Oda TV duruşması bu çığlıkla bitti: Bu gece rahat uyuyacak mısınız!

Oda TV duruşması bu çığlıkla bitti: Bu gece rahat uyuyacak mısınız!

Murat Sabuncu

[email protected]

Hayatta kimi anlar vardır. Yaşarsınız ve bir daha unutmazsınız. Dün öyle bir an eklendi hafızama.

Son bir yıldır görüntülerdi biriktirdiklerim.

Bir cezaevinden sahneler… Nedim Şener'in, Ahmet Şık'ın, Doğan Yurdakul'un görüş günlerinde şahit olduğum birkaç an…

Arama sırasında herkesin içinde eteğini çıkarması istenen 8 yaşındaki bir kız çocuğunun gözlerindeki acıyı hiç unutamadım mesela.

Ya da kanserli yaşlı bir hanımefendinin tedaviden dökülmüş saçlarını tutturan firketeler öttüğü için çıkartmak zoruna kalışını.

Birbirini özleyen iki sevgilinin kurşun geçirmez camlara nefeslerini hohlayarak çizdiği kalbi de…

Dün bir sesti bu kez ruhumu sallayan. Daha doğrusu bir çığlık. Gazetecilerin yargılandığı Odatv davasında karar açıklanırken Müyesser Yıldız”ın dışındakilere tahliye çıkmayınca, salondakileri donduran, tutuklu bir gazetecinin yakınından çıkan o ses: Bu gece rahat uyuyacak mısınız?

Sesin muhatabı çoktu aslında. Örneğin…Bu dava başlarken tutuklanan gazetecileri manşetlerden suçlu ilan edenler. Ya da günlerce sadece kendilerine verilen belgelerle yetinerek karar verenler. Cezaevindeki gazetecilerle ilgili olarak kendilerine yöneltilen sorulara konuları, iddiaları çarpıtarak cevap veren siyasetçiler…

Peşin suçlamanın şehvetine kapılanlar, iddianame yayınlandığında aynı istekle sayfalarında yer vermediler. Savunmaları dinlemediler. Okumadılar. Davaları takip etmediler. Dün davada tutuklu gazetecilere sorulan soruların neredeyse tamamı haberler ve hazırlanış şekilleri üzerineydi.Salondan bir ara sesler yükselince Mahkeme Başkanı ; “Heyet sanıkların lehine de aleyhine de soru sorar” demek gereğini hissetti.

TÜBİTAK”tan istenen rapor aradan 5 ay geçmesine, mahkeme heyeti bu konuyu takip etmesine rağmen gelmedi. Neden bu gecikme? 16 aydır tutuklu bulunan bu gazetecilerin özgürlüklerinin önünü açabilecek rapor niye hâlâ gelmedi? 12 Mart'taki davadan 3 ay sonraya gün verilmişti yeni dava için. 18 Haziran'da, yani dün tek bir gün görüldü ve mahkeme başka davalara da baktığından yine 3 ay sonraya, 14 Eylül'e verildi tarih. O gün bu gazetecilerin tutukluluklarının 19. ayı olacak.

O çığlığı atan tutuklu yakını haksız mı?

Odatv iddianamesini okuyan, savunmaları dinleyenlerin “rahat uyuması mümkün mü?”

Yargılanan gazetecileri sevmeyebilirsiniz, fikirlerine katılmayabilirsiniz, şahsi problemleriniz olabilir. Ama bu insanların en azından böyle bir iddianameyle aylarca tutuklu yargılanmalarına sessiz kalmak… İşte bu vicdan sahiplerinin uykusunu kaçırmalı.

Soner Yalçın'ın, Barış Terkoğlu'nun, Barış Pehlivan'ın, Yalçın Küçük'ün savunmalarını okuyun. Hiç olmazsa okuyun... Hiç olmazsa…