OECD ülkelerindeki terör kurbanlarının sayısı arttı

16 Kasım 2016 11:46

2015 yılında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi ülkelerdeki terör kurbanlarının sayısı bir önceki yıla göre yedi kat artarak 77'den 577'ye çıktı. Londra'daki düşünce kuruluşu Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP), Amerika, Avrupa ve Pasifik Bölgesi ülkeleri ile Türkiye'nin üyesi olduğu OECD ülkelerinde terör eylemlerinde hayatını kaybedenlerin istatistiğini yayınladı. Küresel terör kurbanlarının sayısında ise azalma oldu. 2015 yılında bütün dünyada 30 bin kişi teröristler tarafından öldürüldü. Terör kurbanlarının sayısının 2014 yılına göre yüzde 10 oranında azalmasında Nijerya'daki İslamcı Boko Haram ve Irak'taki terör milisi IŞİD ile verilen başarılı askeri mücadelenin rol oynadığına IEP raporunda yer verildi.

Batılı sanayi ülkelerinde ise terör daha fazla can aldı. OECD üyesi 35 ülkeden 21'inde terör saldırıları düzenlendi. Teröre geçen yıl en fazla Türkiye ve Fransa kurban verdi. En fazla insan öldüren terör milisi IŞİD'in saldırı düzenlediği ülkelerin sayısı 2015 yılında 14'ten 28'e yükseldi.

"Teröristler Avrupa'da yetişiyor"

IEP araştırma direktörü Daniel Hyslop suikastçıların asılları hakkında yanlış çıkarım yapılmaması uyarısında bulundu. Alman Haber Ajansına (dpa) yaptığı açıklamada, ‘Avrupa'da düzenlenen İslamcı terör saldırılarının büyük çoğunluğunun bu kıtada yetişen kişilerce düzenlendiğini' belirten Hyslop, Suriye ve Irak'ta askeri yenilgiye uğrayan IŞİD'in cazibesini kaybedeceğinin kesin olarak söylenemeyeceğini, ancak gelecekteki başarıları hakkında somut kehanetlerde bulunan terör milisinin aldığı askeri darbeler nedeniyle sempatizanlarını hayal kırıklığına uğratmış olabileceğini dile getirdi. IEP direktörü, elebaşlarının bertaraf edilmesinin terör milisini zayıflatabileceğini, ancak Batı ülkelerinde terörle mücadelede uzun vadeli stratejiler izlenmesi gerektiğini söyledi. Daniel Hyslop Batıda radikalleşmeyi körükleyen unsurların gençler arasındaki işsizlik, suç oranının yüksekliği, silaha kolay ulaşılabilmesi ve demokrratik sürece güvenin azalması olduğunu sözlerine ekledi.

DW, dpa/AG, BÖ