Oğlu cezaevinde ölen babaya, 'gardiyana hakaret ettin' cezası

Oğlu cezaevinde ölen babaya, 'gardiyana hakaret ettin' cezası

Kandıra T Tipi Cezaevi'nde, ailesini arayıp "Beni öldürecekler, şikayette bulunun" dedikten üç gün sonra kendi koğuşunda intihar ettiği iddia edilen Hasan Özer'in ölümüne ilişkin dosya kapatılırken, cezaevi ziyareti sırasında oğlunun gözünü mosmor görünce isyan eden baba Müslüm Özer'e, on gardiyana hakaretten bir yıl dokuz ay 25 gün, tehditten de üç ay 22 gün hapis cezası verildi. Her iki cezada, iki yıl denetim altında kalması kaydıyla ertelendi.

Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Kandıra Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesine göre Müslüm ve Nejla Özer çifti 14 Eylül 2011’de Kandıra T Tipi Cezaevi’nde kalan oğullarını ziyarete gitti. Ziyaret sırasında oğlunun gözünün mosmor olduğunu gören baba Özer, “Hiç mi görmediniz paşam, hangi şerefsizler dövdü benim oğlumu!” dedi. Gardiyanlar iste aksini savundu. Ziyaret sırasında sessiz olmasını istedikleri baba Özer’in, “Ben de cezaevinde yattım. Sizin ne mal olduğunuzu bilirim. Koğuşa girip haraç kesiyorsunuz, sigara ve para alıyorsunuz. Rüşvetçisiniz. Hepinizle görüşeceğim. Tek tek hepinizi bulup ananızı sinkaf edeceğim” dediğini iddia ederek, şikayetçi oldu. Hakkında dava açılan baba Müslüm Özer, geçen 11 Kasım’da son duruşmaya çıktı. Mahkemedeki savunmasında, gardiyanlara hakaret etmediğini belirten Özer, “İnfaz koruma memurları benim ve eşimin ellerini arkada birleştirerek, bizi dışarı attı. Suçsuzum” dedi.

Hakim Vakkas Sait Dikmen, yargılama sonunda baba Özer’e on gardiyana hakaretten bir yıl dokuz ay 25 gün, tehditten üç ay 22 gün hapis cezası verdi. Mahkeme, bu cezaları iki yıl süreyle denetim uygulanması kaydıyla erteledi.

 

Hasan'ın son bir haftası

 

21 yaşındaki Hasan Özer, 16 yaşındayken cezaevine düştü. Kandıra T Tipi’nde kalan Özer, B-14 koğuşunda hem mahkûmların hem de ‘yıkım ekibi’ adı verilen görevlilerin işkencesine uğradığını iddia ediyor, koğuştan çıkarılmak istiyordu. Ailesini aradığı 15 Eylül ve 19 Ekim 2011’de “Müdürler göz yumuyor, beni müdürler dövdürttürüyor” dedi. Eldeki tutanaklara göre Özer’in ölüme yürüyüşü gün gün şöyleydi:

28 Eylül: Özer’in ‘kendisini kestiği’ yönünde tutanak tutuldu.

30 Eylül: Kocaeli Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.

1 Ekim: ‘Jiletle kendini keserek zarar verdiği, kendini bahçe kapısından dışarı atarak koridora çıktığı’ belirtildi. İki bileğini kesen Özer ‘hastane dönüşünde B/14 koğuşuna girmek istemediğinden zor kullanılarak götürülmüştü’.

2 Ekim: Telefonda ailesine, “Beni öldürecekler” dedi, savcılığa şikâyette bulunulmasını istedi. Kamera kaydına göre bunları söylediği an bir grup gardiyan Özer’i koridorda kovaladı, karga tulumba bir şekilde, belirsiz bir yere götürüldü. Ailenin aynı günkü şikâyeti savcılıkça işleme konulmadı. Ancak Özer’in ölümünden 20 gün sonra dosyaya gönderildi.

3 Ekim; ‘Özer’in banyoda boynunu kestiği, revire çıkarıldığı’ ve ‘Sağ boyun bölgesinde 10 santimetrelik kesi olduğu’ saptandı.

4 Ekim: Özer, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıktı. Hakim, tutanağa şu ifadeleri geçirdi: “Sanığın vücudunda çizikler ve boğazında sargı bulunduğu görüldü. Soruldu: Çizikleri kendim yaptım. Cezaevine gitmemek için cama vurdum, boğazımı kesti. Cezaevinde beni öldürmek istiyorlar. Ramazan Gerginyay isimli hasmımı oraya koyuyorlar.” Aynı gün Kocaeli Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Raporda, ‘genital bölgede travma şikâyeti’nden söz ediliyor.

5 Ekim: Geçici 2 No’lu koğuşta kalan Özer o sabah müdürle, sonra avukatla görüştürüldü. Koğuşundan çıkarılırken yarı çıplak vaziyette arandı. Görüştüğü avukatı, Özer’in gördüğü şiddet üzerine şikâyetçi olacağını belirtti. Kamera kayıtlarına göre dönüşte, saat 16.33’te Özer, iki gardiyan ile elinde palaska ve dedektör bulunan görevliyle birlikte odasına yöneliyor. ‘Yıkım ekibi’ olduğu söylenen palaskalı görevli, Özer’le odaya giriyor. Bu arada kapı önünde iki gardiyan içeriyi izliyor. Eli palaskalı kişi saat 16.37’de çıkıyor.

6 Ekim: Özer sabah sayımında kendisini banyo fıskiyesine asmış halde bulundu. Boyu 1.66 olan Özer’in, ayaklarının altında tabure dahi koymadan 2.83 santimetrelik yerden astığı ileri sürüldü.

Radikal’de yer alan haberin tamamını okumak için tıklayın