Oğlu Hakkari'de asker, kızı ise PKK'lı olan anne Peyruze Kurt, "Bu devlet kardeşi kardeşe düşman yaptı. Biri Hakkari'de asker, diğeri Kandil'de PKK'li. Bunlar karşı karşıya gelirse ne olacak?" diye sordu. Anne Kurt, kızının Roboski katliamından etkilenerek PKK'ye katıldığını da söyledi.
DİHA'da yer alan habere göre Kurt, 1990 yılında Mardin'de köyleri boşaltılması nedeniyle 6 çocuğu ile İzmir'e zorunlu olarak göç etti. Kurt'un en küçük kızı Nudem Kurt, geçen yıl PKK'ya katılırken, ailesi Nudem'den uzun süredir haber alamıyor. Öte yandan Nudem'in gidişinden kısa bir süre sonra ağabeyi Aydın Kurt ise, askere alınarak Hakkari Yüksekova'ya gönderildi. Yaklaşık 2 hafta önce Türk savaş uçaklarının PKK hedeflerini bombalaması ile yeniden alevlenen savaş ortamının çocuklarını birbirine düşürdüğünü söyleyen anne Kurt ise tedirgin.
Mardin'de köylerinin askerlerce boşaltılması nedeniyle 6 çocuğu ile birlikte İzmir'e göç etiğini söyleyen Kurt, ailesine bakabilmek için bin bir zorlukla yıllarca çalıştığını ve 1990'lı yılların Türkiye'sinde Kürt yurttaşlara karşı uygulanan baskı politikaları nedeniyle de bir çok zorluk yaşadığını söyledi. Çocuklarını zorluklar içerisinde büyüttüğünü anlatan Kurt, "Köylerimizde yaşıyorduk. Göç ettirdiler, yaktılar, yıktılar. Metropollere taşındık. Biz buraya geldiğimizden beri rahat bırakmadılar. 1990 yılında İzmir'e geldik. Maddi durumumuz yoktu. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Ben 6 çocuk annesiyim. Burada ne zorluklarla ne yoksulluklarla büyüttüm çocuklarımı. Evimi sürekli su basıyordu ve çocuklarım hasta olmasın diye sabaha kadar kovalarla dışarı su taşıyordum. Böyle büyüttüm onları" dedi.
Ailesinin sistem yüzünden Türkiye'de yaşama şansı kalmadığını söyleyen Kurt, "Roboski katliamında benim çocuklarım evde televizyonu açıyordu ve 'yeter' diyordu. 'Anne ne zamana kadar biz böyle öleceğiz?' diyorlardı. ‘Böyle giderse biz İzmir'de yaşayamayız. Vicdanımız bunu kabul etmiyor’ diyorlardı" dedi. Nudem'in gidişinde özellikle Roboski Katliamı'nın çok etkili olduğunu belirten Kurt, kendisine sürekli "Anne Roboskili annelerde bizim annelerimiz. Anne ben Kürdistan'ı seninle sevdim, seninle tanıdım. Bende büyüyünce Sakine cansız gibi bir gerilla olacağım" dediğini aktardı. Oğlunun ise, polisler tarafından sürekli askere gitmesi için sıkıştırıldığını söyleyen Kurt, zorunlu olarak askere gittiğini ve Hakkari Yüksekova'ya gönderildiğini söyledi. Çocuklarının ikisinin de hayatından endişe ettiğini söyleyen Kurt yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti: "Artık diyorum ki yeter! Bir anne sabaha kadar fotoğraflara bakıp 'ah kızım, ah oğlum' diye ağlamasın. Çocuklarımızın üstünde her gün bomba atıyorlar. Öldürüyorlar biz bilmiyoruz. Şimdi yaşıyorlar mı yaşamıyorlar mı haberdar değiliz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a saldırıları bir an önce durdurması konusunda çağrıda bulunan Kurt, "Ben diyorum ki Tayyip Erdoğan bu inadından vazgeçsin. Benim ne günüm gün, ne de gecem gece. Artık Kürtlerin kanını dökmesin. Şimdi bu savaştan herkes zarar görüyor. Bir tek Kürt değil Türk de zarar görüyor. Ama özellikle anneler zarar görüyor. Biz onlardan çok birşey istemiyoruz. Bu devlet kardeşi kardeşe düşman yaptı. Artık kardeşi kardeşe düşman yapmasın. Biri Hakkari'de asker diğeri Kandil'de gerilla işte. Bunlar karşı karşıya gelirse ne olacak? Çocuklarım birbirini mi vuracak. Bizim de yüreğimiz var. Artık biz aklımızı oynatacağız. Bütün dünyaya sesleniyorum. Barış istiyoruz" diye konuştu.