Kurtuluş Tayiz
(Taraf - 17 Mart 2013)
Barış ve çözüm süreci İmralı’da varılan mutabakata uygun olarak ilerliyor. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mektuplarına Kandil, Avrupa ve BDP’den yanıtlar geldi. Şimdi sırada Öcalan’ın yapacağı çağrı var. Buna sadece “çağrı” demek biraz yetersiz kalabilir, zira Öcalan’ın yapacağı açıklamalar “deklarasyon” özelliği taşıyacak ve örgütün hareket çerçevesini de belirleyecek. Abdullah Öcalan, hazırladığı yol haritasında herhangi bir değişiklik yapmayacak. Örgütün teknik birtakım çekince ve önerilerini dikkate alsa da çözüm takvimi işleyecek. Öcalan’ın yapacağı çağrıya ilişkin benim edindiğim bilgiler dört maddede özetlenebilir. Birinci madde “demokratik çözüm” çağrısı olacak. Bu madde çok önemli, zira Kürt sorununun çözümüne ilişkin, PKK’nın silahlı mücadele yöntemini terk etmesini kapsayan stratejik bir politika değişikliğinin ilanı anlamına geliyor. “Demokratik çözüm” çağrısı PKK ve Kürt sorununun çözümüne dair Öcalan’ın hazırladığı yol haritasının genel çerçevesini oluşturuyor. Tabii bu çağrı sadece Kürt tarafına değil, hükümete yönelik de “demokratik çözüm” çağrısı olma özelliğini taşıyor. İkinci maddede taraflara “karşılıklı çatışmasızlık” çağrısı yapılacak. Buna aslında biraz da PKK’nın üzerinde durduğu ve talep ettiği “çift taraflı ateşkes” çağrısı diyebiliriz. Başbakan Erdoğan’ın daha önce bu konuda kamuoyu önünde PKK’ya teminat verdiğini hatırlatalım. Adına belki “çift taraflı ateşkes” denmeyecek ama iki taraf da buna uyacak. Üçüncü madde de oldukça önemli; Öcalan, PKK’dan “süresiz eylemsizlik” ilan etmesini isteyecek. Bu “kalıcı ateşkes” anlamına geliyor. Bu bir önceki maddede yer alan “karşılıklı çatışmasızlık” durumuyla bağlantılı olacak. Dördüncü madde örgütün “sınır dışına çekilmesi”. Bu çağrıyla birlikte PKK, silahlı militanlarını sınır dışına çekmeye başlayacak. Bununla birlikte Öcalan, hükümetten de demokratik adımların atılmasını talep edecek. Abdullah Öcalan’ın çağrısını İmralı Adası’na gidecek olan üçüncü heyet duyuracak. Bu heyette BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da yer alıyor. Üçüncü heyet İmralı’ya bugün yarın gidecek. Öcalan’ın açıklamasının kamuoyuna duyurulması Nevruz gününe bırakılmayarak, İmralı dönüşünde bu heyet tarafından hemen yapılacak. Kısaca özetlemeye çalıştığım maddeler, Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiği 1999’da örgütün kalıcı ateşkes ilan ederek silahlı güçlerini sınır dışına çıkardığı süreçle benzerlikler arz ediyor. Hatırlarsanız silahlar 2004’e kadar susmuş ancak PKK ve Kürt sorununda devlet çözüm üretemeyince örgüt yeniden silahlı mücadele kararı almıştı. Aradan elbette uzun yıllar geçti ve koşulların birebir 1999 koşullarıyla aynı olması mümkün değil. Öcalan 1999’da tüm bu kararları tek taraflı olarak almıştı, bugünse hükümetle karşılıklı adımlar üzerine inşa edilmiş bir mutabakatla adımlar atıyor. Devlet 1999’da büyük fırsatı tepti ancak bu kez AKP hükümeti, bu işi çözme kararlılığında. Bugün kamuoyu —deyim yerindeyse— nefesini tuttu ve İmralı’dan gelecek olan çağrıyı bekliyor. Silahların tümden ortadan kalkacağı yeni bir dönemin başlangıcındayız. Ben Abdullah Öcalan’ın çağrısının “yeni Türkiye” için önemli bir milat olacağını düşünüyorum. Bundan böyle hiçbir provokasyon ya da engel halkın barış iradesini gölgeleyemeyecek. O korkulu eşiği sanki aştık gibi...