Oğlunun intiharına yüreği dayanmadı, o da canına kıydı

Oğlunun intiharına yüreği dayanmadı, o da canına kıydı

2010’da gözaltında gördüğü işkenceyi onuruna yediremeyip pencereden atlayarak intihar eden 28 yaşındaki ODTÜ’lü mimar Onur Yaser Can’ın annesi de 4 yıl sonra aynı şekilde canına kıydı. Eşinin intiharıyla ilgili konuşan baba Mevlüt Can, “Adaleti görseydik, böyle olmazdı” dedi.

İstanbul’da 2 Haziran 2010’da Narkotik Şube Müdürlüğü ekiplerince esrar satın aldığı gerekçesiyle gözaltına alınan 28 yaşındaki ODTÜ mezunu Mimar Onur Yaser Can, gördüğü işkenceler yüzünden bunalıma girip yaşamına son vermişti. Onur Yaser Can 23 Haziran gecesi Ankara’da oturan anne babanı arayıp gelmelerini istedi. Onlar daha yoldayken de Şişli’de, 3’üncü kattaki evinin penceresinden atlayarak intihar etti.

 

‘Çırılçıplak soydular’

 

Genç mimar, intihar etmeden önce yazdığı ve yarım kalmış notta emniyette çırılçıplak soyulduğunu, hakarete uğradığını, başkaları hakkında ifade vermeye zorlandığını anlattı. Ölümünden bir gün önce de arkadaşına “Yakalandıktan sonra çırılçıplak soyuldum. Duvara yaslanmamı söylediler. Öksürtüldüm, bir süre çömeltilerek bekletildim. Bu süreçte ağlayan, polislere yalvaran bir kişinin sesi dinletildi, tokatlandım, sözlü olarak aşağılandım. Polislerden biri beni telefonla emniyete çağırdı ve önceki ifademden farklı bir ifade imzalattılar. Muhbirlik yapmam söylendi” dedi.

 

‘Acıya dayanamadı’

 

Olayın ardından Can ailesi tam anlamıyla bir hukuk mücadelesi başlattı. Sorumlu polisler hakkında defalarca dava açıldı, soruşturmaların bir kısmı takipsizlikle sonuçlandı. Bir soruşturma sonucunda da polis memurlarına maaş kesme cezası ve kıdem durdurma gibi komik cezalar verildi. Aile kararı Danıştay’a taşıdı. Ancak dava henüz Danıştay’dayken anne Hatice Can daha fazla dayanamadı.

Vatan gazetesinden Kemal Göktaş’ın haberine göre, uzun zamandır psikolojik tedavi gören anne Can da dün, tıpkı oğlu gibi Ankara’da oturdukları binanın penceresinden kendisini boşluğa bırakarak intihar etti. Acılı anne o dönemde, “Onu öpüp, toprağa koyduğum anı hep rüyamda görüyorum. Ama çırılçıplak soyulup aşağılanmış halini hayal edemiyorum” demişti. Ailenin avukatı Ercan Kanar da “Yaşanan acıya dayanamadı” dedi.

 

‘Adaleti görseydik, böyle olmazdı’

 

Öte yandan Radikal gazetesinden İsmail Saymaz’a konuşan baba Mevlüt Can, “Üç buçuk yıldır adalet arıyoruz. Adalet bulamadığımız için ben de o da yoksunluk hissediyorduk. Düşünebiliyor musunuz İstanbul 8. İdare Mahkemesi, o kadar güzel karar verdi ki, aslında işkenceyi tespit etti. Ancak İstanbul İl Disiplin Kurulu, iki polise maaş kesim cezası verdi, sonra 300 gün kıdem durdurmaya çevirdi. Sadece bizim Danıştay’da önümüzü kesmek için... Bu karara itiraz ettik. 54. İdare Mahkemesi, ‘Sizin bu konuda zarara uğramışlığınız ve dava açma hakkınız yok’ dedi. Bir mahkeme işkenceyi tespit ediyor, diğeri bu işten zarar görmediğimizi söylüyor. Adaletsizlik canımızı acıtıyor, yüreğimizi kanırtıyordu. Onun Hatice’ye olan etkisi... Ben ağlayabiliyordum, o ağlayamıyordu. Artık normal bir hayat yaşamıyoruz. Adaleti bir nezbe görebilseydik, belki yüreğimize biraz su serperdi” dedi.