'Öcalan'la görüşme gerekçesiyle avukatların tutuklanması devlet tuzağı'

'Öcalan'la görüşme gerekçesiyle avukatların tutuklanması devlet tuzağı'

Hazal Özvarış

“Savunmaya Özgürlük Platformu”, 2008’den itibaren gözaltına alınan 41 avukattan 36’sının tutuklandığını açıkladı. Temel suçlamanın "Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapmak ve İmralı’ya görüşe gitmek'' noktasında odaklandığını belirtilen raporda, avukatların 12 yıldır devlet gözetiminde yapılan görüşmeler nedeniyle tutuklanması "adeta bir devlet tuzağı uygulaması” olarak nitelendirildi.

"Savunmaya Özgürlük Platformu", Cezayir Restaurant’da KCK soruşturması kapsamında tutuklanan avukatlara ilişkin hazırladığı raporu kamuoyuna açıkladı. 2008 yılından itibaren toplam 36 avukatın “terör örgütü üyesi” olduğu iddiasıyla tutuklanıldığı belirtildi. Toplantıda, konuşmacılar Ercan Kanar, Mehmet Emin Aktar ve Meral Danıştaş soruşturma ve iddianamedeki ihlalleri aktarıldı.  

KCK operasyonlarında ilk büyük dalganın 29 Mart 2009 yerel seçimlerinden sonra başladığı hatırlatılan toplantıda, ilk dalgada eski yeni belediye başkanları, milletvekilleri ve BDP’li siyasetçilerin; ikinci dalgada ağırlık olarak metropol ve batıdaki illerde bulunan BDP yöneticileri ile insan hakları savunucularının; üçüncü dalgada 36 avukatın; dördüncü dalgada da yaklaşık 40 basın mensubunun tutuklandığı belirtildi.

Toplantıda sunulan “Savunma Mesleği ve Sanma Hakkı Yargılanıyor” başlıklı raporda, “şüpheli” ve “sanıkların” hiçbirinde illegal malzeme bulunmadığı aktarılırken, “tüm KCK soruşturmalarında gözaltı, arama ve el koyma, gizlilik kararları ve iletişim denetlemesi kararlarının hukuki gerekçeden yoksun olarak uygulandığı” ifadesi yer aldı. Ayrıca, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatların avukatlık görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, ancak Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yerdeki Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılır” içerikli 58. maddesine rağmen “şu ana kadar böyle bir iznin olduğuna dair herhangi bir belgeye ulaşılamadığı” ileri sürüldü.

Avukatların ifadesinin “12 değişik ve ilgisiz savcı tarafından alındığı” belirtilen raporda, temel suçlamanın “Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapmak ve İmralı’da görüşmeye gitmek noktasında odaklandığı” yazıldı.  

Raporda ayrıca, gözaltına alınan 41 avukat ile ilgili bazı medya kuruluşlarında yer alan haberlere de değinildi. “Abdullah Öcalan ile yapılan 56 görüşme sonrasında 130 talimat ilettikleri ve talimatlar ardından 132 güvenlik görevlisi ve sivil vatandaşın öldüğü” iddialarının yer aldığı haberlerle “basına yapılan servislerle bilgi kirliliği yaratılarak, adeta avukatlara karşı linç ve karalama kampanyası yürütüldüğü” ifade edildi.  

“Avukatlar Soruşturması ve İddianame” başlıklı bölümde, Öcalan’ın 1999’dan itibaren İmralı Cezaevi’nde 12 yıldır avukatlarıyla devlet gözetiminde görüştüğü hatırlatıldı. 2005 yılı itibariyle kayıt altına alınan ve Adalet Bakanlığı görevlisinin de bulunduğu ifade edilen raporda, “avukatların ’talimat alıp talimat götürme’ suçlamasıyla muhatap olmaları hele hele devletin denetimi altında yapılan görüşmelerden dolayı tutuklanmaları adeta bir devlet tuzağı uygulamasını göstermektedir” denildi.

Raporda yer alan iddianamedeki suç delillerine ilişkin bazı örnekler de şöyle: “Anadilde savunma hakkının dile getirilmesi”, “yazar İsmail Nacar’ın yazısından bahsedilmesi”, “Avni Özgürel’in yazılarından bahsedilmesi”, “İmralı’daki tecrit koşullarıyla ilgili AİHM’e başvuru yapılması”, “Öcalan’a mektubunun Mandela’ya ulaştığına dair bilgi verilmesi”, “Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ile ilgili ‘şehit’denilmesi”, “HES’lerle ilgili protest tepkiler konusunda beyanlarda bulunulması”, “Newroz kutlamalarına katılmak”…

Raporun sunumu ardından konuşmacı avukatlar, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Milliyet yazarı Mehveş Evin’in “CMK’nın 250. maddesinde yapılacak değişikliklerin KCK kapsamında yürütülen davaları nasıl etkileyeceğini” sorması üzerine Avukat Danıştaş, “henüz taslağın yayımlanmadığını ancak yapılan açıklamalara göre örgüt üyeliği ve yöneticiliğinin değişiklik kapsamında bırakılacağını, dolayısıyla KCK ve Ergenekon davalarının değişikliklerinin dışında bırakılacağını düşündüklerini” söyledi.

“Savunma Mesleği ve Sanma Hakkı Yargılanıyor” başlıklı raporun tam metni için TIKLAYIN