıya ulaşması adına, yasal düzenlemelerin yapıldığı, ortak açıklama ile PKK’nın silah bırakma gündemiyle kongresinin toplamasının istendiği bir noktaya ulaşıldı. 2013 Nevruzu'nda Öcalan’ın niyet beyanı vardı.
HDP-Hükümet ortak açıklamasında ise bir adım ileri atılıp, karşılıklı irade ortaya konuldu. Burada bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Ortak açıklama talebi Öcalan’dan geliyor. Hükümet kendi arasında tartıştıktan sonra, çözüme hizmet edecekse neden olmasın diyor. Eğer Kandil’in direnişi olmasa bu açıklama 4 Şubat’ta yapılacaktı. Sürecin kilometre taşlarından birini oluşturan ortak açıklamada Öcalan, PKK’ya, ”Silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi kararı vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum” çağrısını yapmıştı.
Öcalan’ın Nevruz mesajında bir adım daha ileriye gitmesi beklenebilir mi? Aldığım sinyaller o yönde. Öcalan, Nevruz mesajında PKK kongresinin toplanması için bir tarih verebilir. PKK kongresinin silah bırakma gündemiyle Nisan ayında toplanması çağrısı yapabilir. Bu güçlü bir beklenti mi? Bu hafta içindeki trafiğe dikkat etmekte yarar var. Çözüm sürecinde algı yönetimi de çok önemli bir yer tutuyor. Ne yaptıysak, Kürt sorununu bölünme tartışmalarının gölgesinden bir türlü kurtaramadık. Türkiye’nin bütünlüğü açısından tarihi bir süreç yönetiliyor ama bölünme kaygısı henüz zihinlerden izale edilebilmiş değil. Önceden Kürt sorununda ikna etmemiz gereken bir yer vardı; Asker. Şimdi ise millet. 51 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 6-8 Ekim olayları sırasında Karadenizli bir vatandaşımız,” Barış olacaksa, Öcalan’ı evimde misafir etmeye hazırım” demişti. Kamuoyunun ikna edilmesi kimi zaman semboller üzerinden yürüyor. Diyarbakır’da 1 milyona yakın bir insanın toplandığı Nevruz meydanında Türk Bayrağı asılamaz mı?
Meydanda herkesin eline Türk Bayrağının verilmesini beklemek ya da meydanının Türk Bayrağı ile donatılmasını istemek gerçekçi olmaz. Çözüm sürecine de hizmet etmez. Birbirimize bir şeyler dayatarak çözümü gerçekleştirmeyeceğiz. Bu bir dayatma değil, cevabı merak edilen bir soru.
Nevruz meydanında sembolik değeri yüksek yerlerde ya da belli bir sayıda katılımcının elinde Türk Bayrağı dalgalandırılabilir mi?
Burada iki kritik nokta var.
1-Bayrağa herhangi bir saldırı ya da saygısızlık yaşanır mı? 2-Türk Bayrağı ile örgüt flamalarının yan yana görüntü vermesi Türkiye’nin diğer bölgelerinde nasıl algılanır?
Türk Bayrağı aynı zamanlarda Kürtlerinde bayrağı. Dünyanın hangi köşesinde bir Kürt başı dara düşse o bayrağın dalgalandığı topraklara sığınıyor. Kobani’den, Şengal’den, Halepçe’den gelenlerin olduğu gibi. Ayrıca o bayrak rengini Kürt, Türk demeden şehitlerimizin kanından alıyor. Ancak bu ülkede Bayrak, İstiklal Marşı çok yanlış yere bir dayatma ve inkar aracı olarak kullanıldığı için, Nevruz meydanında Türk Bayrağının dalgalanması konusunu dahi ancak çözüm süreci belirli bir mesafe aldıktan sonra dile getirebiliyoruz. Ayrıca bunun bir dayatma olmadığının altını binlerce kez çizmek suretiyle.
Düşünün Kürtler, Türk Bayrağının da dalgalandığı Nevruz meydanda barışı konuşuyor. Bu görüntünün Karadeniz’de, Ege’de yansıması nasıl olur? Bin tane açıklama yapın, yüz defa söz verin tek bir kare bayrak görüntüsü tüm algıları yıkar.
Hem ayrıca seçimlerde yüzde 10 barajını aşmayı hedefleyen HDP’nin en büyük argümanı “Türkiyelileşme” değil mi? Bundan daha güzel bir Türkiyelileşme görüntüsü olur mu? Madalyonun bize bakan bir yüzü var. Ankara’nın göbeğinde Türk Bayrağını indiren Kürtlerden, Nevruz meydanında Türk Bayrağını dalgalandıran Kürtlere ulaşmak… Neden olmasın?