State University of New York Teknoloji Transfer Biriminden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güven Yalçıntaş, Türkiye'nin Ar-Ge konusunda ABD'dekine benzer bir sistem kurması için öncelikle patent alım haklarını akademisyenlerden alıp üniversitelere vermesi gerektiğini ifade etti. Yalçıntaş, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde akademisyenlere ve öğrencilere yönelik ''Nasıl Einstein Olunur ve Leonardo Gibi Nasıl Düşünülür?'' başlıklı bir seminer verdi. ABD'de 1980'li yıllarda çıkarılan ''Bayh Dole Kanunu'' ile üniversite ve sanayi kuruluşları arasındaki ilişkinin giderek güç kazandığını ifade eden Yalçıntaş, bu kanunla birlikte ülkedeki Ar-Ge faaliyetlerinin ve patent alımlarının hızla arttığını belirtti. Üniversitelerinin teknoloji transfer ofisinin ''üniversitenin araştırma ve geliştirme ürünlerini patentle ve diğer yasal mevzuatla koruma altına alma ve endüstri kuruluşlarındaki sıkı bağlantılarla pazara sunma konusunda görevler yaptığını'' anlatan Yalçıntaş, son derece iyi işleyen sistemlerindeki en önemli başarı kriterinin çıkarılan kanunlar olduğunu belirtti. ''Türkiye şu anda ABD'nin 1980'lerden önceki haline çok benziyor'' diyen Yalçıntaş, Türkiye'deki araştırmaların çok iyi olduğuna vurgu yaparak, ''Ancak Türkiye'nin Ar-Ge konusunda ABD'dekine benzer bir sistem kurması için öncelikle yapması gereken patent alım haklarını akademisyenlerden alıp üniversitelere vermesidir. 40 yıldır Türkiye'ye gelip gidiyorum ve bunların da Türkiye'de rahatlıkla yapılabileceğine inanıyorum'' dedi. Yalçıntaş, ABD'de bir buluşla ilgili gelirlerin yüzde 40'ının buluş sahibine, yüzde 60'ının da yeni Ar-Ge araştırmaları için üniversiteye verildiğine işaret ederek, bu sistemle hem üniversitenin kazandığını, hem de üniversitenin sınai haklar konusunda çok daha güçlü hukuk savaşı verebildiğini ifade etti. ABD'de yapılan hemen hemen her yeni gelişme için patent alımının çok yaygın olduğunu belirten Yalçıntaş, patent alımının yayın yapmaya çok benzediğini ve araştırmacıların da yayınlarından önce mutlaka patent başvurusu yapmaları gerektiğini kaydetti. Seminere katılan araştırmacılara ''Siz de Einstein Olabilirsiniz. Ama öncelikle buna inanmalısınız'' diyen Yalçıntaş, buluş yapmak için öncelikle araştırmacının yanında bir not defterinin bulunması ve aklından geçen her şeyi bu deftere yazması gerektiğini söyledi. 'Laboratuvardan önce mutfağa gidin' Yalçıntaş, araştırmacılara buluş yapabilmek için şu önerilerde bulundu:''Öncelikle hayal dünyaları çok geniş olan çocuklar gibi düşünün. Onlar gibi meraklı ve öğrenmeye açık olun. Hata yapmaktan değil ancak yaptığınız hatayı yenilemekten çekinin. Önünüze çıkan engelleri aşmak için plan yapın. Size karşı olan her zorluğun size yeni bir fırsat yaratacağına inanın. Gün boyu zihninizi hep açık ve uyanık tutun. Az konuşup, karşınızdakini çok iyi dinleyin. Deniz kenarına oturun ve uzaklara bakın, dünyanın yuvarlak olduğunu görün ve düşünün. Çok iyi buluşçu olmak için mutfağa girip kendi kendinize yemekler yapmayı deneyin. Mutfak, ilk deney mekanınız olsun, sonra laboratuvara girin.Her gün yaşamınızda bir komiklik bulun. Neşeli olun. Sonuca varmakta tereddüt etmeyin. Sağlığınıza dikkat edin. Kendinizle iftihar edin. Başkalarının görmediklerini birbirine bağlamaya çalışın.''